Güncelleme Tarihi:
◊ Oyunculuk kariyeriniz nasıl başladı?
- Her çocuk, sinemayla tanıştığında kendini bir afişte görmek ister. Benimki de öyle bir hayaldi. Ama böyle bir kariyer planım da yoktu. Aslında benimkisi sinemadan sinemaya kurduğum bir hayaldi. Bir akşam aile dostlarımızla yemek yedik, bana “Elin ayağın düzgün, yakışıklı adamsın, Survivor’a gitsene” dediler. O muhabbet ertesi gün ciddiye bindi. Kendimi bir anda Acun Ilıcalı ile toplantıda buldum. Bu şekilde hayatım değişti. “Survivor”dan döndüğümde dizilerden teklif almaya başladım ve oyunculuk hayalim gerçeğe dönüştü.
◊ Motor sporlarında Türkiye birinciliği ve son olarak Doğu Avrupa Pist Şampiyonası’nda da birincilik elde ettiniz. Biraz bahseder misiniz?
- Motorlu taşıtlar çocukluğumdan beri hayatımda. Babam, 40 yıllık köklü bir turizm şirketinin sahibi. Çocukluğumdan beri motora meraklıyım, ilk motorumu da o aldı. Ben çalıştım ve kendimi geliştirdim. Hırslıyımdır laf aramızda. Yarışlara katılacak seviyeye geldim. Gördü, inandı. Yarışlarda sponsor çok önemlidir. Sponsorunuz yoksa, siz de yoksunuz. Babam sağ olsun, sponsorum da oldu. Yarışlara girdim ve ilk senenin sonunda şampiyon oldum. Daha sonra milli sporcu olarak yurtdışında ülkemi temsil ettim. Bana inanan ailemi gururlandırmak için çabaladım ve başardım.
HAKAN’I KENDİME
BENZETİYORUM
◊ Kanal D’nin reyting rekorları kıran dizisi “Üç Kız Kardeşler”e nasıl dahil oldunuz?
- Her şeyin normal gittiği bir cuma günü, yapmam gereken işleri yapıyorken, bir anda projeye dahil oldum! Daha önceden de tanıdığım ve çok sevdiğim aile dostumuz olan İnci Gündoğdu aradı, projeyi anlattı ve senaryoyu gönderdi. Okudum. 2 saat sonra projeyi kabul ettim ve akşamında Cunda’daydım.
◊ Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?
- Hakan, gerek mezun olduğu lisede, gerekse yeni girdiği üniversitede hep ilgi odağı olan, konuşulan ve sevilen bir karakter. Cool tavırlarıyla gönülleri fetheden birisi. Okulda da ilgilendiği spor dalında da başarılı bir genç.
◊ Benzer yanlarınız var mı?
- Biraz kendime benzetiyorum Hakan’ı. Ben de yaptığım işlerde başarılı olmayı severim ve elimden gelenin hep en iyisini yaparım.
BEĞENDİYSEM TAKİP EDERİM
◊ Sosyal medyayla aranız nasıl? Beğenerek takip ettiğiniz veya stalk’ladığınız birileri var mı?
- Orta karar bir sosyal medya kullanıcısıyım. Yaptığım meslek gereği aktif olmak ve beni izleyen tüm seyirciyle iletişim halinde olmak zorundayım. Beğenerek takip ettiğim birçok kişi var. Sahte hesabım hiç yok, olmadı. Eğer birisine bakmak istediysem bunu kendi profillerimden yaparım. Başka hesaplardan “stalk” yapmak, takip etmek ya da gizli gizli araştırmak bana göre değil. Bakarım, beğendiysem takip ederim.
BABAMIN ÇALIŞANIYIM
◊ Anıl Tetik hayatı nasıl yaşar, hayata bakış açısı nasıldır?
- Netimdir. Programlıyımdır. Her sabah erken saatte sporumu yaparım. Herkes bilmez, bir de ticari hayatım var aslında. Doğruyu söylemek gerekirse babamın bir çalışanıyım. Aile işimiz gereği şirkette olurum tüm boş zamanımda. Gün içinde toplantılara katılırım. İşin gerektirdiği her an babamın yanında olmaya çalışırım. Bir koltuğa iki karpuz sığdırmaya çalışıyorum aslında.
İLİŞKİDE ARADIĞIM: SADAKAT
◊ Neredeyse oynadığınız projelerin tamamında “aşk” var. Siz aşkı nasıl tanımlarsınız? Aşk hayatınızın neresinde duruyor?
- Bence her şeyin içinde biraz aşk var. Aşk çok yönlü. Sadece iki insan arasında sınırlayabileceğiniz bir duygu değil. Yaşama ve işe duyulan aşk var, hatta milyarlarca aşk var. Dolayısıyla aşk hep var. James Cameron’ın röportajını dinlemiştim. O dönemin en büyük bütçeli filmiydi “Titanic”. Röportajın bir yerinde şöyle bir şey söylemişti: “Leonardo DiCaprio ile Kate Winslet arasındaki aşk olmasaydı, geminin battığını kimse umursamayacaktı.” Aynı hayatta olduğu gibi, “aşk” işin de olmazsa olmazı.
◊ İlişkilerinizde en önem verdiğin konu nedir?
- Sadakat aradığım en önemli şart.