Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2002 00:00
AKP iktidara geldiğinde zafer sarhoşluğuna kapılmaz ve “herşeyi ben bilirim” havası içinde bir hükümet modeli oluşturmaz umarım demiştim. Oluşturmadı da hakikaten ama bu da olmadı ki şimdi.AKP yetkilileri çıkıp İhale Yasası’nı bir yıl erteleyeceklerini söylemedi mi? Yoksa biz mi yanlış duyduk. Söyledi değil mi? O halde Başbakan Abdullah Gül’ün bugünkü açıklamasını nereye koymak lazım:“İhale Yasası’nda bir iki eksiklik vardı. Onları düzeltip yasayı zamanında yürürlüğe sokacağız”Bu açıklamayı, yasa 1 Ocak tarihinde yürürlüğe girecek diye mi algılamamız lazım? Yoksa bir iki gün sonra başka bir açıklama mı duyacağız. Ya da görüşmeler sırasında bu sefer de başka bir AKP’li çıkıp “Eksiklikler yetişmedi. Biraz daha bekleyelim” mi diyecek. Karmaşa ve yine karmaşa. Androjen trendi...Androjen trendi... Dünyaca ünlü moda şirketlerinden Yves Saint Laurent yeni ürünü YSL M-7 isimli erkek parfümünün reklamlarında çıplak erkek figürü kullanmış. Bildiğiniz çıplak yani Adem baba, anadan üryan... Sadece YSL olsa keşke, Davidoff, Versace, Calvin Klein ve FRED de bu modaya uyan moda şirketlerinden bazıları. Alex Akimoğlu’nun Radikal’de pazartesi günü yayımlanan yazısından aktarıyorum bunları... “...Ünlü mücevher firması FRED de yeni saat modeli için esmer, kaslı, maço görünümlü erkekleri tercih ederken Calvin Klein gibi diğer markalar sarışın, bıyıkları bile terlememiş genç manken adaylarını kullanarak androjen trendinden yana tavır koydu.” Akimoğlu “yıllarca kadın vücudunun bir nesne gibi kullanılmasından şikayetçi olan bazı feministler ise bu gelişmeden memnun” görünüyor diyerek aklımı alıyor yazısında. Bu hareket tam da feminist kısmısına yakışır cinsten. “Kadın vücudu nesne olarak kullanılıyor. O zaman erkek vücudu da nesne olarak kullanılsın. Eşitlik istiyoruz”. İsteyin tabii, hakkınız. “Sevgiliniz sizi aldatmışsa siz de onu aldatın. Hatta o sizi bi’ kişiyle aldattıysa siz üç kişiyle aldatın. Eşit olun” diyen zihniyetten “Kadınları bi’tuhaf hale getirdiniz şimdi de erkeklerle uğraşıyorsunuz. Durun n’apıyorsunuz” demelerini beklemezdim zaten. Neyse bu arada ortalıkta bir androjen trendi varmış, benim haberim yoktu açıkçası. Aradım baktım bu şirketlerin reklamlarına hakikaten de tüysüz, dudakları boyalı, gözler sürmeli, erkek mi kadın mı belli olmayan bir garip yaratıklar. Allah Allah, iş hakikaten buralara kadar varmış mıydı..? Sizin haberiniz var mıydı? IMF Cuma günü yaptığı açıklamada ısrarla üzerinde durduğumuz ve “Ne olacak bu işler” dediğimiz meselelere parmak bastı. Memur maaş zammı, özelleştirme, bankalar, KİT’lerde atıl istihdam ve Kamu İhale Yasası... Pazartesi gününe bir yandan Irak meselesinde “artık” resmi bir yanıt vermesi için baskı altında kalan hükümet, öte yandan Köşk’ten dönen Anayasa değişikliklerinin yarattığı siyasi baskı altında giren borsa yatırımcısı, tüm bunların üzerine bir de İhale Yasası engelinin altında kaldı. Haliyle İMKB 100 Endeksi de açılışta 11 bin puanın altına iniverdi. 10.800’lere kadar inen ve bu seviyedeki desteğini de kırmasına ramak kalan borsanın imdadına Başbakan Abdullah Gül’ün yazının girişinde andığımız konuşması yetişti de endeks yeniden 10.900’lere çıkabildi. Ama görünen o ki geçen hafta izlediğimiz trend çok fazla değişmeyecek. Endeks yine 11 bin puanın altında cebelleşecek, kapanışlarda bu seviyenin üzerine çıkmaya çalışacak, işlem hacmi zaten düşük olduğu için bir kaç İMKB 30 Endeksi hisse senedine gelen alımla
son dakika kapanışı yapılacak ve biz yine aynı nakaratı okumaya devam edeceğiz hep bir ağızdan. ABD’nin Irak’a olsaı müdahalesi... Kürdili devleti kurulur mu makamından...(Bu arada bir okuyucu [sağolsun] endeksin bu seviyelerin altına inmeyeceği görüşümün temellerini sormuş. Ayrıca bu beklentinin Irak’a operasyon gerçekleşmesi durumunda da geçerli olup olmadığını öğrenmek istemiş. Endeksin 0.65 centin altına inmeyeceği yönündeki beklenti mevcut gündem maddeleri açısından değerlendirilmeli. Olası bir savaş durumunda ise endeksin 0.45 cente doğru serbest düşüşe geçeceği ise zaten herkesin malumu. İstikrar umudu azalırken...Aslında İhale Yasası, nema ödemesi, bedelli askerlik, bağımsız kuruluşlar, üniversite affı gibi meseleler ikincil öneme sahip. Asıl mesele uzun zamandan bu yana ilk kez Meclis’te çoğunluğu alarak tek başına iktidar olmayı başaran bir partinin daha iktidarının kırkı çıkmadan yaptığı gaflar, gösterdiği koordinasyonsuzluk ve neredeyse “beceriksizlik” denilecek uygulamalar. Kimileri bu durumu tecrübe eksikliğine bağlayarak “zamanla düzelirler” diyor ama Türkiye Cumhuriyeti staj yeri değil ki. Dünyanın yönetilmesi en zor ülkesinden bahsediyoruz. Tek başına iktidar yavaş yavaş tek başına kalmaya başladı bu arada. Seçimlerin hemen ardından dört bir yanda birden türeyen AKP sevdalıları yavaş yavaş gemiyi terk etmeye başladı. Erdoğan’ın samimi destekçisi İslamcı medyada “aman n’oluyoruz” telaşı hissedilmeye başlandı. “Acaba bir MHP’ye danışsak mı? AKP, MHP’nin tecrübesinden yararlanmalı. Nasıl oldu çözülmedi şu türban meselesi, Apo’yu niye asamadılar, bir öğrenin hele” kavlinden köşe yazıları görür olduk bu cenahta. Tek başına iktidar AKP’nin başına dert olduyani. Tek başımıza, tek başımıza, hep tek başımıza...Gitti gidenAma harbi borsa yatırımcısı işin farkına varalı bayağı bir zaman olmuş duruma bakılırsa. İnanmayan Borsa Endeksi’nin son bir aylık seyrine baksın. Acaba endeks o kadar gürültüye ve gaza rağmen 0.90 centi bir kerecik olsun geçebildi mi?AKP hükümeti bir an önce bu gaflardan sıyrılmaz ve kararlı bir yönetim sergilemeye başlamazsa borsadan kaçın efendim. Hatta şimdi bile durduğunuz hata.Bakmayın benim “dip seviyeleri bulduk” dememe de... Öyle bir yerde öyle bir hata yaparlar ki (Kıbrıs meselesi bitmedi daha ertelendi biliyorsunuz değil mi? Hani hep kırılma noktası diye tanımladığımız meseleydi) endekste dibi bulmak için derin su dalgıcı olmak bile yetmez. * Erkin Koray’ın en baba şarkılarından biri. Sözler Nuri Kurtcebe’ninmiş bir rivayete göre.
button