Güncelleme Tarihi:
◊ Öncelikle yeni projeniz “7Yüz” hayırlı uğurlu olsun, neler söylemek istersiniz?
- Çok teşekkürler. Çok heyecanlıyım. Proje kurulumundan sete kadar çok keyifli bir şekilde çalıştık. Hem içinde bulunduğum bölümü, hem diğer bölümleri merakla bekliyorum.
◊ “7Yüz” bugüne kadar yer almış olduğunuz yapımlardan çok farklı bir proje...
- Evet, “7Yüz” birbirinden farklı 7 hayat hikayesini içeriyor.
Hikayelerin içinde komedi
ağırlıklı olanlar da var, gerçekten sert hikayeler de.
Hayatla çok başka açılardan yüzleşmemize sebep olacaklar.
◊ İzleyicinin dijital platformlara ilgisinin arttığını göz önünde bulundurursak, bu projede yer almak sizin özellikle tercih ettiğiniz bir durum muydu?
- Kesinlikle... Türkiye’de televizyondaki hikayeler belli kalıplar içinde yazılıyor.
Bu ülkenin içinde bulunduğu genel kültür durumuyla da çok ilgili.
Televizyonda hikayelerin aktarılma biçimleri, harekete geçilmesi gereken yerde gözyaşlarına boğup, hareketsiz hale getiriyor insanları.
Empati kurulacak, utanılacak durumlara kahkahalarla gülünüyor.
Dijital platformlarda daha özgürsünüz. Karakterler gerçek, gerçek dertleri var.
Hikayelerin izleyenlere dokunma cesareti var.
Bir oyuncu olarak bir gerçekliğin içinde gerçek karakterlerin, anlayabildiğiniz, gerçek dertlerini anlatmaya çalışmak esas durum.
DİJİTAL PLATFORM NEFES ALMA SAHASI
◊ Siz dijital platformlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Dijital platform sektör için yeni bir nefes alma sahası.
Televizyonun reklam kuşaklarının gerektirdiği uzun yayın sürelerinden uzak, ezbere bildiğimiz konuların dışında gerçekten söyleyecek yeni bir cümlesi olan, bizi şaşırtan senaryolar yazılmasını, projelendirerek çekilmesini sağlıyor.
Dijital platformların uzun çalışma saatlerini kısaltabilecek, seyirci için seyretmesi çok daha keyifli, teknik olarak kalitesi yüksek işler çekilmesini, bu alanda gelişmemizi sağlayacak bir avantaj olmasını diliyorum.
◊ Hem dizi hem sinema adına çok iyi işlerde yer almış bir oyuncu olarak, ikisinde de çok başarılı bir şekilde ilerleyebilmenin yolunun nereden geçtiğini düşünüyorsunuz?
- Bir oyuncu olarak gerçekten anlayabildiğiniz işler seçmek durumundasınız.
Hem seyirciye hem hikaye içinde canlandırdığınız karaktere ve toplumda benzer hikayeler yaşayan insanlara karşı sorumluluklarınız var.
Bir şeyi -miş gibi yapmak hem oyuncu hem seyirci için çok tatsız bir durum.
Beni heyecanlandıran projeler seçmeye çalışıyorum. İlgimi çeken konularla ilgili araştırma yapıyorum.
Bir karakteri olması gerektiği gibi yansıtıp, izleyenle özdeşlik kurdurabilmek iyi oynamaktan çok doğru oynamayı gerektiriyor.
Doğru oynamak da sorumlulukları yerine getirmekten geçiyor.
Hikayeyi, canlandırdığınız karakteri sevmelisiniz.
Hayatta gerçekten olduğunuz insan olarak eylemlerine hak vermeseniz bile içinizde bir yerlerde ilk ve en şiddetli savunucusu siz olmalısınız.
Bunun için farkındalığınızın çok yüksek, algılarınızın çok açık olması gerek.
Araştırmayı, anlamak için kendinizi zorlamayı, hayata başka açılardan bakmaya çalışmayı bırakmamak lazım.
◊ Canlandırdığınız karakterlerin derinine inmek ve geliştirmek için nasıl yöntemler izliyorsunuz?
- Araştırıyorum. Kendimde araştırıyorum, dışarıda araştırıyorum.
Yaşadığı, var olmaya çalıştığı koşullarda neyi hangi pencereden görüyor, ufku ne uzaklıkta bunları anlamaya çalışıyorum.
Her karakter kendi tekniğini getiriyor aslında.
Bazısının renkleri değişiyor, bazen hayatında yaşadığı psikolojik durum, fiziksel bir özürmüş gibi canlanıyor bedeninde.
Damla olarak yaşadıkça, geliştikçe, karakterlere bakış biçimim onları anlamaya çalışırkenki tekniklerim de değişiyor.
Yemek yapmak yorgunluğumu alıyor
◊ 30’lu yaşlarınızda olduğunuz şu dönemde hangi konular sizi daha çok düşündürmeye ya da endişelendirmeye başladı?
- Artık her şey daha zor. Hiçbir alanda hoşgörü yok. Herkes herkesten ve her şeyden korkuyor. Sevginin karşıtı nefret zannedilir ama aslında korkudur. Nefret sadece korktuğunuz insana, duruma, olaya karşı geliştirilen bir reflekstir.
Kimse geleceğin neye benzeyeceğini bilmiyor. Plan yapamıyor. Harekete geçemiyor. En yakınındakinden en uzakta yaşayan insana kadar etkiliyor bu endişe ve korku durumu. Umutlu olmak lazım. Umutlu olmak, hareket etmeye, bir şeyleri daha iyi hale getirmeye çalışmaktan vazgeçmemek lazım.
◊ Yorucu bir günün ardından eve döndüğünüzde vazgeçilmez ritüeliniz nedir?
- Bir ritüelim yok. Mumlar yakıyorum çoğu zaman. Bazen bir şeyler okumak alıyor yorgunluğumu, bazen bir film, bazen yemek pişirmek...
◊ Son olarak buradan BluTv ve “7Yüz” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?
- Dijital platformlarda yapılan işleri gerçekten seviyorsak, televizyonda ne izlemek istediğimizi de belirleyebiliriz aslında.
Sevdiğiniz, sizde bir yere dokunan hikayeleri yayın, ulaşamayacağını düşündüğünüz insanlara ulaştırın. Kalabalıklarla paylaşın.
Ancak paylaştıkça ufkumuz genişleyebilir, birbirimizi daha iyi anlayabiliriz. Umarım “7Yüz”ün tüm bölümlerini keyifle izlerler.
ÖZGÜRLÜĞÜME DÜŞKÜNÜM
◊ Özgürlüğünüze düşkün müsünüz? Sizce ilişkiler bu noktada ne kadar kısıtlayıcı olabiliyor?
- Kim düşkün değil ki özgürlüğüne? Özgürlüğümüzün peşinde koşmalıyız. Kendi özgürlüklerimize sahip çıkmalıyız.
Bağlı olmakla bağımlı olmak arasındaki ince farka dikkat edilmeli.