Güncelleme Tarihi:
Uzun soluklu ve sevilen dizi Diriliş Ertuğrul dizisindeki karakterler, ilgi çekmeye ve araştırılmaya devam ediyor. Bu karakterlerden biri olan Diriliş Ertuğrul İlbilge Hatun'un gerçek hayatı ile ilgili bilgiler sıkça sorgulanıyor. İşte, Orhun Kitabeleri'nde yer alan İlbilge Hatun'un tarihteki hayatı ile ilgili detaylar.
İBİLGE HATUN KİMDİR?
Tarihte İlbilge Hatun, Göktürk Devleti döneminde yaşamıştır. Göktürk Devleti'nin Türk Kağanı Bilge Kağan’ın annesidir. Eşi Göktürk Devleti'ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan’dır. Türklerin devlet anlayışı ile yönetimi, kültürel öğeleri, komşuları ile soydaşlarıyla olan ilişkileri ve sosyal yaşantısıyla ilgili önemli bilgiler içeren Orhun Kitabeleri'nde İlteris Kagan'in en büyük destek ve yardımcılarından birinin esi İlbilge Hatun olduğu belirtilmektedir. İlbilge Hatun’un torunları Yollıg Tigin, Bilge Kutluk Tengri Kağan’dır.
İLBİLGE HATUN'U CANLANDIRAN HANDE SORAL KİMDİR?
2 şubat 1987 yılında Bursa'nın İnegöl ilçesinde dünyaya geldi. Bensu ve Betirhan adından ikiz kardeşleri var ve Soral gibi oyunculuk yapıyorlar. İlkokul ve ortaokulu Bursa'da bitirdi. Lise öğrenimini yine Bursa'da olan İnegöl Turgut Alp Anadolu Lisesi'nde tamamladı. Üniversite öğrenimi için İstanbul'a geldi ve Bilgi Üniversite'sinin Psikoloji bölümünde eğitimini tamamladı.
2008 yılında Soral'ın 'Komedi Dükkanı' adlı programı izlemeye gitmesi ile tüm hayatı değişti. Tolga Çevik'in oynadığı Fırat Parlak'ın yönetmenlik yaptığı 'Komedi Dükkanı' adlı programa Çevik, Soral'ı misafir olarak sahneye çıkardı.
Yönetmen Parlak, Soral'ın performansını beğendi ve ona oyuncu olayı teklif etti. Bu teklif üzerine Soral'ın tüm hayat çizgisi değişti ve oyunculuğa yöneldi.
Ünlü oyuncu İsmail Demirci ile evlidir.
Hande Soral'ın kendi ağzından hayatı;
Madem oyuncu olacağım, o zaman psikoloji seçeyim bari işime yarasın diye düşündüm. 9 tercihim vardı, hepsi psikolojiydi diye başlıyor kariyer yolculuğunu anlatmaya Hande Soral.
Bu 9 tercih arasından ODTÜ’ye girecekken, babasının “Kızım sen oyuncu olmayacak mısın? Ne yapacaksın Ankara’da?” diyerek haklı yönlendirmesiyle son anda tercihini değiştiriyor ve Bilgi Üniversitesi Psikoloji bölümüne giriyor: “Babam bu aklı vermemiş olsaydı oyuncu falan olamazdım ben.”
Ünlü olmayı daha o yıllarda kafasına koyuyor ve hayali, seyirci olarak gittiği “Komedi Dükkanı”nda sahneye çıkmasıyla değişiyor: “Arkadaşımla Starbucks’da kahve içiyoruz, bana peçete imzalattı ‘ünlü olacağım’ diye. Hâlâ duruyor. Bu kadar inançla gittim programa, neye güvendim bilmiyorum. Birini istediler, elimi kaldırdım ve sahneye çıktım.”
Artık ünlü biri olduğunu ise “Küçük Kadınlar” dizisi yayınlanmaya başladığında anlıyor: “19 yaşındayım. Ajansla tanışmaya gidiyorum diye topuklu çizmelerimi giydim, kırmızı rujumu sürdüm, saçımı toplattım. Meğer beni ‘Küçük Kadınlar’ dizisinin casting’i için çağırmışlar. O halimle tam bir küçük kadındım. Ama beni düşündükleri rol sokakta top oynayan kızmış. İki gün sonra yırtık jean’le, makyajsız gittim. Bu sefer oldu. Dizi 1.5 ay sonra yayınlandı. Sokağa çıktım, herkes fotoğrafımı çekiyor. O zaman anladım ne olduğunu.”