Güncelleme Tarihi:
İNTERNET FENOMENİ SOKAK RESSAMI BEEVER İSTANBUL’A GELİYOR
Bunların hepsi Julian Beever’ın kaldırımlara tebeşirle çizdiği üç boyutlu tablolar. Önümüzdeki günlerde İstanbul’da da kaldırımları süsleyecek Beever’la İstanbul ziyareti öncesi konuştuk
Julian Beever (51) çocukluğundan beri resimle ilgiliydi. Ailesi onu hep destekledi: “90’ların başında kaldırım ve sokaklarda çalışmaya başladım. Fakat o zamanlar iki boyutlu çalışıyordum. Sonra bir gün resim çizdiğim kaldırımın birinde üçgen bir şekil gördüm, ilgimi çekti ve onu boyamaya başladım. Gördüm ki resim üç boyutlu bir hal alıyor. O günden sonra tüm çalışmalarımı üç boyutlu çizmeye başladım. Ayrıca sokakların ilgi çekmek için çok uygun olduğunu keşfettim” diyen Julian Beever, kaldırımda çalışmadan önce çizeceği şeyi skeç olarak bir kağıda çalışıyor. Eğer bir müşteriyle çalışıyorsa skeci müşteriyle paylaşıp onların istediği doğrultuda bir iş yapıyor. Ama markalarla anlaşmasız çalışıp istediği markanın ürününü kullandığı da oluyor.
YIKANINCA GİDİYOR
Julian Beever kaldırımı yağlı boya veya spreylerle değil tebeşirle boyuyor. Nedeniyse yıkandığında kolayca yıkanıp gitmesi. “Grafitiden farklı bir iş yapıyorum. Öncelikle onlar yasal değil ve sonsuza kadar kalıyor. Birisinin sahip olduğu eve veya devlet malına yapılanları temizlemek için para harcanıyor. Benim tebeşir kullanmamın nedeni kaldırımların devlet malı olması ve yanlış yaptığımda hemen suyla temizleyip düzeltebiliyor olmam. Büyük bir alanı boyuyorum, başka bir boya kullansam karıştırıp çeşitli renkler elde etmem gerekebilir fakat tebeşir ve tebeşir pudralarıyla çok daha hızlı çalışabiliyorum” diyen Beever’ın resimlerinin en uzun süreni dört günde bitiyor. Bittikten sonra da yıkanıp çıkartılıyor. İşlerinden geriye sadece son bir kez çektiği fotoğraf kaldığını söyleyen Beever: “Yerdeki resmi yüzlerce kişi görür ama fotoğraf internette elden ele dolaşıp dünyayı gezebilir. Sokak sanatım böylece sonsuz oluyor” diyor.
İSTANBUL ZOR OLACAK
Julian Beever, İstanbul’a Volkswagen’in yeni ürettiği Amarok model bir pick-up’ın tanıtımı için geliyor. Beever bu işi için çok iddialı ve biraz da heyecanlı olduğunu söylüyor. Nedeniyse İstanbul için hazırladığı eskizin zor olması. Hatta belki de şimdiye kadar yaptığı en zor resimlerden biri: “İstanbul’da çizeceğim resimde Amarok, yeri kırıp yer yüzüne çıkıyor gibi duracak. Kırılan yerin altında ve aracın arkasına çizmek içinse İstanbul’un gökdelenlerinden oluşan bir silüet hazırladım. Zorlayıcı kısımsa bu silüetin aracın çok uzağındaymış gibi görünecek olması. Öyle bir illüzyon yaratacağım ki insanlar arabanın yanına gidip fotoğraf çekebilecekler. Sanki kendi arabalarıymış gibi...” Beever 31 Mayıs Salı günü Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’nde Beymen Brasserie’nin karşı kaldırımında çizimine başlayacak; resim 4 Haziran Cumartesi günü bitmiş olacak.
KURBAĞALI RESMİM GURURUM
İnternette biraz dolaştığınızda Julian Beever’ın ‘Kurbağalı’ bir çalışmasına rastlıyorsunuz; çok meşhur. Resmin özelliğiyse üç boyutlu kurbağaya bir çocuğun yerden eline aldığı tebeşir uzatıyor olması. “En çok sevdiğim diyebileceğim bir işim yok. Çünkü hepsini çok seviyorum. Anıları çok farklı fakat ‘Kurbağalı’ çalışmamdan özel bir gurur duyuyorum. O fotoğrafta kurbağaya tebeşir uzatan iki yaşındaki kız benim kızım. Hem ilginç bir tesadüf hem de güzel bir aile anısıdır benim için. Ayrıca o işi teknik anlamda çok beğeniyorum” diyen Beever bir iş için ortalama 100 tebeşir kullanıyor. Şimdiye kadar çalışmaktan keyif aldığı şehirlerin başında Moskova, Tokyo, Şanghay ve Buenos Aires geliyor. Beever’a göre ortalama bir iş üç gün sürüyor ama zor işlerde bir gün daha uzuyor işlemler. “İlk gün resmin çerçevesini çiziyorum. Ertesi gün renklendirip gölgelerini veriyorum, üçüncü günse her şey neredeyse bitmiş oluyor. Dört günlük işlerde son gün en kolayıdır çünkü son rötuşlar ve küçük dokunuşlarla işi bitirmiş oluyorum. İstanbul’daki çizeceğim işse dört gün sürecek” diyor Beever.