Televizyon izleyicisinin 'Cumartesi - Pazar" neşesi

Güncelleme Tarihi:

Televizyon izleyicisinin Cumartesi - Pazar neşesi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2009 00:00

Tempo Dergisi Yayın Yönetmeni Çınar Oskay ile derginin yazı işleri müdürü Ayşegül Savur, yazılı basından görsele uzandı, CNN Türk için renkli, dopdolu içerikli bir program hazırladı.

Haberin Devamı

Yaklaşık bir ay önce izleyiciyle buluşan “Cumartesi-Pazar”da, hafta sonları 09.00’dan 11.00’e kadar haftanın önemli olayları tartışılıyor. Program muhabirleri ve gurmelerin kentteki yeniliklerin izini sürdükleri programda, Tempo’nun mizah yazarı Aziz Kedi’nin komik skeçleri de yer alıyor. Programın doğuş öyküsünü Çınar Oskay ile Ayşegül Savur anlattı.       

Öncelikle öğrenmek istiyorum, “Cumartesi-Pazar” programı nasıl oluştu, bu fikir nasıl doğdu?      

- Ayşegül Savur: CNN Türk yönetimi hafta sonu sabahları için renkli, keyifli bir aktüalite programı istiyordu. Bize sordular. Yani fikir onlardan çıktı... Sonrası hızlı gelişti. ıkimiz de eski CNN Türk’çü olduğumuz için fazla düşünmeye gerek duymadık, teklifi zevkle kabul ettik.

* Bu programın sizi en çok heyecanlandıran yanı ne oldu?           

- Çınar Oskay: CNN Türk gibi prestijli bir kanalda keyifli, rengarenk işler yapabilme fırsatı... Konuklar... Çok sevdiğimiz müzisyenleri canlı dinleyebilmek... Beğendiğimiz, takdir ettiğimiz insanları herkese tanıtabilmek... Ve en önemlisi, insanları hafta sonuna keyifle ve enerjiyle başlatmak. Bunları birbiri ardına eklediğiniz takdirde heyecanın dozu epey artıyor açıkçası...

* Programın içeriğiyle ilgili bilgiyi okuduğumda aklıma gelen ilk soru “Televizyonun ‘Tempo’su nasıl?” oldu... Nasıl?
  
- Ayşegül Savur: Televizyonun temposu dergiden farklı elbette... Hızlı ve geri dönüşü yok. Ayrıca kesinlikle hata kaldırmıyor. Ama keyifli aktığında da hiç bitmesin istiyorsunuz.

KAMERALARA ALIŞANA KADAR AZ ÇİLE ÇEKMEDİM

* Kameralara alışabildiniz mi, kendinizi izlediğinizde (tabii izliyorsanız) neler dikkatinizi çekiyor?


- Çınar Oskay: ızliyoruz tabii... Kendi adıma konuşayım, ilk başta insan kendini tanıyamıyor. Kendinize bakıp, “Bu kim yahu?” diyorsunuz. Ayşegül bu alanda daha tecrübeli, dolayısıyla pek zorluk çekmedi. Ama ben ilk başlarda hangi kameraya bakacağımı öğrenene kadar epey çile çektim!

* Bir yandan dergi, diğer yandan televizyon programı... Nasıl organize oluyorsunuz? ıkisine birden yetişmeye çalışmak sizi hiç mi zorlamıyor?

- Ayşegül Savur: Dergiyle paralel çalıştığımız çok seri ve genç bir ekibimiz var. CNN Türk’ün deneyimli ekibinin de desteğiyle, işimizi yapıp çıkıyoruz. Bu hafta Antalya Film Festivali nedeniyle Antalya’da bulunduğumuzdan, İstanbul’da bir sürü işi yarım bırakmak zorunda kaldık. Ama ne yapalım? ış için katlanıyoruz!

TEMPO EKİBİ ARTIK KONUŞMADAN ANLAŞIYOR

* Bildiğim kadarıyla Tempo’nun muhabir ve gurmeleri de bu koşuşturmanın içerisinde... Gerçi programda herkesin keyfi yerinde gibi görünüyor ama çok ciddi mesai gerektiren bir iş yapıyorsunuz sonuçta... Ekibi programa dahil etme kısmında nasıl bir konuşma yapıldı, çok merak ediyorum...


- Ayşegül Savur: Biz Tempo’da artık birbirimizle konuşmadan anlaşmaya başladık. Televizyon programı başladığında da herkes sanki ne yapması gerektiğini biliyormuş, 40 yıllık televizyoncuymuş gibi işe koyuldu. CNN Türk Haber Koordinatörü Yavuz Oğhan’ın beğendikleri ise programda kaldı.

* Eskiden hafta sonları izlediğiniz programlardan hangilerini hatırlıyorsunuz? “Hiç kaçırmadan izlerdim” dediğiniz programlar var mı?

- Çınar Oskay: Aslında ikimiz de kısa süre öncesine kadar hafta sonu sabahları horul horul uyurduk. (gülüyorlar). Ama hafta sonu programı deyince, aklımıza çocukluğumuz geliyor. Eskiden TRT’de sabahları komedyen Danny Kaye’in orkestra şefliği yaptığı klasik müzik konserleri olurdu. Güne iyi müzikle, gülerek, bir kalite duygusuyla başlardık. Programda yayınladığımız kliplerle, seçtiğimiz konuklarla ve haberlerle biraz bu duyguyu yakalamaya çalışıyoruz biz de...

ELEŞTİRİLERİ DEĞERLENDİRİP EKSİKLERİ GİDERİYORUZ

* “Cumartesi-Pazar”a gelen izleyici tepkileri nasıl?


- Ayşegül Savur: Çok iyi tepkiler de var, eleştiriler de... ınsan bu işlerde biraz ayak sürüyünce iyi şeyleri duymayıp, eleştirileri dikkate almaya başlıyor. Eksiklerimizi gidermeye, daha kusursuz olmaya çalışıyoruz hep birlikte...

* Röportaj için soru hazırlamak zordur ama meslektaşlara soru hazırlamak daha da zordur. Hâl böyle olunca son olarak birer soru da birbirinize yöneltin istedim.

- Ayşegül Savur: Yok, biz soru sormayalım birbirimize, her şeyimizi biliyoruz artık. Merak edecek bir şeyimiz kalmadı ki... (gülüyor)

* Çınar Oskay: şöyle bir soru var istersen: Televizyon mu, dergi mi?

- Ayşegül Savur: Bu soruya ikimiz de aynı cevabı veririz diye düşünüyorum: ıstediklerinizi yapabiliyorsanız, kesinlikle ikisi de...

Haberin Devamı

TV'NİN HAKKINI CANLI YAYINDA VERİRSİN

Haberin Devamı

* Canlı yayının avantajları ya da dezavantajları konusunda ne düşünüyorsunuz?

- Çınar Oskay: Televizyonun sırrı, olan biteni “o anda” göstermesi... Televizyonun hakkını canlı yayında verirsiniz. Doğal, spontane olması, yayını çok daha heyecanlı ve renkli kılıyor. Banttan olsa mükemmelin peşinde koşarsınız. O da fena olmazdı herhalde... Ama bu çok daha gerçek ve heyecanlı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!