Güncelleme Tarihi:
SERMİYAN MİDYAT
Memlekette beni ‘Adnan’ın oğlu’ olarak tanıyorlar
Ankara’da doğan oyuncu, senarist ve yönetmen Sermiyan Midyat, memleketinin farkına yıllar sonra varmış. Sermiyan Bey’in hukuk ve siyasal mezunu babası uzun süre politika yapmış ancak o politikaya ya da okuduğu kimya bölümüne değil, sanata ilgi duymuş. Çok da iyi olmuş, böylece hepimizin bildiği ve takdir ettiği çok başarılı işlere de imza atmış. Sermiyan Bey’in ailesi Mardin’de çok büyük bir aşiret olan Şemikhan Aşiret’inden. Gittiği kentlerde bir sanatçı olarak karşılandığını ve ilgi gördüğünü söyleyen Sermiyan Bey; Mardin’e gelince işlerin biraz değiştiğini gülerek anlatıyor: “Sadece ailemi tanıdıkları için ilgileniyorlar. ‘Aaa, Adnan’ın oğlu’ diyorlar. O kadar hoşuma gidiyor ki” diyor. Sermiyan Bey’in dedesi köye ilk gazeteyi getiren kişi, babaannesi Zekiye Hanım’sa Türkiye’nin ve Mardin’in ilk kadın belediye başkanı. “Babaannem çok ilginç bir kadındı, hırslıydı. Bugün, çok zeki bir mizah anlayışına sahip olduğunu görüyorum” diye anlatıyor Zekiye Hanım’ı ve hikâyenin devamını babaanneyle ilgili yeni filminde izleyeceğimizi söylüyor. En son bir ay önce memleketini ziyaret etmiş. Bu gezisini ve gördüğü konukseverliği gözleri dolarak anlatmış annesine. Ancak hoşgörünün kenti Mardin’den çıkan biri olarak yıllarca adının Kürtçe olduğunu saklamak zorunda kaldığını da üzülerek belirtiyor. Politikaya her zaman mesafeli duran Sermiyan Bey, rahmetli babasının ona hep ‘Bay Muhalefet’ dediğini, bu muhalifliğinin de sanatçı kişiliğinden kaynaklandığını ve eğer siyasete atılırsa taraf olmak zorunda kalacağını, bunu da kesinlikle istemediğini söylüyor. Geleneksel bir aileden geldiği için Sermiyan Bey’in sanat yaşamına adım atması, ilgi duyması ailesi ve yakınları tarafından ilk yıllarda takdir ve kabul görmemiş. Bu durumun ne kadar zor olduğunu da “Bulunduğum yere alkışlarla gelmedim” sözleriyle ifade ediyor.
Konuklarımın karşısına telkâri bileziklerim, yüzüklerim ve küpelerimle bir Mardin gelini havasında çıktım. Onlar da bakır işlemeler, özel Mardin sabunları, lifi ve hayatımda ilk kez gördüğüm mavi badem şekerlerinden getirmişler. Bu Mardin sohbetini bugün 16.00’da CNN Türk ve CNN Türk radyoda yayınlanacak olan Aynur Tartan’la ‘Burada Hayat Var’da izleyip, dinleyebilirsiniz.
MARDİNLİ ÜNLÜLER
Muammer Güler Murathan Mungan Betül Mardin Berdan Mardini
MIRRA NASIL İÇİLİR
Mırra birden içilirse damakta yangın çıkarır. Yaşı büyükten küçüğe doğru ikram edilir. Fincana iki yudumluk konulur. İki yudum içmek zorunludur. Fincan kendi etrafında 45 derece döndürülerek içilir. Mırra içildikten sonra fincan yere bırakılmaz. Yere bırakan, geleneklere göre cezaya çarptırılır.
GÖNÜL BEKİN ŞAHKULUBEY
Kadınlara örnek olmak istiyorum
Eczacılık Fakültesi mezunu Gönül Bekin Şahkulubey, Mardin’in ilk kadın milletvekili. Gönül Hanım, yoğun Meclis çalışmalarına rağmen memleketini duyunca; Mardin’in en güzel bakır ve telkârilerini alarak geldi. Birbirlerini daha önceden tanıyan iki hemşeri öyle koyu bir sohbete başladılar ki, bölmesem akraba bile çıkabilirlerdi. Gönül Hanım, milletvekili seçildikten sonra Mardinli kadınların politikaya ilgisinin arttığını, hedefinin kadınları bu yönde teşvik etmek olduğunu söylüyor. Sermiyan Bey’in deyim yerindeyse süper babaannesini örnek veren Gönül Hanım, bütün milletvekillerinin kadın olmasını istediğini ve memleketine hizmet etmekten çok büyük mutluluk duyduğunu anlatıyor. Bir gün Mardin’e gitmek üzere kendimi davet ettiriyorum. Ve neler yapacağımızı, beni nerelere götüreceğini soruyorum. Gönül Hanım, Mardin’de kimin kapısını çalsam beni evine misafir edeceğini söylüyor. Ama ben misafir umduğunu değil bulduğunu yer sözünü unutarak damda, tahtta uyumak, telkâricilere gitmek ve hatta Mardinli kadınların yaptığı usulle dövme yaptırmak istediğimi söylüyorum. Bu isteklerimi duyan hemşeriler mutlu oluyorlar.
KAPALI LAHMACUN YEMEYE GİDİYORUZ
Gönül Hanım ve Sermiyan Bey ile mayıs’ta Mardin’e gidiyorum. Ne kadar misafirperver olduklarını söylemiştim o yüzden sizleri de davet ediyorum. Neye mi? Semsübek yani kapalı lahmacundan, içliköftenin bir değil birçok çeşidinden, mercimekli köfteden, kaburga dolmasından, badem şekerinden ve ceviz sucuğundan yemeye, mırra içmeye, telkâriden gümüş takılar almaya, Mardin Müzesi’ni, Deyrülzaferan Manastırı’nı ve
Kasımpaşa Medresesi’ni görmeye davet ediyorum.