Tatil'e gitmek ister misiniz?

Güncelleme Tarihi:

Tatile gitmek ister misiniz
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 01, 2007 14:17

Aşkta Her Şey Mümkün (Somethings Gotta Give) ve Kadınlar Ne İster (What Women Want) filmlerinin yönetmeni Nancy Meyers izleyici ne ister çok iyi biliyor; sorunlu ilişkilerin ardından güneş gibi doğan yeni ilişkiler, aşk için verilen zorlu bir mücadele, aşkın yeniden keşfi, göz alıcı, romantik mekanlar ve onlardan daha da fazla göz alan yıldız oyuncular. Bunların hepsi var Tatil’de. Hatta bunlardan bir değil, bir kaç tane var. Bir bilet fiyatına iki film izlemek, İngiliz oyuncuların (Jude Law ve Kate Winslet) Amerikalı meslektaşlarını (Cameron Diaz ve Jack Black) oyunculukta nasıl solladığını görmek ve aşkın tarifini yeniden yapmak isteyenler bu Tatil’i kaçırmasınlar.

Haberin Devamı

THE HOLIDAY

Tatile gitmek ister misiniz

TATÄ°L
Yön: Nancy Meyers
Oyn: Cameron Diaz, Kate Winslet, Jude Law, Jack Black
Tür: Romantik-Komedi
Süre: 138 dk.

İnsanın bazen tatile öyle bir ihtiyacı oluyor ki. O tatil ilaç gibi geliyor.‘Tatil’ filmi de böyle ilaç gibi bir şey işte.
Sevgiliyle aranız limoniyse, kötü giden bir şeyler olduğunu seziyorsanız, film sizi şöyle bir silkinip, yeni aşklara yelken açmaya teşvik ediyor.

İşe güce dalmış, aşkı unutmuşsanız da öyle güzel hatırlatıyor ki, o tuhaf ve tatlı duyguyu en yakın zamanda yeniden yaşayası geliyor insanın.

Nancy Meyers ilişkilerin, romantik filmlerin senaristi ve yönetmeni olarak ünlendi. Tatil'de de, bazı aksaklıkları bir yana bırakırsak, beklentileri boşa çıkarmıyor doğrusu.

Haberin Devamı

İNTERNETTE EV DEĞİŞ TOKUŞU

Tatil'in ana karakterleri farklı ülkelerde yaşayan iki kadın. Kötü giden ilişkilerinden o kadar bunalmışlar ki, yalnız kalmak, kafa dinlemek için tatile çıkmaya karar veriyorlar.

Kimsenin onu, onun da kimseyi tanımadığı yepyeni bir yere gitme fikriyle bilgisayar başına oturan Amanda (Cameron Diaz), internette karşılıklı ev değişimi yapan bir web sitesine giriyor ve binlerce kilometre uzaktaki Iris’le (Kate Winslet) yazışmaya başlıyor.

Pek inandırıcı bir yazışma değil bu tabii, ama film bu deyip, mecburen inanmış gibi yapıyoruz. Los Angeles’ta bir şirket sahibi olan Amanda ile İngiltere’de şirin bir kasabada yaşayan gazeteci Iris, Noel tatili öncesinde evlerini değiştirmeye karar veriyor ve ilk uçakla komşu kıtanın yolunu tutuyorlar.

Ciddiyetleri, soğukkanlılıklarıyla ünlü İngilizleri temsil eden Iris, günlük güneşlik Los Angeles’ta son derece lüks bir evde buluyor kendini.

Neşeli, tasasız, sosyetik, hoş ve de boş Amanda ise karlarla kaplı, trafiğin ters yönden aktığı, karanlık İngiltere’ye geliyor.

Her iki kadın da daha önce yaÅŸamadıkları tecrübeler yaşıyorlar yeni evlerinde. Iris lüks, Amanda ise sefaletle tanışıyor.Â

Amanda için eski çamlar çoktan bardak olmuş. Iris’in erkek kardeşi Graham’la (Jude Law) tanışır tanışmaz, saçını başını düzeltmeye başlıyor. Bir daha birbirlerini görmeyeceklerine göre hemen sevişmenin bir sakıncası yok onun için.
Filmin Los Angeles ayağındaysa Iris’i eski aşkını düşünüp, karalar bağlarken buluyoruz. Ama o muhteşem lokasyon ve hava durumu fazla karamsarlığa yer vermiyor. Iris de tanışıyor bir genç adamla (Jack Black). Ama onlarınki çok daha yavaş ilerleyen (hatta ilerleyemeyen) bir ilişki.

Haberin Devamı

SİNEMA SEVGİSİNİN AÇIKLAMASINI BULABİLİRSİNİZ

Tatile gitmek ister misiniz

Tatil için bir bilet fiyatına iki ayrı romantik film tanımını yapabiliriz. Paralel kurguyla ilerleyen iki hikaye uzun süre birbiriyle kesişmiyor bile. Öyle ki iki İngiliz oyuncu Jude Law ve Kate Winslet aynı filmde rol alıp, sadece tek bir sahnede bir araya geliyorlar.

Sadece aşk, çetrefilli, sürprizli ilişki diyenler İngiltere’de geçen hikayeyi daha çok sevecektir. Cameron Diaz’ın canlandırdığı aklı bir karış havada olan Amanda gerçekten hoş görünüyor. Ve gerek neşesi gerekse de güzelliğiyle İngiltere’nin karanlık atmosferine bir güneş gibi doğuyor. Ama yine de filmin İngiliz ayağına damgasını vuran isim ilk kez bir romantik komedide oynayan ve müthiş bir performans sergileyen Jude Law oluyor.

Los Angeles’taki hikayede aşk değil, bir genç-yaşlı dostluğundan söz etmek gerek. Zaten burada Kate Winslet ve Jack Black'in canlandırdığı karakterlerin aşkı tamamen havada kalmış. Los Angeles’ta uzun süre mekanlar hikayenin önüne geçiyor. Sonra da Arthur Abbott adlı eski senaryo yazarı ve Iris arasındaki arkadaşlık giriyor devreye. Filmin içinde ayrı bir film gibi duran bu küçük hikaye içinde sinema ve eski Hollywood ile ilgili öyle nostaljik ve güzel anılar barındırıyor ki, sinemayı neden bu kadar sevdiğimizi bir kez daha anlamamızı sağlıyor. Abbott sayesinde Hollywood'un altın çağı gözümüzün önünde canlanıyor.

Haberin Devamı

İNGİLİZLER ÖNDE, İNGİLTERE GERİDE

Tatil, İngiliz ve Amerikalı oyuncuları karşı karşıya getirmesiyle de ilginç bir yerde duruyor. Deplasmana gidenler kadın oyuncular. Cameron Diaz İngiltere’ye uçuyor ve sahnelerini Jude Law’la paylaşıyor. Los Angeles’a giden Kate Winslet’ı ağırlayan Amerikalı Jack Black.

Siz ne dersiniz bilemem ama bu maçın galibi bence İngiliz oyuncular.  İngiltere ve Amerika’daki mekan ve renk seçimi göz alıcı. Los Angeles’ın tüm zenginliği seçilen villaya yansımış. İngiltere’de çok sık kar yağmaz, ama bu kez karlar altında bir İngiliz kasabasına konuk oluyoruz. Los Angeles’taki güneşe tam zıt bir atmosfer söz konusu.

Film mekan kullanımı açısından Amerika'ya torpil geçmiş. Los Angeles tüm ihtişam, zenginlik ve parlaklığıyla içimizi ısıtırken, İngiltere kasvetli, karanlık ve depresif gösteriliyor.

Haberin Devamı

AÅžKI YENÄ°DEN TANIMLAMAK Ä°STEYENLERE

Tatile gitmek ister misiniz

Nancy Meyers izleyicileri nasıl mutlu edeceğini bilen bir yazar-yönetmen. Tatil’de de bu becerisini gösteriyor. Ancak her iki hikayeye de aynı özeni göstermediği bir gerçek. Biri, diğer hikayenin nefes alması, es vermesi gerektiğinde devreye giren bir dolgu malzemesi görevi görüyor (az önce de yazdığım gibi neyse ki bu dolgu malzemesi sinema fanatikleri için cevherler barındırmıyor değil. Bir film müziği bestecisi ve eski bir senaryo yazarıyla tanışıp, sinema sohbetlerine tanık olmak hiç de fena olmuyor doğrusu.)

Los Angeles'taki hikayede Iris ve Miles arasındaki aşk hiç de inandırıcı değil, Kate Winlset ve Jack Black'in kimyaları kesinlikle tutmamış.

Iris yaşlı dostu Arthur Abbott'la daha çok vakit geçiriyor ve romantizmi adeta onunla yaşıyor. Jack Black komedyen olarak süper belki ama romantik rollerde pek başarılı değil.

Kate Winslet ise iyi oynamış olsa da senaryonun azizliğine uğramış ve ne yazık ki filmde geri planda bırakılmış.
Ama tüm bunlara rağmen Tatil, yeni yılda yeni aşklara yelken açmak ya da aşklarını tazelemek isteyeceklere eğlenceli romantik dakikalar vaad ediyor.

Bir hikayesi diğerine göre topallıyor olsa da, film yeni yıl ve bayram tatilinde kafa dağıtmanızı, hoş vakit geçirmenizi sağlayabilir.

Üstelik kim bilir, belki bu Tatil sayesinde siz de aşkın tanımını yeniden yapanlardan biri olabilirsiniz.

Haberin Devamı

HAYATIMIZ İLİŞKİLERİ DÜZELTMEYE ÇABALAMAKLA GEÇİYOR 

Cameron Diaz, Tatil’de, Los Angeles’tan ve oradaki ilişkisinden bunalınca yalnız kalmak, kafa dinlemek için İngiltere’ye giden ve burada hiç beklemediği anda yeni bir aşka yelken açan Amanda'yı canlandırıyor. Ve bakın filmden yola çıkarak aşkı ve ilişkileri nasıl tanımlıyor:"Hayatımız aşık olduğumuz kişiyle olan ilişkimizi yoluna koyma çabalarıyla geçiyor. Hepimiz ilişkilerimizde sorunlar yaşıyor ve zamanı geldiğinde yeni aşklara yöneliyoruz. Tatil de bu anlamda sadece eğlenmek için değil, bir şeyler öğrenmek, kendimizi ve ilişkimizi sorgulamak için de gidilebilecek bir film."

KARÅžILIKSIZ AÅžK YIKICIDIRÂ

Tatile gitmek ister misiniz


Dört kez Oscar adayı Kate Winslet romantik komedilere aşina bir oyuncu değil. Bu konuda çektiği zorlukları ve Tatil'deki dans sahnesini şöyle anlatıyor: "Daha önce bir romantik komedide oynamamıştım. Yeni bir şey denemek hem heyecanlandırıyor hem de korkutuyordu. Komik olabilir miyim acaba endişesi vardı. Daha önce hiç bir filmde günümüz İngiliz kadınını da canlandırmamıştım üstelik. Filmde sadece kendimin oynadığı değil, tüm karakterlerle bir bağ kurabildim. Çünkü söz konusu olan evrensel bir tema; aşk ve aşkın sonsuzluğu. Sonsuz çünkü aşk dünyanın en mükemmel şeyi olabildiği gibi karşılıksız olduğunda en yıkıcı şeyi de olabiliyor."

"Filmde Amanda’nın Los Angeles’taki lüks evini görünce yaptığım mutluluk dansını gerçek hayatta da sık sık yaparım. Özellikle de yeni bir otele gidip, küçük detayların güzelliğine hayran kaldığımda. Yastıklar kocaman ve yumuşacık ya da banyodaki objeler çok şeker diye düşünüp, kendimi dans ederken bulurum. Bu tip şeyler beni hâlâ mutlu edebiliyor, çünkü hayatımda bunları garanti olarak görmüyorum."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!