Güncelleme Tarihi:
◊ “Muhteşem İkili” ile yeniden televizyon ekranındasınız. Nasıl gelişti projeye dahil olma süreci?
- “Muhteşem İkili”ye menajerim sayesinde başladım. Senaryoyu okuyunca “Engin Abi bu senin için yazılmış bir rol” dedi ve görüşmeye gittik. Ekibi ve senaryoyu da sevince diziye dahil oldum.
◊ Teklifi kabul etmenizdeki en önemli sebep neydi?
- Bugüne kadar oynadığım kalıplaşmış bir tip vardı; “ağa”... Bu ise öncekilerden farklıydı, en önemli sebep buydu. Bir de kadronun iyi olması enerjiyi yükseltiyor. Kızlarıma “Kadroda İbrahim (Çelikkol) var, Kerem (Bürsin) var diye bahsettiğimde, “Mutlaka kabul et” dediler. Kızlarımın da desteği ile ekibe dahil oldum. Hatta istediğin parayı kazanamazsan biz sana para verelim sen yeter ki oyna dediler, dedim yok artık (gülüyor).
◊ Çekimler nasıl gidiyor?
- Ben çok mutluyum hakikaten. Benim bir de en önemsediğim konu uyum. Yönetmene ve karşılıklı oynayacağım oyuncuya alışamazsam, işim çok zor demektir. O duyguyu kendim hissetmedikten sonra ekrana yansıtmaya çalışmak eziyet oluyor. Neyse ki burada Çağatay’ı (Tosun) gördüm, Çağatay o kadar sıcak bir adam ki inanamazsınız. Sonra bir de İbrahim’le karşılaştık, çok tatlı bir adam. Kerem ile çok sahnemiz yok ama o da çok tatlı.
ZAFER BENİ İHYA ETTİ
◊ Canlandırdığınız Feridun Barca nasıl biri? Engin Şenkan ile benzer yönleri var mı?
- Feridun, bir yönüyle bana benziyor. Ben de dışarıdan mesafeli gözükürüm. Ama benimle biraz vakit geçirdikten sonra esprili tarafımı görürsünüz. Hem sert hem esprili olması açısından Feridun’la benziyoruz, evet.
◊ İbrahim Çelikkol ile sahneleriniz oldukça fazla. Aranızdaki uyum nasıl?
- İbrahim’le ilk çekimimizde ne olacağını tahmin edemiyordum. Birinci bölümde Yüksel Amir’in odasında Barca ile baş başa kaldığım ve onu azarladığım bir sahne var. Orada uyumu yakaladık ve dedim “tamam”...
◊ Zafer Algöz geçen hafta yayınlanan röportajında “Engin abi hepimiz için büyük şans” dedi ve sizi en iyi 10 aktör arasında gösterdi. O konuda ne söylemek istersiniz?
- Zafer’le Devlet Tiyatrosu’ndan beri beraberiz. İstanbul’daki ilk oyunumuzda da Zafer’le birlikteydik. Çok sevdiğim bir arkadaşımdır. Sağ olsun hakkımda çok güzel şeyler söylemiş, beni ihya etti.
BANA “ÖĞRETMEN” DEMEYİN
◊ Setin öğretmeni diyebilir miyiz sizin için?
- Yok, ben sevmem öyle öğretmen gibi tanımları. Anlık bir şey gelişirse, sorulursa, bilgim dahilinde cevaplamaya çalışırım ama onun dışında kimsenin işine karışmak istemem.
ZOR SEÇİM
MKC güç bir kararla karşı karşıyadır. Ele geçirdiği Semih’i konuşturup aklanmak mı? Demiray’ın elinde tuttuğu Barca’yı kurtarmak mı? Demiray’ın planı ise; MKC’yi de Barca’nın yanına çekip ikisini öldürmektir.
33 SENEDİR TİYATRO YAPMIYORUM
◊ Dizi dışında başka bir projeniz var mı?
- Bizim torunlar devamlı “Dede tiyatro yap” diyorlar ama... En son Serpil Tamur’u izledim. Görsem alnından öpeceğim, o derece. Biz onunla en son “Mikado’nun Çöpleri”ni oynamıştık. Sonra karşılaşmadık. “Üç Kuruşluk Opera” ve “İstanbul Efendisi”nde oynadım. Çok sene geçti üzerinden. 33 senedir tiyatro yapmıyorum.
◊ İş dışında, bir gününüzü nasıl geçiyor?
- Kızlarımın ısrarıyla haftada iki gün evdeki spor aletleriyle spor yapıyorum. “Baba Ocağı”na başlarken kilo aldığımı fark ettim, dizinin sonunda 27 kilo vermiştim. Sağlıklı beslenme ve sporla gitti o kilolar. Gençliğimde de yüzücüydüm. Su topu oynardım. Şimdi torunlarım da benim gibi yüzüyor. Denizi o kadar seviyoruz ki kızlarımızın birinin adı Deniz, diğerinin adı Derya.
Bu ismi yakında daha sık duyacaksınız: Eylül