Televizyon çıktı yarenlik bozuldu

Güncelleme Tarihi:

Televizyon çıktı yarenlik bozuldu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 17, 2011 00:00

Bağlamanın minyatürü üç telli sazın, kavalın atası çam düdüğünün ustası, UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazinesi listesine aldığı bir isim o. Yıllar önce Fransız etimolog Jerome Cler’in keşfettiği 78 yaşındaki yörük Hayri Dev’in adı fotoğrafının CHP’nin reklam filminde habersiz kullanılmasına itirazıyla gündeme geldi.

Haberin Devamı

YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ KÜÇÜK SAZLARIN ‘KOCA USTA’SI HAYRİ DEV

Yaşayan İnsan Hazinesi Dev, Denizli’de çam ormanları arasında, mütevazı evinin önünde anlattı...

Yarenlik, çalgı ve oynama üzerinedir. Bugün senin evinde, yarın başkasının. 20 kişi varsa kapıyı kilitlerlerdi, kaçmasın diye kimse. İlla herkesin hareketini göreceklerdi. Baca yanıyor o sırada. “Oyun bilmiyorsan, oynamayacaksan donunu çıkarıp küle oturacaksın” derlerdi. Nasıl otursun küle... Herkes 3-4 gayda söylerdi, sabah olurdu. Televizyon çıktı, yarenlik kalmadı şimdi. Bana yarenlik eden, kemanı klasik kemençe gibi kucağında taşıyan çoban arkadaşlarım Akkulak lakaplı Mahmet Şakır ve Hasan Yıldırım öldüler. Oyuntaşı’nda (köye bakan bir dağ) aynalarla haberleşip buluşur, yarenlik ederdik. O zaman telefon nerede? Ekinler bozuldu biz yarenlik yaparken. Sen yarenliktesin, keçi gitmiş ekine girmiş. Muhtarlar bekçi dikti. Bir keçi yakalandı mı 25 kuruş, para nerede, kalırdı orada keçi.
Jerome Cler Acıpayam’a gelmiş, dolaşıyormuş oralarda; Burdur, İzmir gezmediği yer kalmamış. Orada bir bant dinlemiş. “Ramazan bak oğlum bir koyun kaldı” diye bir türkü, ben söylüyorum... “Bana bu türküyü söyleyeni bulun” demiş Jerome. Dört kişi geldiler, düğündeydik. Zayıfça bir adam var kaymakamın yanında. “Bir odaya çekilelim, seni dinleyeceğiz” dediler. Çaldık, oynadık sonra o adam beni avucunun ortasına yazdı. Hafta geçmedi istek yaptı Fransa’ya. Her yıl gelir, 15 gün kalır. Atölyede yatıp kalkıyor. Kayıt aldı, çekim yaptı. Fransa’ya dokuz seferim var; Belçika, Hollanda, Almanya hepsini gezdim. O kadar sessizce dinlerlerdi ki beni oralarda; bir gayda var, parmak şıklatıyorsun arada. 500 kişi varsa salonda hepsi şıklatmaya eşlik ediyordu hem de hiç sektirmeden. Fransızlar söyledi; Karaman Kırığı denilen hava Romalılar zamanında bile varmış. Fransa sınırında, İtalya’ya ait kilisede, bir asır başka müzik çalınmamış, bana çaldırdılar. Bizdeki üç telli. Burdur tarafında beş telli, o cüra. Dedemden
beri yörede çalınıyor. Başka yer
çalamaz üç telliyi.

Haberin Devamı

SAZIMI DA KENDİM YAPARIM AYAKKABIMI DA

Haberin Devamı

Karşıda Sandraz Dağı var, orada 150 yaşında bir adamın yaşadığını söylüyorlar. Keçi sütünden oluyor. Orada yaşayanlar her şeyi kendileri üretiyor, şehre senede bir kez alışveriş yapmak için iniyor. Şapkamı kendim yaptım. Terzilik geliyor elimden. Marangozluğum var sonra. Sazımı, düdüğümü kendim yapıyorum. Çam düdüğünün sesi sipsiye göre daha kalın olur. Saza tutturdun mu çok güzel olur, hareketlendirir. Ayakkabı da yaptım. Onun için ‘Koca Usta’ derler bana. Yaşamımda birinci sırada müzik gelir, ikincisi bu yaylanın havası. 78 yaşındayım, daha büyük de olabilirim, ne zaman kayıt olduğumuz belli değil. Biz doğduğumuzda 3-4 çocuk olmayınca muhtar kayda gitmezdi.

Haberin Devamı

Hayri Dev’in oğlu Oğlu Bayram Dev, CHP’den arayan bir yetkilinin, babasının fotoğrafının filmden kaldırıldığını bildirdiğini ve sorun kalmadığını söyledi.

Sübhaneke’yi kemanla çaldı

KOCA USTA’NIN DAĞARCIĞINDAN...

-Düğünde dernekte kemane de çalardı dayım. O kadar güzel çalardı ki; kemanda Sübhaneke’yi çalıp okumuş. Hoca da (imam) duymuş, “Gelsin çalsın” demiş. Gidip hocaya da çalmış, hoca ona; “Burada çaldın, daha bir yerde çalma” demiş. 
- Köyde iki kız vardı, çam düdüğü çalarlardı. Karşı dağdan öff dedi miydi oğlanlar, kızlar boğaz gaydası çalardı, çalgı kullanmadan, bir el kulakta, bir el boğazda. Bunların çaldığı gaydayı o gün öğreneceksin, akşama yarenlikte çalacaksın, zorunluydu.
 -Gençliğimde çobanlık yaparken Birgül adlı bir kıza âşık oldum. Ailesi Birgül’ü başkasıyla evlendirince dağlara düşüp onun hayaliyle yanık türküler okuyup besteler yaptım. Televizyona çıktığımda, “Sen kime âşık oldun da bu kadar yanık çalıyorsun, bu türküleri söylüyorsun” dediler.
Birgül’e âşık oldum ben. Bu sazın, gaydanın ayarı telde değil, yürekte.
-Deveyi düze çıkar da ötesine karışma derler. Düze çıkarsa deve, ne kadar çam varsa üstüne koyuyorlar. Ben buna beste yaptım. 100 deveyi bir merkep çeker, o kadar gailesiz bir mahlukat, ıh demedikten sonra  deveyi yatıramazsın. Deve çoktu buralarda. Bir tanesi ölmüş devenin, deve öldü diye ismini verdiler o dağa.
- Denizli’de hocalarla tanıştırdılar beni. Pamukkale ve Ege üniversitelerinden geldiler, beni hoca olarak görevlendirdiler. CD’ye 5-6 gaydayı okuyorum, onun üzerine çalışıyorlar, sonra ben kontrol ediyorum.

Haberin Devamı

Hayri Dev’i altı çocuğu ve sayısını hatırlamadığı torunlarıyla birlikte yaşadığı 1500 metre rakımlı Denizli’ye bağlı Gökçeyaka Köyü’nde bulduk. Eksenine Hayri Dev’i alan teziyle Paris Sorbonne Üniversitesi’nde doçent olan Cler de bizden bir gün önce ayrılmış köyden.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!