Tatil, çocuklarla zaman geçirmek için bir fırsat

Güncelleme Tarihi:

Tatil, çocuklarla zaman geçirmek için bir fırsat
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2008 00:00

Özellikle büyük kentte yaşayanlar için zaman önemli bir problem. Ne kendimize, ne de sevdiklerimize yeterince vakit ayıramıyoruz. Önümüzdeki hafta bayram. Dokuz günlük uzun bir tatil var. Seyahat planları yapmak kadar, ailelerin çocuklarıyla başbaşa geçirmeleri, onlarla iyi iletişim kurması için de iyi bir fırsat.

İyi değerlendirilmiş bir tatil denince, aileler genellikle çocuklarının ders çalışıp ödev yaptığı, önündeki OKS, ÖSS gibi sınavlara hazırlandığı bir süreci anlıyor. Bu nedenle de sürekli çocuğu sıkıştırıyor, çalışması için baskı yapıyorlar. Bunu duyan çocuk da ya çalışır gibi görünerek çalışmıyor ya da çalışmaya yönelik öfke duyarak sıkıntı ve huzursuzluk çıkarıyor. Oysa, keyif alınarak geçirilen bir tatilden dönüşte, okula da ödevlerine de dört elle sarılabilir.

Çocuklara bu tatilde de ödevlerini yapmaları, çalışmaları için baskı kurmak yerine, birlikte oynayarak, konuşarak verimli ve kaliteli zaman geçirmeye ne dersiniz? İşte, uzmanlardan tatilde aile-çocuk iletişimi ile ilgili öneriler:

Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak / Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı Başkanı

Tatilde çocuklar, öğretmenlerinden uzun bir ödev listesi istemiyor. Tatil boyunca anne babalardan "ödevini yaptın mı?", "oturup biraz ders çalış" "baştan derslerini sıkı tut, ona göre" uyarılarını duymak istemiyor. Çocuklar, ailece yaşayacakları etkinlikler, birlikte hoş vakit geçirecekleri sosyal aktiviteler, keyif alacakları paylaşımlar istiyor. Çünkü, çocuklar durmadan sorumlulukların anımsatıldığı bir ilişki biçimi değil, koşulsuz kabul edilekleri sıcak paylaşımları tercih ediyor.

Tatilde çocuğun düşünen beyni yerine, hisseden beyni daha aktif olur. Okulda hep düşünen beynin harekete geçmesi istenir. Hisleri önemsenmez. Oysa, düşünen beyin kadar duygular da etkilidir. Yaşamda başarı ve mutluluk, iki beynin çalışması ile olur. Tatilde ailece yapılacak seyahat, ziyaret, doğa gezileri gibi etkinlikler, sinema-tiyatro, konsere birlikte gitmek, alışverişi birlikte yapmak, kitabı birlikte okuyup tartışmak olabilir.

Tatil planları yapılırken birçok ailede çatışma yaşanır. Çocukların istekleri, ailelerin koşulları, anne babanın istekleri çatışabilir. Genellikle anne babalar çatışma çözmede otoriter davranır. Yöntem ister sert, ister yumuşak olsun, taraflardan biri kazanırken, diğeri kaybeder. Oysa ev otorite ve gücün kanıtlandığı bir savaş alanı değil, sevgi ve paylaşımın yaşandığı bir aile ortamıdır. Bu nedenle çocuğun tatil isteği size uygun değilse, sizin önerileriniz de ona cazip gelmiyorsa birbirinizin duygu ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışın. Çatışma o zaman uzlaşma ile çözülür. Çocuklarla empati kurun. Unutmayın, tatili daha huzurlu geçirmek ancak sizin çabalarınızla olur.

Klinik Psikolog Özdem Bademci Dandul

Yeditepe Ünivesitesi Hastanesi


Çocukların herkesten çok anne babaları ile sağlıklı ilişki kurmaya ihtiyacı var. Günün büyük bir bölümünü kreş ya da okulda geçirmelerine rağmen duygu durumlarını evde yaşananlar belirler. Tıpkı biz yetişkinlerde olduğu gibi, çocukların da evden mutlu ayrılmaları, günlerini mutlu geçirmelerini sağlar.

Anne baba eve geldiğinde gün onlar için bitmiştir, ama çocuk için yeni başlar. Çünkü çocuk, anne babasının gelişini, akşamın olmasını, onlarla geçireceği zamanı bütün bir gün boyunca bekler. Elbette yorucu bir günün sonrasında ebeveynlerin büyük bir enerji ile akşamı geçirmesi zor. Üstelik de evde onları bekleyen başka görevler olduğunu düşünürsek. Eşlerin hem birbirlerine hem de kendilerine zaman ayırmaya ihtiyaçları olduğundan tüm zamanlarını doğal olarak yalnız çocukları ile geçiremezler. İşte bu nedenle tatiller ailelerin birlikte zaman geçirebilmeleri için önemli fırsattır.

ONUNLA BİRLİKTEYKEN SAMİMİ OLUN

Çocukla geçirilen zamanın verimli olması için, anne babanın kendine ait zamanı olması gerekir. Çocuklarla yoğun bir şekilde, baş başa ve uzun bir süre geçirmek oldukça yorucudur. Önemli olan bu zamanın "niceliği", yani süresi hatta ne yaptığınız değildir. Önemli olan, zamanı nasıl geçirdiğinizdir. Yani duygusal olarak çocukla olabilmektir. Tüm varlığınızla onu dinlemeye, anlamaya çalışmanız gerekir. Çocuğumuzla bir oyun oynarken ya da herhangi bir başka şey yaparken, onu ne kadar can kulağı ile dinliyorsunuz? Onu dikkatli bir şekilde gözlemlerken bile hem kendinizin hem de çocuğunuzun duygularının ne kadar farkına varabiliyorsunuz? İşte bu farkındalığın oranı, geçirilen zamanın niteliğini belirler. Bir taraftan çok sevdiğiniz bir diziyi takip ederken ya da bir işinizi tamamlarken, diğer taraftan çocuğunuzla ilişki kurmaya çalışırsanız çok verimli olamazsınız. Üstelik bu durum onun huzursuzlaşmasına, hatta giderek hırçın davranmasına neden olur.

NE YAPTIĞINIZDAN ÇOK NASIL YAPTIĞINIZ ÖNEMLİ

Anne babalar sıkça biz uzmanlardan çocukları ile oynayabilecekleri oyunlar, birlikte yapabilecekleri aktiviteler konusunda önerilerde bulunmamızı isterler. Oysa çocuğun yaptığı her şey ve dünyanın kendisi onun için yeterince merak uyandırıcıdır. Durmadan keşfetmek, denemek ister. Eline geçirdiği herhangi bir şey onun için çok pahalı bir oyuncaktan farksızdır. Bu nedenle ne yaptığınızdan çok, nasıl yaptığınız önemli. Ona hem sözlü olarak hem de davranışları ile kendisini ifade edebilmesi için şans verin. Dinleyin, ilgi ve sevginizi ten teması ile birlikte hissettirin. Böylece geçirilen zaman da anlamlı, nitelikli olur.

Kendisi ile bir süre nitelikli zaman geçirilen çocuk, daha sonra kolaylıkla kendisini meşgul edecek uğraşılar bulabilir. Böylece kendi başında bağımsız zaman geçirmeyi öğrenmesi için ihtiyacı olan duygusal kapasiteyi de geliştirmiş olur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!