Güncelleme Tarihi:
Şöyle bir gözlerinizi yumun ve geçmişe gidin. Neredesiniz? Neler yapıyorsunuz?
- Aklıma ilk gelen, ilkokul yıllarında annemin bizi sokaklardan toplayamadığı günler. Okul dönüşü önlük bir yana, çanta bir yana kendimizi sokağa oyun oynamaya atardık. Çok çocuklu bir sitede büyüdüm ben. Arkadaşlığın, paylaşmanın, yaramazlığın ne demek olduğunu iyi bildiğim yıllardı o zamanlar. Şimdiki çocukların sokakta büyüme kültürünü yaşayamayacak olmaları çok üzücü.
Ya sahne, kameralar... Onlar ne zaman hayatınıza girdi?
- Tiyatroyla 1994 yılında BKM’de “Otogargara” müzikaliyle başladım. Onun öncesinde lise yıllarında birkaç sahne denemem de olmadı değil. Ama sahne tozunu adamakıllı yuttuğum yer BKM’dir. Kameralarla tanışmam da yaklaşık aynı yıllara denk gelir. Aslında benim için önemli olan hangi yıl olduğu değil, ilk kez kiminle kamera karşısına geçtiğimdir. O kişi de usta oyuncu rahmetli Kemal Sunal’dı.
ÖZGE ÖZBERK VE AİLESİ FOTO-GALERİ
BENİM MUTLULUK KAYNAĞIM OĞLUM
Peki şimdi hayat nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?
- Dizinin bitmesiyle artık oğlum Leo’ya daha fazla vakit ayırabiliyorum. Bu yıl yuvaya gidiyor. Oyun oynamanın hayattaki yerini ve önemini daha ilkokul yıllarından çok iyi bildiğim için evde sürekli hareket halindeyiz. Şimdi artık tam olarak konuşmaya başladı. Bıcır bıcır olduğu bir dönem. Çok keyifleniyorum. Bunun dışında filmimiz “Napcaz Şimdi” vizyona girdi. Onun koşuşturması içindeyim.
Kendinizi mutlu hissediyor musunuz?
- Mutluluk göreceli. An be an değişen bir şey. Önemli olan bunu hayatınızın her anına yerleştirebiliyor olmanız. Yapı itibariyle pozitif bir insanım. Etrafımdaki herkesin de böyle olmasını bekliyorum. Olmayanları da zaten hayatıma sokmamaya çalışıyorum. Çünkü bu koşturmacanın içinde sürekli bir mücadele halindeyiz. Bırakın çevremizdeki insanları, kendimize bile zor vakit ayırıyoruz. Dolayısıyla bu minik mutluluk aralarını iyi değerlendirmek gerekiyor. Benim en büyük mutluluk kaynağım, oğlum.
Pozitif bir enerjiniz var. Özge Özberk denildiğinde herkesin gözünde bıcır bıcır, cıvıl cıvıl bir genç kadın canlanıyor. Siz kendinizi nasıl görüyorsunuz?
- Aynen dediğiniz gibi görüyorum. Biraz Pollyanna tarafım var aslına bakarsanız. Belki de bu özelliğimden dolayı kötü düşünmemeye çalışıyorum. Olayları iyi yönlerinden ele almaya çabalıyorum. Bunun kolay bir şey olduğunu söyleyemem. Ama akıl sağlığınız için bu düşünceyi hayatınızın her alanına yaymanız gerekir. Aksi takdirde işin içinden çıkamazsınız.
TEK BAŞIMA DEĞİLİM LEO’NUN BABASI VAR
Artık hayata oğlunuzla birlikte devam ediyorsunuz. Leo ile hayat nasıl gidiyor?
- Leo’yla hayat şu sıralar pek keyifli ve eğlenceli olmaya başladı. Çünkü artık konuşuyor. Çok rahat iletişim kurabiliyor ve derdi neyse çok eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Çok şükür onunla her şey yolunda.
Bir kadın olarak, bir çocukla tek başınıza hayata karşı mücadele vermek sizi ürkütüyor mu? Örneğin neler sizi tedirgin ediyor, nelerde zorlanıyorsunuz?
- Tek başıma olduğum pek söylenemez. Sonuçta Leo’nun bir de babası var. Onunla ilgili bir karar alınacaksa, muhakkak ortak bir paylaşım söz konusu oluyor.
Siz önce anne, sonra kadın olanlardan mısınız? Yoksa tam tersi mi?
- Anne olmak kadınlığı beraberinde getiriyor zaten. Kadın olmak da potansiyel annelik bana göre. Her kadında olan bir içgüdü annelik sonuçta. Bu yüzden bir öncelik söz konusu değil benim için.
Ünlü, göz önünde ve sevilen bir kimliksiniz. Zaman zaman, “Oğlum için bu iyi olmayacak. Onun hayatını da etkileyeceğim” dediğiniz oluyor mu?
- Şu anda çok küçük. Henüz 2,5 yaşında. Ün, şan, şöhretle pek ilgili değil. Sadece televizyonda gördüğünde ‘anne çıktı’ diyor, şaşırmıyor. Zaten benim ünlü olmam gibi konulardan vazgeçmem için çok geç. Yani kaygılanmam da bir işe yaramayacak.
MODELLİK MEŞAKKATLİ İŞ
Geçtiğimiz günlerde bir defile için podyuma çıktınız. Bu sizin için ilkti. “Sex and the City”de Carry Bradshow’un Prada için podyuma çıktığı anda yaşadıkları aklınıza geldi mi? Benzer bir durum benim de başıma gelebilir dediniz mi?
- Zaten aklıma gelen ilk şey buydu. Düşersem en azından onun kadar havalı düşmeliyim diye geçirdim aklımdan. Ama neyse ki topuklu ayakkabılar yoktu benim çıktığım defilede.
Podyumdayken neler hissettiniz?
- Çok heyecanlanırım diye düşünüyordum. Ya beceremezsem diye kaygılandım ilk başlarda. Fakat defile başlamadan akış ve yürüyüş provası yapıldı. Aslına bakarsanız defile mankeni olmadığım ve sadece tek kıyafetle finalde çıkacağım için durumum rahattı. Zaten provalarda da baktım ki, unutabileceğim ya da beni aşan bir durum yok. Başarıyla tamamladım akışı.
“Keşke model olsaydım” dediğiniz oldu mu?
- Modellik disiplin gerektiren meşakkatli bir iş. Bir ciddiyet gerektiriyor. İş, sadece kıyafeti giyip salınarak orada yürümek değil. Belli kurallar var. Bütün bunlar tamam da boy kısmını ne yapacağız?
Bu teklifi neden kabul ettiniz?
- Çıktığım defilede imzası geçen kişi moda tasarımcısı Nejla Güvenç. Nam-ı diğer Nej. Benim çok yakın arkadaşım. Bu seneki defilesinin finalinde yer almamı istedi. Çizgisini ve duruşunu çok beğendiğim arkadaşımın teklifini hiç tereddütsüz kabul ettim.
GERİ DÖNÜP DEĞİŞTİRMEK İSTEDİĞİM ŞEYLER VAR
Son aylarda hayli zayıfladınız, oysa fazlanız yoktu. Rejim mi yaptınız?
- Herhangi bir rejim programı uygulamadım. Tiyatro Kare’de altı yıl ara verdiğim tiyatroya başlamamla birlikte yemeden içmeden kesildim. Uzun, zorlu ve bir o kadar da yaratıcılık dolu bir prova dönemi geçirdik. Onun stresi bambaşka. Aklınıza yemekten önce gelen tek şey, unutmamanız gereken replikleriniz.
Hayatla ilgili neler düşünüyorsunuz? Pişmanlıklarınız var mı?
- Hayat, siz izin verdiğiniz sürece size pişmanlıklar yaratır. Tabii ki zaman zaman bunların üzerinde düşünüyorum. Geri dönüp baktığımda şansım olsa değiştirmek istediğim şeyler var. Değiştiremediğinizde bunu kabullenmek için bir gücün gelip sizi sarmalamasını bekliyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz zaman geçmiş, büyümüşsünüz.
HAMİLELİĞİM NEDENİYLE ÇEKİMLERİ ERTELEDİK
Bir de sinema filminiz var gündemde. Üstelik yapımcılığını da üstlendiniz...
- Evet. Şu anda vizyonda olan “N’apcaz Şimdi” için, filmin aynı zamanda yönetmeni de olan kardeşim Özgür ile birlikte Özgür Yapımlar adlı bir yapım şirketi kurduk. Bu film benim ilk yapımcılık tecrübem oldu.
Senaryosu hep aklınızda olan bir şey miydi?
- Filmin oluşum hikayesi epey eskilere dayanıyor. Özgür Amerika’dayken kısa film olarak yazdığı hikayeyi buraya döndükten sonra geliştirmek istedi. Uzun bir süre senaryo çalışmaları sürdü. Bundan iki yıl önce filmi çekmek üzere tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Ama ben o zaman yaklaşık 7 aylık hamileydim. Oyuncu kadromuz da Ufuk Özkan hariç hemen hemen aynıydı.
Doğumu mu beklediniz?
- Domuz gribi patladı, aşı tartışmaları hareketlendi. Özellikle hamileler için bu grip tehdit oluşturduğu için kalabalık ortamda bulunmayı yani film setine çıkmayı sakıncalı buldum. Dolayısıyla filmi erteledik.
Ne kadar sürede çektiniz filmi?
- Yaklaşık üç hafta sürdü. Komedi filmi çekmenin keyfinden olsa gerek, ekip olarak çok eğlendik. Bir oyuncu olarak da yapımcılığın temel kavramlarını öğrendim. En azından arkamızı dönüp baktığımızda teknik olarak bir yanlışımız olmadı yani kimseyi üzmedik.
ENERJİM YÜKSEKSE BENDEN GÜZELİ YOK
Güzel kadın olmanın zorluklarını hiç çektiniz mi?
- Zorluk olarak görülen şeyin güzel olabileceğini düşünmüyorum. En azından size iyi gelmeyen bir şeydir. Güzel kadın olmak da göreceli. Kime göre güzel kadın, neye göre güzel kadın?
Siz kendinizi güzel buluyor musunuz?
- Moduma bağlı olarak evet. Eğer iç enerjim yüksekse benden güzeli yok. Ama iyi bir günümde değilsem zümrütten, yakuttan taçlar takayım nafile.
YARIN GARANTİYSE MUTLUYUM
10 yıl sonra kendinizi nerede, hangi noktada ve nasıl görüyorsunuz?
- Çok fazla uzun vadede plan yapanlardan olmadım. Şimdiyi düşünüp yarını garanti ediyorsam, mutluyum. Bu işe başlayalı neredeyse 19 yılı geçti. Geriye dönüp baktığımda, iyi ki yapmışım dediğim işlerle anılmak isterim. Dolayısıyla 10 sene sonra da aynı fikirde olacağım.
BAKIM SIRRIM TEMİZLİK
Kendinizle ilgilenen, kuaförden çıkmayan kadınlardan mısınız?
- İşimiz gereği bulunduğumuz ortamlarda bakımlı olmak durumundayız. Kendime yatırım yapmaya çalışıyorum. En azından saç ve cilt bakımına özen gösteriyorum. Ama vaktimin çoğunu buralarda harcadığımı söyleyemem.
Bakım sırlarınız neler?
- Her şeyde olduğu gibi saç, cilt ve vücut bakımında en önemli şey temizlik. Cildim için kullandığım E vitamini kapsüllerim var. Cildimi canlandırdığını düşünüyorum. Onun dışında kimsenin bilmediği bir sırrım yok.