Güncelleme Tarihi:
◊ “Çok Akustik” ile yeniden Kanal D ekranında sevenlerinizle buluşuyorsunuz. Misafirlerinizi hem evinizde ağırlıyorsunuz hem de müzik yapıyorsunuz. Her şarkınızın arkasında derin bir hikâye var mı?
- Her şarkımın arkasında elbette bir hikâye var. Bazıları benim hayatımdan, bazıları da çevremde şahit olduğum olaylardan kaynaklanıyor ama hangi şarkıya ne yaptığımı sorarsanız, bunun cevabını hiçbir zaman vermedim, vermeyeceğim. Sezen Aksu’nun da dediği gibi; “Adı bende saklı”.
◊ 90’lı yıllardan bu yana sanat kariyeriniz devam ediyor. Bu yılları nasıl özetlersiniz?
- Aslında, konservatuvar öncesi dönemde de müzisyenlik yapıyordum ama evet, adım 90’larda duyuldu, o döneme damga vuran şarkılarım oldu. Konserlerimde o şarkıları seyircilerimle birlikte söylerken çok mutlu oluyorum. . 90’larda şarkılarımı dinleyen birçok kişi evlenip çocuk sahibi oldu ve şimdi o çocuklar da beni takip ediyor. 90’lar ruhunu herkes arıyor.
◊ O yıllardaki şarkılar gibi özel şarkılar pek çıkmıyor artık. Neydi 90’lı yılların güzelliği sizce?
- Bunun tarifini ben de yapamıyorum, neden olduğunu bilmiyorum. Hülya Koçyiğit, bir söyleşimizde bana “Sizin 90’larınız, Yeşilçam’a benziyor” demişti ve bu çok hoşuma gitmişti. 90’ların ruhsal iklimi de bir başkaydı. İnsanlar arasındaki iletişim ve toplumun hayatı paylaşma şekli daha güzeldi. Belki de daha organikti. O dönemde yazılan kitaplar, bestelenen şarkılar ve çekilen filmlerin kıymeti daha çok bilinirdi. Ruha dokunan şarkılar tercih ediliyordu.
BEN ŞARKICIDAN ÖNCE BESTECİYİM
◊ Tüketim çılgınlığının sektörünüzü etkilediğine, şarkı kalitesini düşürdüğüne inanıyor musunuz? Şu dönemde yıldızı parlayan bir sanatçı olsaydınız, siz nasıl bir yol izlerdiniz?
- Tüketim çılgınlığının, şarkı kalitesini yerle yeksan ettiğine inanıyorum ama bunu ayıplamıyorum. Her dönemin kendi dinamikleri var. Her şeyi çabuk tükettiğimiz gibi; sevgiyi, saygıyı, birlikte yaşama duygusunu da yitirmeye başladık. Trafikte, siyasette, sporda, her alanda eskiyi arar olduk. Muhtemelen şimdilerde çıkış yapsam, yıldızım parlamazdı. Şu anda benim kabul edebileceğim bir sektör yapısı yok. Ben şarkıcıdan önce besteciyim. “Neye talep varsa o şekilde şarkı yapalım” diye düşünemem. Herhalde arka planda kalıp, sıranın bana gelmesini beklerdim.
◊ Hem şarkı söylüyorsunuz, hem müzisyensiniz, hem söz yazarı hem de prodüktör... Siz bunların içinden en çok hangisi olmayı sevdiniz?
- Hepsini çok sevdim ama işin mutfağını daha çok sevdim. Benim için beste ve düzenleme yapmak, söz yazmak, bir albümün her aşamasında yol almak ve birilerinin arkasında, bir projeye başlayıp bunu sonlandırabilmek çok keyifli. Yıllar sonra sahneye çıkıp şarkılarımın hep bir ağızdan söylendiğini görmek de bana ayrı bir mutluluk veriyor ama ben planlayan ve üreten tarafta olmayı daha çok seviyorum.
◊ Kimleri dinliyorsunuz, beğeniyorsunuz? Sizce dönemin popstarı kim?
- Net bir isim veremem ama yeni yapılan her çalışmayı merakla takip ediyorum. Sevmediğim bir müzik türünü bile irdeleyip, neden bu kadar ilgi gördüğünü anlamaya çalışıyorum. Emek verilerek yapılan her işe saygı duyuyorum. Gençlerin müzikle uğraşması çok hoşuma gidiyor. Bizim gençliğimizde, o dönemki ustalar, bize bu kadar şefkatle yaklaşıp elimizden tutmuyordu. Oysa ben mesleğim gereği birçok gence albüm yapıyorum ve onları anlamaya çalışıyorum. Bu yüzden, dönemin popstarının ismi bende yok. Halk kimi isterse onu yıldız yapıyor zaten.
◊ Bugüne dek 600’e yakın şarkı sözü yazmış, 400’ü aşkın beste ve düzenleme yapmışsınız. Sizin için en farklısı hangisiydi?
- Mesela, toplumdan da etkilenerek yaptığım “Sayenizde”, 1 dakika 20 saniyelik çok özel bir şarkıydı. O sözlerin tekrar etmeyecek şekilde gelmesi ve bir insanın duygularını çok net şekilde anlatıyor olması benim için çok kıymetli. Çok sevildiği için özel bir yere sahip. “Kara Kışlar” da hâlâ çok sevilen bir şarkı. “Yastayım” ve İzel-Çelik-Ercan için yazdığım “Özledim”, “Dönmelisin” gibi şarkılarımı sayabilirim. “Sayenizde”nin sözleri beni çok iyi anlatıyor.
Dönüm noktam ise 1990’da yazdığım “Özledim” olabilir.
BU İŞİ BİLEREK YAPIN
◊ Kariyerini inşa etmeye çabalayan genç müzisyenlere ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
- Bir mesleği bilerek yapmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Müziği meslek olarak seçeceklerin, bu işle ilgili her şeyi öğrenmesi gerektiğine inanıyorum. İmkânları varsa konservatuvar eğitimi görsünler, nota okuyup yazabilsinler. En az bir enstrüman çalmak, onları çok donanımlı yapar. Geri kalanı da sahnede ve hayat okulunda elde edilen tecrübeler. Gençken, hayranı olduğum insanları izleyerek ve dinleyerek kendime yol çizmiştim. Onlara da bunu tavsiye edebilirim.
BU TRANSFERE HERKES SEVİNDİ
◊ Büyük tutkunuzun Fenerbahçe olduğunu biliyoruz. Ne diyorsunuz Mourinho transferine?
- Bu transfere bütün sporseverlerin sevindiğini düşünüyorum. Çünkü Mourinho’nun Türkiye’ye geleceğini açıklamasından sonra bütün dünya basınında bundan bahsedildi. Ülkeyi tanıtmak adına çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Bir Fenerbahçeli olarak da gurur duydum. Çok başarılı olacağına inanıyorum. Bütün kulüplerimizin birlik beraberlik içinde yeni sezona başlamalarını diliyorum. Rekabet elbette olacak ama birbirini kırıp dökmeye gerek yok. Ülke futbolunun geldiği nokta da ortadayken, umarım federasyonda da gerekli değişiklikler yaşanır.