OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 25, 2001 00:00
GeçtiÄŸimiz hafta her gün daÄŸcılarla ilgili bir olay oldu. Bir grubun kanyonda kaybolduÄŸu sanıldı, maÄŸaraya inen bir diÄŸeriyle baÄŸlantı kesildi, Kaçkarlar'da fotoÄŸraf çekmek isteyen bir baÅŸka daÄŸcıyı yıldırım çarptı, talihsiz bir daÄŸcı Anamur'da maÄŸaraya inerken düşerek hayatını kaybetti. Neden bu insanlar kendilerini bu kadar riske atıyorlar? Onlara soracak olursanız gereken önlemler alındığı takdirde ortada bir risk yok. Mesele sadece daÄŸcılık veya kaya tırmanışı deÄŸil. Genel olarak ‘‘adrenalin sporları’’ veya ‘‘ekstrem sporlar’’ olarak tanımlanan bu spor dalları heyecan ve tehlike üzerine kurulu. Tehlike, vücutta adrenalin hormonunun salgılanmasını arttırıyor. Tehlike baÅŸarıyla atlatıldığında bu kez endorfin hormonu yükseliyor. Bu kimyasal süreç nedeniyle, bazı bilimadamları heyecan ve riskten hoÅŸlanan insanların bir tür fiziksel bağımlılık içinde olduÄŸunu iddia ediyorlar. Bazıları ise, heyecan ve risk sevmenin insanın ilkel dürtüleriyle açıklanabileceÄŸini söylüyor. Ä°p kullanmadan kayalara tırmanıyor, yüzlerce metre yüksekten kendilerini boÅŸluÄŸa bırakıyor, dünyanın en azgın dalgalarında sörf yapıyorlar. Daha fazla heyecan ve tatmin peÅŸinde koÅŸan bu insanlar gerçekten birer adrenalin bağımlısı mı, yoksa sadece sporcu mu? Bu sorunun cevabını uzmanlarla ve riskli sporları yapanlarla konuÅŸarak aradık.Bir süredir ‘‘ekstrem sporlar’’ diye bir laf duyuyoruz. Ekstrem, aşırı, uç demek. Bunlar, doÄŸa sporlarının en uç noktalara götürülmesiyle ortaya çıkan yeni dallar. ÖrneÄŸin bisiklete binmek normalde tehlikesiz bir spor. Ama birisi kalkıp ‘‘Ben AÄŸrı'nın zirvesinden aÅŸağı bisikletle ineceÄŸim’’ derse bisiklete binmek bir ekstrem spor halini alıyor. Bu bizim uydurduÄŸumuz bir örnek. Ama gerçekleri de var. ÖrneÄŸin paraşütle atlamak zaten riskli bir sporken, birileri kalkıyor birkaç yüz metrelik kısa mesafelerden paraşütle atlayarak tehlikeyi arttırıyorlar. Buna ‘‘base jumping’’ deniyor.Bazı insanlar baskı altında daha baÅŸarılı olurken, bazıları da tam tersine gerilim nedeniyle ufalanıp gidiyor. Hızla çarpan kalp, zonklayan nabız, kuruyan ağız ve boÅŸalan ter pek çok kiÅŸi için ‘‘kendini feci hissetmenin’’ belirtileri. Ama azınlıkta kalan bir grup insan için de tatmin olmak anlamına geliyor. O zaman nedir bu iki insan tipinin arasındaki fark?STREX ZÄ°NCÄ°RÄ° TEORÄ°SÄ°Kriz anları adrenalin hormonunu harekete geçiriyor. Adrenalin vücutta küçük kesecikler içinde depolanıyor. Beyinden gelen sinyaller ‘‘aksiyon!’’ diye bağırdığında bu paketlerin içindeki adrenalin kana karışıyor. Bu ekstra adrenalin kalp atışlarını kuvvetlendiriyor ve hızlandırıyor. Kan akışı hızlanıyor, akciÄŸerlerdeki hava kanalları geniÅŸliyor, içeri daha fazla oksijen giriyor. Böylece insan kendini enerjik, uyanık ve tetikte hisediyor. ABD'de bulunan Cornell Ãœniversitesi'nden nörobiyolog David McCobb bu konuda uzun yıllar çalışmış. Adrenalin hormonunun salınmasını hızlandıran bir kimyasal zinciri tanımlamış. Stresten esinlenerek ‘‘Strex’’ adını verdiÄŸi bu protein zinciri oluÅŸtuÄŸunda, adrenalin de büyük bir güçle pompalanıyor. Bazı insanlarda Strex düzeyi yüksek, bazılarında düşük.McCobb'a göre vücudun baskıya verdiÄŸi cevap, herkesin kendi stres alarm mekanizmasının iÅŸleyiÅŸine göre deÄŸiÅŸiyor. Bu, bazılarının normal bir ÅŸekilde merdivenlerden inerken niçin baÅŸkalarının kendilerini bir ipe baÄŸlayıp binaların tepesinden attığını açıklayabilecek bir anahtar. Stanford Ãœniversitesi'nden nörobiyolog Robert Sapolsky strex düzeyi yüksek olanlarda televizyonda ‘Sapık’ adlı filmin duÅŸ sahnesini izlerken veya satranç turnuvasını kazandıklarında bile adrenalin pompalanması en yüksek düzeye eriÅŸebiliyor.Kimyasal açıklamaların yanı sıra, sosyolojik ve psikolojik açıklamalar da var. ÖrneÄŸin Delaware Ãœniversitesi'nden psikolog Marvin Zuckerman'a göre risk almak insanın doÄŸasında var: ‘‘Yaratıcılığın, risk almanın, keÅŸfetmenin, maceranın temelinde çok basit bir neden yatıyor: Heyecan. GeçmiÅŸte risk almak isteyenler yeni kıtaları keÅŸfedenler, avlananlar ve savaÅŸa gidenlerdi. Bütün bunlar türlerin hayatta kalması için önemlidir.’’ Psikiyatr ve farmakolog Doç. Dr. Emin Ceylan da hemen hemen aynı görüşte. ‘‘Kaç ya da dövüş, insanın yarı hayvan yarı insan olduÄŸu ilkel dönemlerinden kalma bir refleks. Kökeninde avlanma dürtüsü var. Kaçmak da, dövüşmek de yüksek enerji gerektiriyor. Tehlike veya baÅŸarma tutkusu heyecanı tetikliyor.’’SÄ°HÄ°RLÄ° KELÄ°ME ENDORFÄ°NPeki adrenalin gerçekten bağımlılık yapıyor mu? Doç. Dr. Ceylan ortada bir bağımlılık olduÄŸunu ama nedeninin adrenalin olmadığını söylüyor:‘‘İnsanlar bunu kendilerini tatmin etmek için yapıyorlar. Normal yaÅŸam sınırları içinde tatmin arayan kiÅŸi kendini kanıtlama tutkusu duyuyor. Bu insanlar kendilerini kendilerine kanıtlamak istiyorlar. Ve en sonunda kendilerine önem verilmesine bağımlı hale geliyorlar. Sahneye çıkanlarda da aynı durum söz konusudur. Onlar da alkışlanmaya bağımlı hale gelirler. Bu baÅŸkalarının onlara verdiÄŸi önemdir. Kurt kuzuyu kovalarken ikisi de adrenalin salgılar. Ama kurt için iÅŸin sonunda baÅŸarmanın verdiÄŸi tatmin vardır.’’ Gerilim anında vücut adrenalin pompalıyor. Ancak asıl tatmin duygusunu veren, baÅŸarı kazanıldığında, giriÅŸilen tehlike atlatıldığında, kısacası her türlü zihinsel ve bedensel tatmin anında vücuk endorfin salgılıyor. ÖrneÄŸin kumarda kazanmak bile endorfin seviyesinin vücutta artmasına yol açıyor. Everest’e tırmanan Tunç FındıkBaÅŸkalarını etkilemek isteyenler varEverest'e tırmanan iki daÄŸcımızdan biri olan Tunç Fındık, adrenalin bağımlısı tanımının yanlış olduÄŸunu söylüyor: ‘‘Daha ileri gitmek, kendinizi geliÅŸtirmek için daha zoru deniyorsunuz. Bu sporlar deneyim ve doÄŸayı anlayarak risk altına girilmeden de yapılabilir. Ancak baÅŸkalarını etkileyebilmek için doÄŸa sporlarının her dalını deneyenler var. Bu eÄŸitim ve disiplin meselesidir. Kimse bunu düşünmüyor. Hesaplamaları yapmadan iÅŸe giriÅŸmek de hayati tehlike doÄŸuruyor.’’ Adrenalin Kulübü’nden Yankı TansuÄŸTatmin edilmesi gereken bir bozuklukAdrenalin Tırmanış ve DoÄŸa Sporları adında bir grup var. Hem, doÄŸa sporları malzemeleri satıyorlar, hem de eÄŸitim veriyorlar. Ä°simleri dikkat çekiyor. Ortaklardan Yankı TansuÄŸ şöyle diyor: ‘‘Bilgi ve tecrübe birleÅŸtirildiÄŸi takdirde risk ortadan kalkar. Ä°stanbul'da otomobil kullanmak kaya tırmanışı yapmaktan çok daha tehlikeli. Bir sporu yaparken size baÄŸlı etkenler vardır. Ama trafikte karşıdan gelen adam riske girip sizi öldürebilir. Riskli sporları daha çok büyük ÅŸehirde yaÅŸayan insanlar yapıyor. Normal ÅŸehir yaÅŸamından sıkılan kiÅŸi ruhunu tatmin etmek için farklı ÅŸeylere yöneliyor. Tatmin oldukça da daha fazlasını arıyor. Her seferinde ne kadar fazla risk alıp, başına bir ÅŸey gelmeden tamamlarsa elde ettiÄŸi tatmin duygusu o kadar büyük oluyor. Hiçbir ÅŸey riske etmeden gelen baÅŸarı çok fazla bir ÅŸey ifade etmez. Ancak, bağımlılık yapan adrenalin deÄŸil, heyecan hissi ve tatmin. Riske girmeyi göze almak ve sorunsuz atlatabilmek. Önemli olan bunu kendine ispatlamak. Bazıları dışarıya ispatlamak için de yapıyor.’’ TansuÄŸ çoÄŸunlukla daÄŸcılık ve kaya tırmanışı yapıyor. Ama bungee-jumping de olmak üzere diÄŸer riskli sporları denemiÅŸ. Ä°nsanın zamanla alışıp alışmadığını soruyoruz: ‘‘Bungee-jumping'te kanıksamaktan söz edemeyiz. Kendinizi boÅŸluÄŸa bırakıyorsunuz. Düşmek insanın içgüdüsüne aykırı ve kabullenmek mümkün deÄŸil. Yüzyıllardır beynimize kazınmış, düşersen ölürsün. Ä°nsan için en deÄŸerli ÅŸey yaÅŸamıdır. Bunun ötesi yok. Ekstrem sporları yaparken riske attığınız hayatınız. Ama heyecansa aradığınız, belli bir süre sonra aynı ÅŸeyleri yapmak kesmiyor ve daha ilerisini arıyorsunuz. Ekstrem sporlarla uÄŸraÅŸanların temelde bilinçaltlarında tatmin edilmesi gereken bir bozukluk olduÄŸu düşünülür ki, bence belli oranda doÄŸrudur.’’Â
button