Tek kişilik eğitim vakfı

Güncelleme Tarihi:

Tek kişilik eğitim vakfı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 2012 00:00

Köy Hizmetleri’nde teknik ressamlık yapan Enver Özkahraman, Hakkâri’nin köylerinde tanıştığı kilimle yüzlerce kızın hayatını değiştirdi. Okuma yazma bilmeyen 38 kız, dokuduğu kilimin gölgesinde, liseyi dışarıdan bitirdi, ikisi üniversiteyi kazandı.

Haberin Devamı

Her şey emeklilik hayaliyle başladı. Küçük bir yer açıp resme yeteneği olan ve özel yetenek sınavıyla üniversiteye girmeye hazırlanan öğrencilere ders vermeyi düşünüyordu. Van Belediyesi’ne başvurup, “Bir dükkân istiyorum” dedi. 32 yıl yaşadığı Hakkâri’de valilik ve belediyeyle yürüttüğü çalışmaları bilen yetkiliden, “Seni gökte ararken yerde bulduk. Biz de varoşlarda evden çıkamayan, okumayan kız çocukları için bir çalışma yapıyoruz, yardımcı ol” karşılığını aldı. Biraz düşünmek istedi; teklifi aile meclisine taşıdı:
“Oturup eşim ve çocuklarımla düşündük. Evlerde temizlik ve çocuk bakımı olsa olmaz. Daha kendileri çocuk. Hakkâri’nin köylerinde tanışmıştım kilimle. Kök boya nasıl yapılır, ip nasıl boyanır, nasıl dokunur oradaki annelerimden öğrenmiştim. ‘Bu yörenin genlerinde var, annelerinden, ninelerinden görmüşlerdir, kilim dokutalım’ dedik, kabul ettiler. Yıl 2000. Düşkünler için yapılan bir yeri onardık, girdik içine. Belediye tezgâhları kurdu. Elektrik, su, kira almadı. Ben de gönüllü çalıştım. Kilim bahane, derdimiz çocukları eğitmek. 38 kızımız liseyi dışarıdan bitirdi. Çoğunun babasının bile haberi yoktu. 100’e yakını da ortaokulu. İki kızımız bu yıl üniversite kazandı. Bundan büyük mutluluk olur mu?”
Sabancı Vakfı’nın bu yıl ‘Fark yaratan sıradışı kişiler’ listesine aldığı Enver Özkahraman (70), bu yıl Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü’nde okuyacak iki kız kardeşin öyküsüyle devam ediyor konuşmasına:
“Seden ve Süreyya (Elter) bana geldiğinde 10-12 yaşlarındaydı, kafaları karların içinde görünmüyordu. Van’ın bir köyünden gelmişler şehre, çatısız bir evde oturuyorlar. 11 çocuk, boy boy. Baba didiniyor ama hangi birine yetişsin? Baharda peynir alıp satıyor, yazın sebze. Buraya gelen kızların çoğunun babası öyle zaten, ya amele ya çoban. İlkokul, ortaokul, lise, derken şimdi üniversitede kızlarımız. Hayal gibi.”

Haberin Devamı

BİR ODADA KİLİM DİĞERİNDE DERS

Peki nasıl ikna ettiler aileleri? “Çocukları eğitelim dedik, kimse kızını vermiyor. Kızın eve birkaç kuruş götürmesi lazım ki ertesi gün de gelebilsin. Kilim metrekaresi üzerinden ücret vermeye başladık. Görünce başkaları da geldi. İlk atölyemizde 20 kız vardı. Atölyenin bir odasında kilim öğrettik, bir odasında okuma yazma. Çevreden arkadaşların vasıtasıyla öğle yemekleri de vermeye başladık. Çoğu ilkokul terk, bazıları okuma yazma bilmiyor. Okulları dışarıdan bitirme sınavlarına hazırladık. Arada anne-çocuk sağlığı uzmanları, doğumdan evlenmeye kadar geçen süreçteki sağlık sorunlarını anlattı. Üniversite öğrencilerini örgütledik, coğrafya, İngilizce, edebiyat, matematik dersleri verdiler. Bu arada fuarlara, sergilere gitmeye başladık. Her şey çok güzel gidiyordu ama üretilen kilimleri satmayı beceremedik. Ben de ticaretten anlamam zaten. Tam, buraya kadarmış derken bir mail aldım. Servet Bey (Harunoğlu) çalışmalarımızı duyduklarını ve destek vermek istediklerini belirtiyordu.”
Robert Koleji 1964 mezunlarının yardım eli, önce İstanbul’da bir gece düzenleyerek kilimleri sattı. Birlikteliğin devamı için de bir dernek kuruldu. Kilimlerin satışını o günden sonra Hisar Anadolu Destek Derneği üstlendi. Atölyelerin sayısı altıya, kızların sayısı 130’a çıktı. Birkaç atölyeye İstanbul’dan gönderilen bilgisayarlar yerleştirildi. İnternet kafeye gidemeyen lise öğrencileri de ödevleri için bu atölyeleri kullanmaya başladı. Atölyeler zamanla erkek çocuklarının da uğrak yeri oldu.
Geçen yıl 500 kıza ulaşılması hedeflenirken, hayaller 7.2’lik depremin altında kaldı: “Üç atölyemiz yıkıldı. Diğerlerinde çalışmaya da tereddüt ettik. Dernek hemen İstanbul’dan uzman gönderdi. Ayakta kalan atölyeleri incelediler, kızları topladık, depremi anlattılar, psikolojik destek verdiler. Terk etmedik çocukları, ikinci gün çalışmaya başladık. Bu arada ailelere de mamadan ayakkabıya çok miktarda yardım yapıldı. İnsanlara bir parça moral verdik. Şimdi 90 kızımız üç atölyede eğitim alıyor. Karikatüristler, yazarlar, ODTÜ Halk Bilimleri Topluluğuyla birlikte 450 aileye destek sağlıyoruz. 20 günde bir erzak poşeti hazırlanıyor.”
Ya yıkılan atölyeler? “Yıkılan atölyelerin yerine yeni yerler arıyoruz. Derneğin desteğiyle prefabrik atölye ve sanat merkezi için belediyeye başvurduk. Bu atölyelere ek olarak büyük bir çadır hazırlıyoruz. Önümüz yaz. Eğitimin bir bölümü o çadırda sürecek. Umutluyum, bir döner sermaye oluşturursak kızların sayısını 500’e çıkarmayı hedefliyoruz.”

Haberin Devamı

ALAY ETTİLER AMA YILMADIM

Aslen Diyarbakırlı olan Enver Özkahraman, lise ve askerlikten sonra İçme Suları Bölge Müdürlüğü’nde teknik ressamlık yapıyor, Van’da görevlendiriliyor. Amatör ilgilendiği fotoğrafçılık onu gazetecilikle tanıştırınca bir ara Hürriyet Haber Ajansı’nın Van temsilciliğini de yapıyor. Yaz günleri şantiyelerde geçince ailesinden fazla uzak kalmamak için tayinini o dönem sürgün yeri Hakkâri’ye istiyor ve emekliliğe kadar, 32 yıl orada kalıyor. Hakkâri’nin köylerinde kilim dokuyan kadınlarla ilgilenmesi çevresinde alay konusu olsa bile onu yıldırmıyor. Kilim dokumanın ipuçlarını onlardan öğreniyor. Ve emeklilik hayatını da kilimin gölgesinde okumak isteyen kızlara adıyor. Karikatürist Ender Özkahraman’ın babası olan Enver Özkahraman şimdi tek başına Kızılay gibi çalıştığı Van’da, evlerinden çıkamayan kız çocuklarına hem kilim öğretiyor hem tahsil yaptırıyor.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea8612f018fbb8f8859258

Sosyal hayata karıştım gazeteci olmak istiyorum

SEDEN ELTER (22)

Atölyeye nasıl geldiğimi hatırlamıyorum, çok küçüktüm. Babam kabul etmemişti ilk başta. Ama ablamla hevesimizi görünce ikna oldu. İkimiz de okulu bırakmak zorunda kaldık. Babam okutmak istiyordu ama şartlar uygun değildi. 11 kardeşiz. İlk paramı unutmuyorum. 80 milyon (80 lira) almıştım. İlk kez uçağa da kilim sayesinde bindim. Samsun, İstanbul, Ankara, Mersin, İzmir, birçok yer dolaştık. Fuarlara gittik, kilim sattık. Sosyal hayatım bu işle var oldu diyebilirim. 300-400 civarı arkadaş edindim. Okulları dışarıdan bitirdik. Bu yıl şansımı denemek için üniversite sınavına girdim. Kazanmayı hiç beklemiyordum. Bu okulu da bitireceğim. Ama gazetecilik okumak istiyorum. Seneye tekrar gireceğim. İki yıldır ustalaştım. Artık benim gibi kızları eğitiyorum ve asgari ücret alıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!