Tecavüze uğramış gibi hissettim kendimi

Güncelleme Tarihi:

Tecavüze uğramış gibi hissettim kendimi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2003 18:46

Kuveyt’ten bir e-posta geldi. Bir vatandaşın, “Kimliğimi ne olur gizli tutun” diyen mahrem bir yardım talebinin nasıl teşhir edildiğini anlatıyor. Bu yazı tam da benim Tapu’da yaşadıklarımın üstüne gelince anlatmaya karar verdim. Vatandaşa saygısızlığı, özel hayatın mahremiyetini çiğnemeyi, güvenliğimizi tehdidi filan aştı bu iş... Bunun adına tecavüz derler resmen!

Haberin Devamı

Yaşı 40’ı geçmiş her Türk vatandaşı, TRT’nin kalıp cümlesini ezbere bilir:

“Cumhuriyet Bayramı tüm yurtta, yurtdışı temsilciliklerde ve Yavru Vatan Kıbrıs’ta coşkuyla kutlandı!”

(Yazıya böyle bir giriş yapacağım, laf dilimin ucunda, hatırlayamıyorum bir türlü. Şenay’a sordum, “Yahu neydi, hani ‘Cumhuriyet Bayramı tüm yurtta...’ çıkaramadım lafı.. Şenay garip, yaşı bu iş için çok genç, bana ‘Bir haller oldu adama!’ diyen gözlerle bakıyor. Enis Berberoğlu göründü tam o anda. Daha ‘Enis, ne derdik eskiden, hani ‘Cumhuriyet Bayramı yurtta...’ Şak diye anladı tabii yılların gazetecisi, “Cumhuriyet Bayramı tüm yurtta, yurtdışı temsilciliklerde ve Yavru Vatan Kıbrıs’ta coşkuyla kutlandı!” deyiverdi. Şenay çok hayret etti bu eskiler arası muhabbete.)

Niye bu TRT cümlesini hatırlamaya çalıştım, onu da söyleyeyim.

Sabah, bir satış işlemi için Tapu Dairesi’ne gittim. Öğleni geçerek gazeteye döndüğümde, Haber Merkezi’ndekilere “Yahu bizim memlekette özel hayatın mahremiyeti diye bir şey kalmamış. Basından şikayet ederler, Devlet de insanın özel hayatına saldırıyor...” diye söylenirken, Kuveyt’teki bir okurumdan bir e-mail geldi. Aynı dertten yakınıyor o da. Kuveyt’teki TC Büyükelçiliği’nde gördüğü bir şeyi anlatıyor.

Onun için aklıma TRT’nin ve Anadolu Ajansı’nın o meşhur kalıp cümlesi geldi aklıma.

Demek ki Türk Devleti’nin elinin erdiği her yerde, özel hayat saldırı altında demek ki...

*

Önce Kuveyt’ten gelen e-posta:

"Serdar Bey günaydın,

"Özel hayatın mahremiyeti” konulu yazınızı okuduğumda, bu konuda sadece gazetecileri suçlamamak gerektiğini düşündüm. Biz Türkler’in bu konuda çok hassas davranmadığımız bir gerçek. Ama özellikle devlet daireleri, kolluk kuvvetleri veya bir şekilde kendinde diğer insanları yönetme, yönlendirme, ya da kural koyma hakkı görenlerin bu konudaki pervasız davranışları inanılmaz. Geçen gün bir muamele için Kuveyt’teki Türk Büyükelçiliği’ne gitmem gerekti. Başvuru odasında hem bekliyor hem de etrafımı inceliyordum. Panoda asılı bir e-posta dikkatimi çekti. Mutlaka iyi niyetle, ama saygısızca, bir vatandaşımızın doğrudan Kuveyt’teki Türk Büyükelçiliği’ne gönderdiği e-posta notu, herkesin görebileceği şekilde, panoya asılmıştı."

"Gönderen vatandaşın adı, soyadı açık saçık yazılı... Gönderen, uzun bir yazıyla, hasta olduğunu, bu sebeple askere gidemediğini, iş bulamadığını, evlenemediğini, özetle hastalığının hayatını nasıl cehenneme çevirdiğini anlatıyor ve, nedense, Büyükelçilik’ten yardım talebinde bulunuyordu. Ve yazının altında elçilik görevlilerine çok önemli bir ricada bulunuyor, neredeyse yalvarıyordu : Ne olur kimliğimi gizli tutun, diye."

"Acaba, bu yardım mektubunu yazan kadın veya erkek, “aman kimliğimi gizli tutun” diye yazdığı e-mektubunun... gelen giden herkesin görebileceği şekilde, elçiliğin başvuru odasındaki panoya asılacağını tahmin edebilir miydi?"

"Kötü niyet yok, eminim, ama dikkatsizlik, insana saygısızlık..."

"Serdar Bey, Türkiye’de insanın insana saygısı yok ki Devlet vatandaşa saygı göstersin!”


*

Sanki bugün başıma gelenleri ve nasıl isyanlarda olduğumu ta oradan bilerek yazmış, Kuveyt’teki bu okurum.

Bir satış muamelesi için Tapu Dairesi’ne gittim. Bir emlakçı, işte alım-satım evrakını hazırlıyor, alıcının ve satıcının adına vergileri yatırıyor, emlak vergisinin ödendiğine dair yazı alıyor... Üç kuruş alacağım diye, bizi mümkün olduğu kadar az yoracağım diye kendini parçalıyor.

Ama karşısında kim var? Koskoca bir TÜRK DEVLETİ, bütün azametiyle, bürokratik işkence aletleriyle, tanklarıyla, toplarıyla...

Evimin tapusunu, nüfus cüzdanımı, iki fotoğrafımı, vergi kimliğimi göndermişim zaten muameleciye. Vekaletnameye gerek yok, vekaletlik bir iş yok.

(1) Tapu Müdürlüğü, TC’nin bana verdiği mavi nüfus cüzdanını beğenmedi önce. Emlakçı arıyor, “Başka bir kimliğiniz var mı acaba?” Yahu nüfus cüzdanından başka kimliğe ne gerek var?

- Nüfus cüzdanınız 1993’te yenilenmiş (para almak için Devlet yeniletmiş cebren), halbuki tapunuz daha eski... 1993’ten önce verilmiş bir kimliğiniz varsa....

Delirmemek elde değil, ulan Nüfus Cüzdanı’nı kabul etmeyen bir devlet dairesi olur mu?

Allah’tan ehliyetim eski de, lütfen kabul ettiler. Peki ehliyetim, evlilik cüzdanım olmasa, ne yapacaksınız? diye şarlıyorum...

(2) Meğer beyhude şarlıyormuşum. “Ne olur ne olmaz” diye, emlakçı (Tapu’nun talebi üzerine) Beşiktaş Nüfus Müdürlüğü’ne gitmiş ve ... benim bir nüfus kayıt örneğimi almış bile.

VERMİŞLER !

Elinde bir vekalet filan olmayan bir emlakçıya, benim, karımın ve çocuklarımın bütün nüfus bilgilerini çıkarıp vermiş Nüfus Müdürlüğü!

(3) Yetmemiş... Beşiktaş Nüfus Müdürlüğü de kesmemiş Tapu’yu, işi daha da sağlama almak istemişler. Nüfusumun kayıtlı olduğu Nüfus Müdürlüğü’ne başvurmuş, Beşiktaş.... emlakçının talebi üzerine.

VERMİŞLER !

Bağlı bulunduğum nüfus müdürlüğü, benim, karımın ve çocuklarımın bütün bilgilerini çıkarmış, kim olduğu, maksadının ne olduğu belli olmayan birine vermiş! (Beşiktaş Nüfus Müdürlüğü istiyor diye vermiştir onlar.)

(4) Bitmedi... Ben, evi satın alan muhatabıma çıkarıp, ödediğim Emlak ve Çevre Vergileri’nin makbuz fotokopisini vermek isteyince, emlakçı atıldı oradan:

- Gerekmez Serdar Beyciğim, biz Belediye’den borç durumunuzu çıkardık zaten!

Ve bana bir hesap dökümü uzattı.

Beşiktaş Belediyesi Emlak Müdürlüğü’ne başvurmuş, benim evi aldığım tarihten beri tahakkuk eden ve ödediğim bütün vergilerin dökümünü....

VERMİŞLER !

Elinde vekaletim filan olmayan birine, benim vergi bilgilerimi çıkarıp vermişler resmen...


*

Demek ki, içeride adamı olan biri, vergi dairelerinden, nüfus dairelerinden, belki adli sicilden hatta mahkeme kaleminden... gidip benimle, karımla, çocuklarımla ilgili en mahrem bilgileri bile temin edebilir bu Türkiye’de!


*

Sevgili okurum, bunun adı dikkatsizlik, özel hayata saygısızlık filan değil... TECAVÜZ derler.

Ama burası Türkiye...

Biz böyle terbiyesizlikleri her zaman yapar, birey haklarına ve mahremiyetine “tüm yurtta, yurt dışı temsilciliklerde ve Yavru Vatan Kıbrıs’ta coşkuyla” tecavüz ederiz!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!