Tasavvuf beklediğim gibi çıkmadı

Geçen sene türküleri cover’ladınız, şimdi bir single hazırladınız. Yeni şarkılar için neden bekliyorsunuz?
- O kadar çok müzik yapılıyor ki... Ben var olan sistemle yürümeyen biriyim.

Siz nasıl bir sistem içindesiniz?
- Bir düzen ve sistem çerçevesinde düşünmüyorum. Herkesle paylaşacak şarkı yapmak kolay değil. Müziği ciddiye alıyorum ve çok saygı duyuyorum. Sadece yazın dinlensin diye, şarkı yapmıyor ve daha fazla özeniyorum. Bu da zaman alıyor. Ayrıca, her sene albüm çıkarmalıyım mantığından da hoşlanmıyorum. Müzikle ticareti yan yana koymamaya çalışıyorum.

Peki nasıl kazanç elde ediyorsunuz?
- ‘Zerda’ ve ‘Bir İstanbul Masalı’ dizilerinin müziklerini yaptım. Türkiye’deki her üç cep telefonun ikisinde benim müziğim çalıyordu ama elime kuruş para geçmedi. Trilyon kazanmam gerekiyorken alamadım. 10 kazanacakken iki kazandım. Ve o da bana yetti. O parayla ev de aldım, araba da...

KARIMA ŞARKI YAZDIM

O kazanamadığınız trilyonların peşine düşmediniz mi?
- Türkiye’de hak aramak Ekvator’da kar aramak gibi bir şey. “Hak kültürü yerleşmemiş ülkelerde hak değil güç vardır” demek yeterli...

Şarkınızın ismi ‘Dön Artık’. Kime dön diyorsunuz?
- Sevdiğim kadına, yani eşime diyorum. Naif bir şekilde onu geri çağırıyorum.

Evlilik aşk şarkıları yazmanızı etkilemiyor mu?
- Yaşadığım şeyleri şarkı yapıyorum ama arada yaşamadığım şeyleri de sözlere aktarıyorum. Şarkılar fanteziyle ilgili, evlenmekle falan alakası yok. Sadece aşk şarkıları yapmayacaksınız. Aşık Veysel’e bakın, aşk dışında bir sürü şeyler söylüyor. Ben ‘Talihim Yok Bahtım Kara’ gibi aşkı anlatmayan bir şarkıyla tanındım. Bence en basit formül aşk şarkısı yapmak. Bir şarkıcı ne kadar aşk içermeyen söz yazdıysa, o kadar donanımlıdır.

Ama sizin de aşk şarkılarınız çoğunlukta değil mi?
- Doğru, benim de şarkılarımın yarıdan fazlası aşk üzerine. Kendimi özel bir yere koymak istemem. Bu deyimi iyi anlamak lazım. Ben aşk şarkılarından vazgeçelim, demiyorum. Uzun zamandır aşk şarkısı yapmamı bekliyorlardı onu verdim. Yoksa, aşk sözü içermeyen bir sürü şarkım da var.

ESAS ROMANTİZM SİHRE İNANMAK

Sizde insomnia (uyuyamama rahatsızlığı) vardı. Devam ediyor mu?
- Kızım Iraz doğunca geçti. Her şeyiyle ilgilenmeye çalışıyorum. Onu birey olarak görüyorum. Maymunluklar da yapıyor, ciddi ciddi de konuşuyorum. Bizi üzen bir bebek olmadı ama sütünü verip altını temizlerken keyifle yoruluyorsunuz. Yine çok uyuyamasam da kafamı yastığa koyunca uykum geliyor ve günde beş saat falan uyuyorum.

Kızınızla ilgili gelecek planlarınız var mı?
- Müzik dinlemeyi çok seviyor. İki yaşında ve iyi bir kulağı var. Mutlaka bir enstrüman çalsın, iyi bir dinleyici olsun.

Daha serttiniz. Çocuk sizi değiştirdi mi?
- Ekranda öyle göründü ama insanlara hiç sert davranan biri olmadım. Sadece toplumda yaşananlara hassasım ve söylediklerim yansıyınca öyle algılanıyorum. Düzene ve hayata hala giydiriyorum. Güzel şeyler yapmak isteyen insanların yok olduğunu görünce canınız sıkılıyor ama dünyayı kurtaramıyorsunuz.

Bütün bunların yanında romantizm var mı?
- Romantizm ille de mum ve mehtap gerektirmez. Esas romantizm sihre ve her şeyin farklı olabileceğine inanmak. Belki benim gibi tipler çok nadir ama böyle hissediyorum.

O zaman size göre kim romantik?
- Christophe Colomb. Herkesin elinde veriler vardı ama o finalde cesaret gösterdi...

Tasavvuf kapısından girmeyi planlıyordunuz. Ne oldu?
- Tabii orada bir sürü kapı var. Çok da beklediğim gibi çıkmadı. Sakinlik ve huzur bekliyordum. Ne iyi ne kötü anlamda olay bilindiği gibi değil. Başka da bir şey söyleyemem. Türkiye’de tasavvuf sevilen olgudur ama sevmek yetmiyor. İncelenmesi gerekiyor.

Artık tasavvufu bıraktınız mı?
- Hayır. Sadece oradaki dünyada tahmin ettiğiniz şeyler olmadığını söylüyorum.

BAZEN AYNADA KAHRAMAN GÖRÜYORUM

Zaman zaman aynaya bakıp kendimi bir kahraman olarak görüyorum. Bazen de olabildiğince sıradan görünüyorum. Bu tamamen benim yapımla alakalı herhalde. Artık kovboy şapkası takmıyorum ama çok seviyorum. Son derece rahat ve insanı yormayan kıyafetler giymek istiyorum. Deri kıyafet takıntımdan da kurtulmam lazım.