Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2008 00:00
Maçkalı Turgut Aydın’ın 1958’de İstanbul Tahtakale’de çıraklıkla başlayan tüccarlığı, Yahudi ortaklarla tekstil sanayiciliğine dönüştü.
1996’da İhsan Kalkavan’ın ’doktorlarla hastane kurma’ projesine yüzde 30 ortak olan Turgut Aydın, bir türlü yapımı tamamlanamayan hastanenin tüm hisselerini alarak tek patron oldu. Turgut Aydın, geçen yıl hastaneden 100 milyon YTL, Aydın Örme’den de 105 milyon dolar ciro yaptı.
KARADENİZ insanının tüm özellikleri taşıyan Maçkalı Turgut Aydın, "Ben doğduğumda loğusa anneme verecek bir tas çorba bile yokmuş" diyor ve bugün 105 milyon dolar ciro yapan bir tekstil grubuyla 100 milyon YTL cirolu büyük bir hastanenin patronu olmasını bütün ticari yeteneklerine rağmen ’mucize’ olarak görüyor. Oğlu Yaşar Aydın’ı Aydın Örme Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin başına geçiren, kendisi de Memorial Sağlık Yatırımları A.Ş.’yi yöneten Turgut Aydın hastanede 1.400, tekstilde 1.000 kişilik istihdamları olduğunu belirtiyor ve iki konuda da yakın gelecek için büyük hedefler koyduklarını anlatıyor. Turgut Aydın, "Hastanemizi bir zincir olarak yaymak istiyoruz. Ataşehir’de yakında açıyoruz. Antalya’da hazırlıklarımız var. Tekstil’de de İskenderiye’de bir fabrika kuruyoruz. Ayrıca 3 yıl içinde 100 mağaza açacağız" diyor.
YA OKUL YA SANAT: 1942’de Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Sevinç Köyü’nde doğduğunu söyleyen Turgut Aydın şöyle başlıyor anlatmaya: "Türkiye’nin en zor zamanlarında doğmuşum. Ben doğduğumda loğusa anneme verecek bir tas çorba bile yokmuş. 9 kardeştik ve çok yoksulluk içinde büyüdük. Bizim Karadeniz’de çok alternatif yoktur; ya okuyacaksın ya da sanat öğrenip sanatkar olacaksın. 1958’de (16 yaşında) bu amaçla İstanbul’a geldim. Okumayı çok istedim ama olmadı. Karadenizli bir sürü akrabamız vardı İstanbul’da ve hepsi de yorgancıydı. Benim yüne karşı allerjim varmış. Yorgancı olamayacağım anlaşıldı ve torna-tesviye öğrensin diye beni bir Ermeni ustanın yanına verdiler. Onun yanında çok iyi yettiştim. Prinç, sarı, bronz işleri yapıyorduk. Vitrin malzemeleri, kapı kolları, perde askılıkları v.s. 1958-2000 yılı arası full-time Tahtakale’deydim."
ASKERDEN SONRA PERDE TİCARETİ: Tahtakale, Sultanhamam ekseninde, bir sanatın ustası olmayı da başaran Turgut Aydın, askerliğini yaptıktan sonra bir süre daha Ermeni ustasıyla çalışır ama sonra anlaşamaz ve ayrılır. 1965’te önce bir akrabasının yanına giren kısa süre sonra da kendi işyerini açan Turgut Aydın, bronz perde askılıkları üretimi ve ticaretiyle yoluna devam eder. Bu arada perdelik kumaş ticaretine de girer. Perdeyle ilgili her şeyi satmaya başlar. Aydın, "Çok iyi para kazandım o devirde. Sonra bronz işini kardeşlerime bıraktım. Perde imalatına yöneldim. Orlon perde işi çok büyüdü ve biz de çok iyi bir dönem yaşadık. Sonra bu işte iki Musevi tüccar birbirine düşünce, fiyatları çöktü, perde işini bıraktık" diyor.
4 YAHUDİ, 1 ERMENİ’YLE ORTAK: Turgut Aydın, ticarette tanıdığı ve çok iyi anlaştığı bazı Musevi arkadaşlarıyla ortak olduğunu söylüyor ve şöyle konuşuyor: "Musevi arkadaşlar bana ’Güney Sanayi’nin malını bağlayalım sen sat’ dediler. 1976’da 5 milyon lirayla, 4 Musevi, 1 Ermeni ve bir de ben Dömeks A.Ş.’yi kurduk. Bir ortağım tam 7 dil biliyordu. Firmanın pazarlama satış işleri benim işimdi. Yüzde 10 payım vardı. 6 ay sonra, ’yüzde 10 beni kurtarmıyor’ dedim, yüzde 20 hissem oldu. Sonra Ermeni ortak ayrıldı yüzde 5 daha geldi. Musevi ortaklardan biri de ayrıldı ve ben yüzde 37’ye çıktım. Sonra da yüzde 50-50 kaldık."
Hayatımın en büyük parasını fabrikamı satınca kazandım
TEKSTİLİN ticaret tarafından sanayi tarafına da Yahudi ortağıyla geçtiğini anlatan Turgut Aydın, "Orağımla bir fabrika aldık, perdelik üretimine girdik, çok iyi işler yaptık. 1983’e geldiğimizde Sultanhamam’ın en büyükleri arasındaydık. 1983’te bir fabrika daha aldık. Perdelik tül ve brode yapıyordu. Bir de kadife fabrikamız olmuştu. 1983’te aldığımız fabrikaya ben 45 milyon liraya sermaye koymuştum. Tam 14 ay sonra bu fabrikayı sattık ve bana 340 milyon lira düştü. İşte benim hayatımın en büyük kazancı o olmuştur. Yani Musevilerle çok işbirliği yaptık. Yurtdışı ayakları çok güçlüydü, dışardan numuneler getiriyorlardı. Bir ortağım 7 dil biliyordu. Ben türkçeyi zor konuşuyorum. 17 senelik ortaklıktan sonra 1993’te Musevi arkadaşlarımla ortaklıktan tamamen ayrıldık. Sonra kendimiz bir tül fabrikası aldık. Sonra fabrikalar kurduk, aldık sattık. Şu anda dünya markalarına üretim yapıyoruz. Bunlar; Marks & Spencer (İngiltere), DIM (Fransa), H&M (Merkezi İngiltere tüm dünyada 28 ülkede satılan giyim markası), Palmers (Avusturya), Mila Vitsa (Rusya), Lisca (Slovenya), Next (İngiltere), Asda (İngiltere), Play Tex (İngiltere), Simone Perele (Fransa), Tesco (İngiltere)."
Ortak oldum, bankalar kredi musluklarını açtı
TURGUT Aydın, Memorial Sağlık Yatırımları A.Ş.’ye ortaklığının öyküsünü de şöyle anlatıyor: "1996’da İhsan (Kalkavan), ’Abi hastane kuruyoruz gel ortak ol’ dedi. Ben ’bu işten hiç anlamam’ dedim ama ’gel abi yaparız’ dedi ve yüzde 30 ortak girdim. Çünkü tekstilden çok iyi kazanıyordum ve artık bunun dışında da bir iş yapalım diye düşünüyordum. Hastaneye Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu önderlik ediyordu. Bir müteahhit ve İhsan birlikte yapacaklarmış. Ben 1996’da ortak oldu ama sonra baktım hastane bir türlü bitmiyor ve açılamıyor. Ben geldikten sonra bankalar kredi muslukları açtılar çünkü tekstilciyiz. Sonra anladım ki zaten bu yüzden ortak edilmişiz. Benim niyetim ’ortak olurum, hastane çalışır, yönetim kurulunda bulunurum, kárımı alırım’ şeklindeydi. Ancak, inşaatçılar, mimarlar, doktorlar, sürekli yapıyorlar, yıkıyorlar benden de sürekli para istiyorlar. Bir süre sonra baktım ki hastanenin biteceği yok ve sürekli kredilere imza atıyorum; sabrım tükendi. İşe el koydum. Zaten öteki ortaklar da her şeyi satıp çıkmak istiyorlardı. 2006’da bütün hisseleri aldık. 2003’ten itibaren kár etmeye başladı. 42 bin metrekarelik hastane olduk. 25 bin metrekarenin mülkünü aldık. Şimdi Ataşehir’de 5.500 metrekarelik bir hastanemiz bitti, 7-8 ay içinde 20 bin metrekareye tamamlanacak. Memorial Sağlık Yatırımları’nı da bu yıl halka arz etmeyi düşünüyoruz."