Güncelleme Tarihi:
BU OYUNLA DÖNÜŞTÜM UMUTLARIM TAZELENDİ
◊ Yeni kurduğunuz Tiyatro Circa’nın ilk prodüksiyonu olarak “Nora (Bir Bebek Evi)”ni seçmenizde hangi etkenler rol oynadı?
- Oyunu uzun zamandır yapmanın hayalini kuruyordum. Hem kişisel hayatımdan baktığımda hem de hikayenin evrenselliği bakımından önemliydi. Circa önceliği kadın hikayeleri anlatmaya veren bir oluşum. İlk oyunun “Nora” olması bu yüzden önemli. Çünkü bir kadının kendini arama yolculuğuna çıkıp kendini inşa edebilmek ve kendi olabilmek için attığı cesur, kararlı adımları gösteriyor. Ona dayatılan rolle hayatına devam edemeyeceğini fark eden bir kadının harekete geçip kendi olabilme hakkı için çıktığı yolculuk çok anlamlıydı. Beni bu oyunu yapmaya iten de buydu. Ben bu oyunla dönüştüm, umutlarım da tazelendi.
◊ Nora karakteri, oyunda belirgin bir dönüşüm geçiriyor. Bu role nasıl hazırlandınız?
- Karakterin dönüşümünü sahne sahne iç ritmi ve duygu durumlarını arayıp takip ettim. Oyundaki bütün parçalar Nora’ya bağlı ve onu değişime taşırken bir yandan da Nora’nın kendi parçalarının dengesini çok iyi ayarlamak gerekiyor. Hangimiz toplumun bize dayattıklarına isyan etmiyoruz, kendimizi keşfetmek istemiyoruz ya da ilişki yaşadığımız insanla eşit bir düzlemde ilişki kurmak istemiyoruz? Bence hepimizin çok tanıdık olduğu ve yaşadığı şeyler var oyunda. Tarantella dansının yapıldığı sahne Nora’nın dönüşümünü en net olarak anlatıldığı yer. Dolayısıyla bedenimden çıkan duygulara odaklandığım da bir süreç geçirdim. Nora karakteri için çok doğru bir referanstı.
ZAMANSIZ VE ÖZGÜR BİR ALAN YARATTIK
◊ Oyun izleyiciye nasıl bir mesaj veriyor?
- Hâlâ kadınlar, indirgendikleri yerde. Cinsiyet eşitsizliğiyle, ataerkil dille, kırılgan egolarla, ayrımcılıkla, şiddetle başa çıkmak zorunda. Erkeğe biçilen rollerden ötürü kendilerini kamufle etmek zorunda kalıyorlar. Baskı ve sıkıştırılmışlık içinde hak arayışı içindeler ve mücadeleleri sürüyor. “Kadınlara insan gibi davranın” diyor bu oyun. Bırakın kendimizi özgürce var edelim.
◊ Selin Şenköken yönetimi ve Madison Willing’in müzikleriyle farklı bir boyut kazanan oyunun atmosferi hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Proje tasarımına başladığımızdan beri her şeyi bütünüyle ele aldık. Seçtiğimiz adaptasyon bizi her alanda sadeliğe götürdü. Selin’in minimal atmosfer yaratmaya odaklı bir reji anlayışı oldu. Müziklerin de aynı şekilde karakterin iç dünyasını yansıtmasını istiyordu. Bomboş bir sahnede ışıklar ve müzikle yaratılan bir atmosferin oyuna yalın ve özgür bir bakış sağladığını düşünüyorum.
TOLGA İLE ÜRETİMDEN ZEVK ALIYORUM
◊ Yönetmen Tolga Karaçelik ile evlisiniz. Kendisi aynı zamanda oyunun yapımcıları arasında yer alıyor.
Eşinizin son filmi “Bir Seri Katilin Sığ Hikayesi”nde de rolünüz var. Peki, eşinizle aynı projede yer almak sizi nasıl etkiliyor?
- Beraber olsun olmasın, yaptığımız işleri üretim sürecinin en başından beri birbirimizle paylaşıyoruz ve birbirimize anlatıyoruz. Ama beraber üretmekten de çok keyif alıyoruz. Tolga’yla çalışmayı çok seviyorum. Çok iyi anlaşıyoruz, her şey çok rahat akıyor ve her şeyi konuşabiliyoruz. Dili, mekanı ve disiplini fark etmedi bizim için. Bazen farklı düşünüyoruz, bazen benzer, her durumda da zevkli oluyor bir şeyler üretmek. İkimiz de ayrı ayrı kendi yaratımımızla ilgilenirken bir yandan da birbirimizden öğreniyor, birbirimizi besliyor ve destekliyoruz.
TOPLUMU SORGULAMAYA İTİYOR
◊ Oyunun kadrosuna katılma süreciniz nasıl oldu?
- Tuğçe ile konservatuvardan tanışıyoruz. Bu yüzden projede beni en çok heyecanlandıran şey Tuğçe’nin bir tiyatro kurup, “Nora” gibi özel ve önemli bir oyunu hayata geçirme girişimiydi. Bana beraber çalışma teklifini getirdiğinde hangi rolü oynamak istersem onu düşünmemi söyledi. Metni zaten daha okul yıllarından biliyordum. Oyundaki Torvald karakteri de bence her erkek oyuncunun oynamaktan büyük keyif alacağı bir rol. Oynarken hem oyunculuğunuzu geliştirecek hem de şimdiye kadar edindiklerinizi ve potansiyelinizi en iyi şekilde kullanabileceğiniz bir rol.
◊ Oyun boyunca Nora ve sizin karakteriniz arasında bir gerilim yaşanıyor. Bu dinamiği sahneye nasıl taşıdınız?
- “Nora”nın diyalogları komplike, çok derin ve zengin. Bu derinlikleri, zengin bu ilişkinin katmanlarını ortaya çıkarmak için çok çalıştık, diyalogların üzerinde çok kafa yorduk.
BİR MESAJ VARSA O SEYİRCİNİNDİR
◊ Karakterler üzerinden güncel konulara dair hangi mesajları aktarmak istediniz?
- Ben oyuncu olarak herhangi bir mesaj kaygısı gütmüyorum bir rol oynarken. Ben karakteri doğru oynamaya çalışıyorum. Bir anlam ya da mesaj varsa o seyircinindir.
◊ Oyunun sonunda Nora, bilinen tüm sınırları aşarak kendi yoluna gitme cesareti gösteriyor. Sizce bu sahne, izleyicilere özgürleşme konusunda nasıl bir ilham veriyor?
- Bu dünyada insanların çoğu toplumun çizdiği sınırlar içinde bir hayat yaşıyor. Üstelik farkında bile olmadan. Bu oyun, bu sınırları, kuralları ve toplumu sorgulamaya itiyor.
HER ROL BİR YAŞAM DENEYİMİ
◊ Oynadığınız karakterler arasında kendinizle ilgili yeni şeyler keşfetmenizi sağlayan biri oldu mu?
- Bir oyun ya da filmi başlayıp bittiğinde dönüşümümü izlemek, fark etmek çok değerli. Her rol bir yaşam deneyimi. Deniz olarak yaşadığım hayata ek başka hayatlar da yaşayarak belki bu dünyadaki varlığımı çoğaltmak düşüncesi bana heyecan veriyor. Torvald de bunlardan biri. İlişkiler ve erkeklik üzerine çok şey tecrübe ettim bu süreçte. “Kuru Otlar Üstüne” filmindeki Samet karakteri de beni dönüştüren rollerden biriydi.