Güncelleme Tarihi:
◊ Yeni sezona başladınız. Program nasıl gidiyor?
- Bu sezon ilk defa yaptığımız projeler için daha uzun süremiz var. Daha önceki programlarda süre sorunumuz oluyordu ve işlerimizi yetiştiremiyorduk. O zaman da seyirci mutsuz oluyordu. Şimdi yaptıklarımızı daha geniş zamanda ve daha detaylı anlatabilme şansımız olduğu için seyirci de mutlu, biz de mutluyuz.
◊ Bir röportajınızda “Programdan önce de evde el işi yapardım” demişsiniz. Sizce el becerisi genetik mi?
- Bence sevmekle ve aileden görmekle ilgili bir şey. Hem sevip hem ailenizden de görürseniz yaptığınız işlerde başarılı olursunuz. Bu konuda anneler, anneanneler, babaanneler çocuklara örnek olursa, onların gelişmesine katkı sağlar. O zaman çocuk da heves ediyor. Bizim gençliğimizde imkanlar sınırlıydı. Her şey bugün olduğu gibi hazır satılmazdı. Biz evde dikerdik, örerdik. Hem bu işleri yapmayı seviyorduk, hem de ihtiyaçtı. Ama öğrenmiş olduk, kolumuza bir altın bilezik oldu.
◊ Sizin el becerinizin temelinde de aileniz mi var?
- Tabii ki bunun nedeni annem. Annem göçmendi. Rumeli’de çok el işi yapıldığı için o da dantel örerdi. Bütün çocukluğu, gençliği dantel örerek geçmiş. Sonrasında yün işleri, şiş falan da öğrendi ama asıl uzmanlık alanı danteldi (gülüyor). Çok güzel tığ işleri yapardı. Annemin çok yakın bir arkadaşı vardı, Türkan teyze, çok marifetli bir hanımdı. Ben de örgüyü onun kızından öğrendim.
STÜDYODA BEKLERKEN KAZAK ÖRÜP BİTİRİRDİM
◊ Yıllarca oyunculuk yaptıktan sonra böyle bir programa başlamak sizin için ilginç bir deneyim olmuştur...
- Evet... Aslında 40 yıl düşünsem annemden öğrendiğim şeylerin bir gün bana bir meslek, bir ekmek kapısı olacağı aklıma gelmezdi. Sonrasında ben de çok merak sardım bu işlere. Takı kursuna, seramik kursuna, emay kursuna (mine çalışması), boyama ve ahşap boyama kurslarına gittim, dikiş öğrendim. Ben evimde de boncuk dizer, boyar, örerim. Beni yakından tanıyanlar bilirler. Mesela eskiden seslendirmeye giderdim, bazen saatlerce beklemem gerekirdi. O zamanlar sabah bir kazağa başlar, akşama giyerdim. Aslında bütün sanatçılar bu yönden marifetlidir. Ben sadece bu hobiyi meslek edindim.
◊ Atölyeniz olduğunu biliyorum. Peki bir mağaza açmayı düşünüyor musunuz?
- Ben atölyemi aslında mağaza ve atölye bir arada yapmıştım. Fakat her gün programa ürün yetiştirmemiz gerektiği için gelen müşterilerle ilgilenememeye başladık. O yüzden mağazayı erteledim. Ama sanırsam yeniden canlandıracağım bu konuyu.
◊ Siz Türk televizyonlarında hiç olmayan bir formatla izleyici karşısına çıktınız. Bu formatı tasarlarken etkilendiğiniz bir program ya da kişi oldu mu?
- Dikiş programları yapan Güler Erkan’ın programlarını çok seyrederdim. Çok güzel programlar yaptı. Onun programları daha okul gibiydi. Ondan çok etkilendim. Bir de Amerika’da Martha Stewart’ı annesi ile bir programda izlemiştim. O da çok hoşuma gitmişti, sıkı takipçisi olmuştum. Bu iki ismin ilham kaynağım olduğunu söyleyebilirim.
ASLA YAPMACIK OLMADIM, OLMAM DA
◊ Kendi kişisel markanızı tanımlamanızı istesek... “Derya Baykal nasıl bir marka?” sorusuna ne yanıt verirdiniz?
- Güvenilir ve şeffaf bir markayım. Kimseye yalan söylemem bir kere, her şeyi olduğu gibi anlatırım.
◊ Güçlü yönleriniz neler? Sizin mesleki anlamda yıldızınızı parlatan yönleriniz...
- Her zaman doğruyu söylemem ve olduğum gibi olmam. Asla yapmacık olmadım, olmam da. Seyirciye karşı muntazam olmak, düzgün olmak, fiziksel ve ruhsal olarak güzel görünmek. Bir de her şeyi en ince ayrıntısına göre düşünmek diyebilirim. “Programda bunu yapsam seyirciye pahalı gelebilir” ya da “bunu yapsam herkes alıp yapabilir” şeklinde detaylı düşünmeme bağlıyorum bunu...
ÖRGÜ ÖREN ERKEK SEYİRCİMİZ DE VAR
◊ İşkolik olduğunuzu biliyoruz. Bir iş gününüz nasıl geçiyor? Nasıl bir çalışma düzeniniz var?
- Sabah uyanır uyanmaz telefon trafiği başlıyor. Mesajlar, mail’ler... O gün programda neler olacaksa hepsini okurum, sormak istediklerim varsa onları sorarım. Aslında mail’ler geceden başlar. Beslenmeme dikkat eder, yürüyüşüme giderim. Atölye ile konuşmalarımı yaparım. Ardından programın sorumlusu Aytül’le (Yükselici) konuşmalar başlar; bir gün önce reyting nasıl geldi, seyirci nereleri beğenmiş, nereleri beğenmemiş, hepsini tartar biçerim. Hiçbir zaman reyting iyi geldiği zaman bunun sarhoşluğuna, şımarıklığına kapılmam. Yayından sonra da evime ve kızlarıma giderim.
◊ Kızlarınız da el işlerine yatkın mı?
- Bir tanesi zaten resim okudu. Özellikle Derya’nın el becerisi çok iyi. Ferhan da çok güzel resim yapar. Bunu pek çok şeye dönüştürüyor. Defterler, çantalar yaptı. Örgü örer, yemek yapar. İkisinin de el becerileri iyidir.
◊ Erkek izleyicileriniz var mı, onlardan size yorum geliyor mu hiç?
- Var, evet. Eşiyle, annesiyle beraber izleyenler var. Zaman zaman mesaj da gönderiyorlar. Örgü ören erkekler de var, eğitmenler de...
NAZAR BONCUKLU YÜZÜĞÜM PARMAĞIMDAN ÇIKMAZ
◊ Enerjinizi neye borçlusunuz, birkaç tüyo verir misiniz?
- Muntazam olarak D vitamini kullanıyorum. Güne erken başlıyorum. Yürüyorum. Aslında bana enerji veren çalışma aşkı bence. Çok sevdiğim bir işle uğraşıyorum. Klişele gibi olmasın ama hakikaten bu işi aşkla yapıyorum. Profesyonellikte bu enerji şart. Yayına girerken başka hiçbir şey düşünmem, sadece oraya konsantre olurum. Tiyatroda da öyledir. Evinizde sıkıntınız, çocuklarınızın bir problemi olur ama bunu sahneye taşıyamazsınız. Enerji profesyonellikle alakalı bir şeydir.
◊ Sofranızdan, atölyenizden eksik etmediğiniz şeyler neler?
- Yün, boya, doğadan taş, kuru yaprak, kozalak, manolya kozalağı, manolya yaprağı, kalemler, kumaşlar, dikiş makineleri.
◊ Üzerinizde mutlaka taşıdığınız bir şey?
- Bir nazar boncuklu yüzüğüm var. Onu sürekli başparmağımda taşırım.
YENİ GELENLER ZORA SOYUNACAK
◊ Sizin ekranda başarılı bulduğunuz isimler var mı?
- TV programı yapmak kolay bir şey değildir. Çok büyük emek, disiplin ve ekip çalışması ister. Mesela Müge Anlı, Esra Erol, Zuhal Topal, Seda Sayan... Hakikaten beğeniyorum. Yeni başlayanlar arasında bu performansı herkesin gösterebileceğini düşünmüyorum. Tecrübe de gerekli. Ama elbette hepimiz gideceğiz başkaları gelecek. Yine zora soyunacaklar. Onu bilerek gelsinler. 10 ay her gün canlı yayın yapmak zor bir şeydir.