Güncelleme Tarihi:
İlk sokak oyunumuzu Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde oynadık. Irak savaşı devam ediyordu. Üniversite kulüplerinde siyasetin tamamıyla sanat dışına itildiği bir atmosfer vardı. Hem estetik hem politik olabilecek, pek çok insanın dile getiremeyeceği şeyleri nasıl ortaya koyabiliriz diye düşündük. Hicivdi amacımız. Bir ABD askeri çıkarıyorduk sahneye, Rambovari bir figür. Son sahnede anlatıcı anlattığı oyunu bölüp, “Bundan mı korkuyoruz” diyordu. Sonra Telekom grevi, tersane işçilerinin ölümü ve parasız eğitim üzerine oyunlar sahneledik. Üniversitenin kantini bölünüp satılmaya çalışılıyordu o dönem. ‘Paranız Batsın’ diye bir oyun yaptık.
‘REFERANDUMA HAYIR’I OYNADIK
Referandum öncesi oynadığımız ‘Eylül’den Eylül’e’ oyunumuzda tam bir akıl netliği içinde, hayır demenin gerekliliğini işledik, neden hayır dediğimizi anlatmaya çalıştık, farklı denemeleri sahneye taşıdık, müzikle harmanladık. Daha çok konser formatında ama tiyatro havası olan revünün direkt karşılığıydı yaptığımız. İlk örneği de ‘Ülkemizden’di. ‘Tayyip Blues’ bunun parçalarından biriydi. Tüm sözleri, oyun metinlerini ortak yazıyoruz. Sözlerini de grupla birlikte yazdık, müziğini de beraber besteledik. Kumpanya mantığı ile yaptık bunu. Sekiz dakikalık bir şarkı bu.
BİZİM KUMPANYAYI ‘HAVAİ KAZIM’ YAKTI
‘Havai Kazım’ diye bir tiplememiz var, Antalyalı. Kanal kanal gezerken, bu iktidarla birlikte ülkemizde yaşanan değişimleri tek tek görüyor. Bunlardan bir tanesi sabahları kadın programlarında artık soğanın sağlık sorunlarını ortadan kaldırdığına dair, bir başkası Başbakan’ın üst perdeden konuşmaları. Sinirleri bozuluyor. Tam o sırada yakın çevresinden biri geliyor ve “Kazım Abi belediyedeki arkadaşlardan birini işten çıkarmışlar” diyor. Bunu da duyduktan sonra “Bu kadarı yeter” diyor, müzik başlıyor.
OYUNCUYU KOLUNDAN ÇEKTİ
Çatalca Belediyesi’nin Erguvan Festivali’ne çağrıldık. Afişler asılıydı gittiğimizde. 16 kişiydik. Meydan hıncahınç doluydu. Halkın tepkisi çok hoştu. Oyunumuzda mizahi unsurlar ağır bastığı için güzel tepkiler alıyorduk. ‘Tayyip Blues’ şarkısına geldiğimizde insanlar katıldı bize, hep beraber nakaratı söylediler. O insanların yüzlerindeki, korkmadan Başbakan’a bir şey söyleyebilmenin verdiği coşkuyu görebiliyorduk. İktidar partisinin ilçe başkanı da oradaymış. Arkadaşımızın kolundan tutarak “Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz, böyle şarkılar söylemeyin, söylenmez” diyerek çekiştirmeye başladı sahnede.
Tepki alamayınca daha da hiddetlenerek, arkasına birkaç da adam alarak kulise geldi aynı kişi. “Nerede o arkadaş” diye bağırarak, ‘Havai Kazım’ı arıyor. Kostüm değiştiriyordum, tanıyamadı beni. “Beyefendi çıkar mısınız” dedim. Birden yabancılaştı duruma ve “Pardon” deyip çıktı. Gittiği yer dalgalanıyor, belli ki nüfuzlu bir adam.
POLİS OTOBÜSÜN ÖNÜNÜ KESTİ
Bunlar olurken organizasyonu yapanların tedirginliği başladı, “Aman ha! Bir sıkıntı olmasını istemiyoruz” filan diyorlar. “Kardeşim siz bizi çağırdınız, CD’leri yolladık, izlediniz” dedik. Organizasyonu yapanlar gösteriyi yarıda kestiler. Tartıştık. Neyse toparlanıp otobüse bindik. Aracın önünü polis kesti, “Gözaltına alındınız” dediler. Biz suçumuzu sorduk. Dediler ki, “Partili başkan suç duyurusunda bulundu.” Sonra da lafı çevirip, GBT taraması yaptıklarını söylediler.
KULİS BASAN İHBARCI
Kimliklerimizi topladılar. 40 derece sıcakta 30 kişi otobüsün içinde bekletildik. İçeri alacaklar, küçücük bir kodes, kimlikleri vermiyorlar. Olaylar iyice Aziz Nesin’lik hal aldı. Savcılığa 15 gün sonra ifade vermeye gittik. Tek tek anlattık. “Biz tiyatro grubuyuz, hakaret etmiyoruz, hiciv yapıyoruz” dedik. Bizden şikâyetçi olan partiliyi tanık olarak yazdılar sonra.
ÜÇ YILDIR BU ŞARKIYI SÖYLÜYORUZ
Biz bu şarkıyı üç yıl söyledik. Hatta daha ağır sözleri vardı, değiştirdik sonradan. Bizce güzel olan şey, oradaki halkın gösterdiği pozitif tepkiydi. Davayı umursamıyoruz. Başka tiyatrocular da, karikatüristler de böyle davalara maruz kaldı. Öğrenciyiz, sanat yapıyoruz, kimseye hakaret etmiyoruz. İTÜ’deki arkadaşlarımız gözaltına alındığında şikâyetçi olmayacağını söylemişti Başbakan ama iddianamenin üstünde işportacı sözünden ötürü şikâyetçi olarak ismi var şimdi. Umarız sanatçıya açılan son dava olur bu.
MUAYENESİ YOK DİYE KOSTÜM ARACINA EL KONULMUŞ
YTÜ Davutpaşa Kampusu’nda ‘Paranız Batsın’ adlı oyunu oynamıştık. Özel güvenlik birimlerinin nasıl polis tarafından kullanıldığına dair bir bölüm de vardı. Oyunumuzu bitirdik, çok güzel tepkiler almıştık. Çıkışta dekorları taşıdığımız arabamızla Çapa’ya geçecek, oradaki öğrencilere de oynayacaktık. Arabanın altını üstünü didik didik arayıp, bu arabanın muayenesi eksik diye bağladı polis. Dekorları da aldılar içinden. Çapa’da oynayamadık.