Güncelleme Tarihi:
1978 yılında dünyaya gelen Ayşıl Özarslan, üniversite eğitimini Marmara Üniversitesi Dış Ticaret bölümünde gerçekleştirmiştir. Buradaki eğitimini yurt dışında ilerletmek isteyen Ayşıl Özarslan, Berkeley College'de ekonomi eğitimi almıştır. Eğitimini tamamladıktan sonra New York'ta restoran açmak isteyen Ayşıl Özarslan o esnada, 'Fear Factor' yarışmasına katılmış ve ardından Survivor'a davet edilmiştir.
Ayşıl Özarslan Hürriyet'e verdiği ropörtajda kendisini şu şekilde anlatıyor;
"Fear Factor" zorlu bir yarışmaydı. Ölü fareyi ağzınıza aldığınız anı hálá unutamadım...
- Evet, oldukça zor bir yarışmaydı. İlk etapta yedi katlı bir binanın tepesine kurulmuş dik bir rampadan bisikletle atlayıp birkaç metre ilerideki ağa tutunmaya çalıştık. İkinci etapta ölü fareleri ağzımla taşıdım. Tam dokuz fareyi dudaklarımda taşıdım ve onları bir kovaya basket topu gibi atmaya çalıştım. Ama ben buna aldırmadım. İnsanların bu görüntülerde midesi bulanırken ben farenin tüyleri ağzımda hiçbir şey olmamış gibi gayet normal dolaşıyordum. Bazıları bana "Sen insan değilsin" dedi. Son etapta ise suyla dolan kilitli bir kabin içinden çıkarak yarışmanın birincisi oldum.
* Hiç "Indiana Jones" filmi izlemiş miydiniz?
- Yok izlemedim ama "Zeyna" ve "Lara Croft"u çok severdim. Yani kavgayı, dövüşü, savaşmayı severim. Aslında normal bir ailem, annem, babam ve ağabeyim var. Ama ben çok değişik bir insanım. Mesela çocukken bile apartmanda birinin bir eşyası bozulunca anneme "Ayşıl gelip baksın" derlerdi. Ben reenkarnasyona inanıyorum ve eksik olanı yeniden dünyaya gelerek tamamladığımı düşünüyorum.
* Biraz da "Survivor" maceranızı anlatır mısınız?
- Panama’da yapıldı yarışma. 24 kişiden ilk ikiye kaldım. Taner birinci oldu ama yarışmanın geneline bakıldığında benim kişisel performansım daha üstündü. Yarışmanın sonunda ise oy veren kişiler benim de elediğim insanlardı. Yani bana oy vermeyecekleri baştan belliydi.
* Evet, birçok rakibinizi geride bırakıp, bir erkek kadar kuvvetli olduğunuzu herkese ispatlamıştınız. Peki, yarışmanın sonunda oylama yapılacağını öğrendiğinizde ne hissettiniz?
- Kaybedeceğimi anlamıştım. Dediğim gibi birçok yarışmacıyı ben elemiştim. Onlardan bana oy gelmesi zaten mümkün değildi. Ciddi anlamda zorlandım yarışmada. Mesela kütüğe asılı durma yarışmasında herkes beni alkışlıyordu. 90 derece dizleriniz kırık vaziyette durduğumuz o oyun fazlasıyla zordu. Standart yedi dakika olarak belirlenmiş bu duruşa Özlem’le ben tam yarım saat dayandık. Kütüğe yoga yaparak asılı kalmıştım. Doktorlar bırakmayacağımızı anlayınca sağlık sorunu olmaması için oyuna son vermek zorunda kaldılar. Açıkçası ben yarışmayı kazanamadığıma değil de beni takdir etmemelerine üzüldüm. Tamam iki kişi kalmıştık. Birçoğu Taner’e oy verecekti ama bu kadarını beklemiyordum. Vallahi paraya üzülmüyorum, giden para olsun, gencim kazanırım. Benim asıl amacım para değildi. Kadınların gücünü gösterdim erkeklere karşı. İnsanları anlamak gerçekten zor.
Böyle göründüğüme bakmayın
* Size yaklaşan erkek yandı desenize... Ama dışarıdan çok kibar ve gayet dişi gözüküyorsunuz.
- Evet aynen öyle. Gençlik yıllarımda hayatını erkeklere endeksleyen kız arkadaşlarımın tersine, spor salonlarında saatlerce ağırlık ve kas çalışması yapardım. Ama elbiseyi üzerime geçirdiğimde dişi, şirin bir kadın oluveriyordum hemen. Ancak dediğiniz gibi böyle göründüğüme bakmayın! (Gülüyor) Aslında hız yapmayı da çok severim, bazen otomobil yarışlarına katılmayı düşünmüyor değilim.