Güncelleme Tarihi:
İlanit Ovadya, 1984’te İstanbul’da doğdu. Küçük yaşlarda heykel yapmaya başladı. Bu konuda ona yol gösterenler de, tasarım ve görsellik konusunda yetenekli olduğunu söylüyordu; buradan aldığı cesaretle daha Alman Lisesi’nde okurken sanat kariyeri yapmaya karar verdi. Üniversite zamanı “Ver elini ABD” diyerek yeni dünyanın yolunun tuttu. Sonrasını şöyle anlatıyor:
“Sanatla kendimi geliştirmek, hayallerimi gerçekleştirebilmek için New York’a gittim. Burada tasarım konusunda önemli okullardan Parson’s The New School for Design’a girebilmek için çok çalıştım ve başardım. Bir yandan ürün tasarımının teorik yönlerini öğrenirken bir yandan da tasarımlarımı bu teorilerle uyguladım. Mezun olduktan sonra sadece ürün tasarımı değil; grafik, ambalaj ve web tasarımı gibi farklı alanlarda da kendimi geliştirdim. En son ünlü tasarımcı Karim Rashid ile çalıştım. Sürdürülebilir mobilya, çok fonksiyonlu ürün, endüstri destekli ürün tasarımları, kitlelere yönelik ve kamusal ürün tasarımları gibi alanlarda ortak projelerde yer almayı da hedefliyorum.”
Geçen yaz ABD’deki okulunu bitirip dönen genç sanatçı, İstanbul için ne yapması gerektiğini uzun süre düşündükten sonra, camdan tavla yapmak için kolları sıvadığını söylüyor. Ovadya ‘Neden tavla?’ sorusunu da şöyle yanıtlıyor:
“Bu sihirli kentte otomobil kornası, vapur, tren, düdükleri, seyyar satıcaların bağırışları, minarelerden yükselen ezanlar ve kiliselerin çan kulelerinin sesleri hep birbirine karışır. Bu seslerin dışında bir ses daha vardır, ki bunu da tavlanın pulları çıkarır. Önce atılan zarın sesi, ardından “dü-şeş”, “dubara” gibi nidalar ve onu takip eden pulun tahtayla buluşma sesi... Bu nedenle bence tavla İstanbul’un bir simgesi. Camdan bir tavla yapmak için yola çıktım. Tavlanın pullarının üstüne de Ayasofya Müzesi, Dolmabahçe Sarayı ve Galata Kulesi gibi kentin simgesi birçok mekânın resimlerini çizdim. Tavla yüzyıllardır İstanbul’un bir parçası ama şimdi ben İstanbul’u tavlanın bir parçası yaptım. İki oyuncunun kullandığı toplam 30 pulda İstanbul’un iki yakasındaki on beş mekân ve eseri anlattım. Adını da İstavla koydum.”
PULLARDA NELER VAR
Anadolu Hisarı, Aya Triada Kilisesi, Aya Yorgi Kilisesi, Beylerbeyi Sarayı, Büyükada, Çamlıca Tepesi, Haydarpaşa Garı, Hidiv Kasrı, Kanlıca İskelesi, Kız Kulesi, Kuleli Askeri Lisesi, Kuzguncuk Sinagogu, Küçüksu Kasrı, Mihrimah Sultan Camii, Üsküdar Çeşmesi, Ayasofya, Çiçek Pasajı, Dolmabahçe Sarayı, Fener Rum Patrikhanesi, Galata Kulesi, İstiklal Caddesi, Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı, Neve ?alom Sinagogu, Ortaköy, Rumeli Hisarı, Sultanahmet Camii, Saint Antoine Kilisesi, Topkapı Sarayı ve Yerebatan Sarnıcı.
ANA MALZEMESİ KRİSTAL
Tamamı el yapımı olan İstavla’nın ana malzemesi kristal. Zarların malzemesiyse plastik. Bu da İstavla’yı bir süs eşyası olmaktan çıkarıp oynanabilir olmasını da sağlıyor. Kendi kutusu içinde 1450 liradan satılıyor. Pullarının üzerine çizilen 30 resmin açıklamalarını Türkçe ve İngilizce olarak anlatan bir kitapçık da veriliyor.