Güncelleme Tarihi:
Cemiyet hayatının yeni nesil en güzel kızlarından Yasemin Taciroğlu, annesi Nedret Hanım gibi modaya çok düşkün. Milano’da aldığı ekonomi eğitiminden sonra annesinin kurduğu Nedo Collection’da çalışmaya başlayan Taciroğlu, bu özel çalışmalarını ve hayata bakış açısını HELLO! dergisiyle paylaştı.
Sizi Nedret Taciroğlu’nun güzel kızı olarak tanıdık. Kendinizden biraz bahseder misiniz?
- İtalyan Lisesi’nden 2001 yılında mezun oldum ve üniversiteyi Milano’da bitirdim. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre Vivienne Westwood ve Prada gibi dünyaca ünlü firmalarda çalıştım. Milano’da geçirdiğim altı buçuk sene bana çok şey kattı. Her şeyden önce modanın merkezi olması benim bu sektörün içine daha kolay adapte olmamı sağladı. Aslında eğitimimi moda üzerine değil ekonomi ve pazarlama olarak yaptım. Ekonomi ve pazarlama eğitimimden sonra "Fashion Marketing" üstüne son sene bölüm tercihi yapıp tezimi hazırladım. Bir buçuk senedir de annemin kurmuş olduğu Nedo Collection’da çalışıyorum.
Nedo Collection’da neler yapıyorsunuz?
- Burada kumaş seçimlerinden ürün takibine, yurtdışı pazarlamalarından koleksiyon araştırmasına ve yurtdışı organizasyonlarına kadar her şeyle ilgileniyorum. İşimi çok seviyorum. Milano’da edindiğim deneyimler benim bu sektöre bakış açımı çok değiştirdi. Annemin yanında hem bunları uygulama fırsatı buldum hem de çok yeni ve heyecanlı deneyimleri yaşadım.
Modaya olan merakınız Nedret Taciroğlu sayesinde mi başladı?
- Tabii annem de buna etken olmuştur. Beş yaşından itibaren her gün annemin atölyesine gidiyordum. O dönemde en iyi deri kıyafet yapan tasarımcıların başında geliyordu ve ben de onunla beraber büyüdüm. Ama Milano’da okumuş
Başarınızın sırrı sizce nelerde saklı?
- Ben ekonomi okudum; sektöre göre başarının yolları değişir. Bizim yaptığımız haute - couture’de ise gereken iyi bir tasarım, güçlü bir ekip, bütçenizle orantılı doğru yatırım ve pazarlamadır. Tabii ki kaliteden ödün vermeden sanatınızı en iyi şekilde sunmalısınız. Benim en büyük şansım gerçek bir tasarımcının yanında çalışmam. Anneme çok inanıyorum. Onun bu konudaki yeteneğini doğduğumdan beri yakından görüyor ve yaşıyorum.
HERKES MODACI OLMAZ
Yasemin’in bir günü nasıl geçer?
- Sabah kalkıp doğru Nişantaşı’ndaki ofisimize gidiyorum. Günlerimiz çok hareketli ve yoğun geçiyor. Müşterilerimiz, provalar, defile hazırlıkları, yurtdışı ile yazışmalar, hazır giyim olan Nedo Collection için yapılan ürünlerin atölye takipleri gibi dur durak bilmeyen bir tempoda geçiyor. Tabii zaman buldukça Nişantaşı’nda olmanın avantajını kullanıp bir cafe’de dostlarımla oturup yemek yemekten çok keyif alıyorum. Akşam iş çıkışında ise spora gidiyor ya da arkadaşlarımla ve ailemle birlikte zaman geçiriyorum.
Modaya bakış açınız nedir? Herkes modacı olabilir mi?
- Modaya bir hayat biçimi olarak bakıyorum. Bence moda, hayatı daha keyifli, dinamik ve eğlenceli kılıyor. Tabi ben işin mutfağında olduğum için bazen çok da tadına varamıyorum. Bizim için mevsimler diğer insanlara göre bir sezon
Yeni projelerinizden biraz bahseder misiniz?
- Bu sene 5 Eylül’de New York Moda Haftası’nda defilemiz gerçekleşecek. Yıllardır Amerika’daki müşterilerimizin arzularını yerine getirip, burada da bir defile yapmayı düşündük. Bu seneki defile bizim için çok heyecan verici geçecek.
İş ya da aşk arasında kalsa hangisini tercih edersiniz?
- Çok zor bir soru. Genç yaşıma rağmen iş hayatında tattığım bu güzel duyguları umarım bir şeye değişmek zorunda kalmam. Ama sevgi benim için çok önemli, zamanı geldiğinde doğru insanla kurulan bir aileyi başka bir şeyle değişeceğimi sanmıyorum
Devlet tasarımcıları desteklemeli
Türkiye’de modaya ya da tasarıma gereken önemin verildiğini düşünüyor musunuz?
- Türkiye’de modaya karşı belirli çalışmalar olduğunu düşünüyorum. Ama zamanla daha da gelişip bilinçli olacağını umut ediyorum. Şimdiye kadar dünyada ismini kitlelere ve halka duyurmuş yalnızca bir iki tane tasarımcı var. Bunun ilerleyen senelerde çok daha artmasını umut ediyorum. Unutulmamalı ki dünyanın her yerinde devlet başarılı tasarımcılarını çok destekliyor. Türkiye’de de devletin ve özel sektörün destek vermesi şart. Dünyada çok büyük yatırımların yapıldığı bu sektör, Türkiye’de doğru kişilere yapılan doğru yatırımlarla ancak dünyada kendini gösterebilir.
Çalışmalarınızda genelde Osmanlı esintilerini görüyoruz. Eskiye dönüş mü var?
- Eskiye geri dönüş kesinlikle var. Örneğin şimdilerde 1940’lı yılların esintilerini görüyoruz. Osmanlı ise bize bırakılmış çok büyük bir miras ve koleksiyonlarımız içinse büyük bir esin kaynağı oldu. Her koleksiyonumuzda sahip olduğumuz bu zenginlikten en iyi şekilde faydalanmaya çalışıyoruz.
Hobileriniz nelerdir?
- Spor yapmaktan çok keyif alıyorum. Negatif enerjiden tamamen arınmamı sağlıyor. Uzun yıllar meditasyon ve yoga yaptım. Herkese de tavsiye ederim. Özellikle meditasyon çok keyifli bir uğraş. Milano’da yaşarken uzun seneler Latin dansları ile ilgilendim. Ama maalesef İstanbul’da bu hobimi gerçekleştirmeye çok fırsatım olmuyor. Ve sanırım en büyük hobilerimden biri astroloji. Milano’da bir sene boyunca özel ders aldım ve yıllardır bu konu hakkında kitaplar okuyup yeni şeyler öğrenmekten büyük keyif alıyorum. İnsan psikolojisi ve karakterini analiz edip üstünde çalışmak ilgimi çeken bir konu.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
- Beni birçok şey mutlu eder. Bunu bazı şeylere indirgemek bana yanlış geliyor. Ailem ve dostlarımla sağlıklı ve huzurlu yaşamak beni en mutlu kılan unsurlar. Şehir olarak Milano diyebilirim. Pozitif enerji veren bir şehir, orada kurduğum dostlukları hiçbir şeye değişmem. Bunun dışında her defilemizde ve ardından gelen her büyük başarı da hayattaki en güzel mutluluklardan biri. Hayat tarafından sevilmek ve sevmek sanırım beni en mutlu eden şey.