Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2006 19:55
Aslında 1987’den bu yana sektörün içinde. Yıllarca Derishow, More and More ve Beymen Business gibi markalar için tasarım yaptı. Nejla Güvenç (36) "Atelye Nej" adını verdiği atölyesinde Rogan, Zapa, Chris Janssens, Ecru, Iro, Motys, Nill’s gibi markalar için tasarım yapıyor. Bir yandan da Nej adını verdiği markasını olgunlaştırmaya çalışıyor. Bu yıl ilk defa İTKİB’in desteğiyle yurtdışında bir fuara katılacak. İyi bir teknik eğitime sahip olan Nejla Güvenç şöyle diyor: "Tasarladığım her şeyi üretebilirim. Dikebilirim, örebilirim, işleyebilirim. Üretiminden anlamadığım şeyleri tasarlamayı sevmiyorum."
Dikiş makinesiyle küçük yaşta tanıştı. Kendine elbise diktiğinde ilkokula bile gitmiyordu. Annesi çok iyi bir öğretmendi. Kumaşları düzgün kesmeyi, dikiş makinesinde teğel yapmayı ondan öğrenmişti. Ortaokul yıllarına kadar dikiş dikmek onun için bulaşık ya da çamaşır yıkamak kadar sıradan bir olaydı. Çünkü dikişle ilgili bir mesleğin varlığından haberi yoktu. Sonra bir gün bir film izledi ve hayatı değişti: "Adını hatırlamıyorum. Siyah beyaz bir filmdi. Esas kız çok iyi elbise dikiyor ve modacı olmak istiyordu. Çok çalıştı ve oldu. Ünlüleri giydirmeye başladı. O filmden sonra benim kafamda bir ışık yandı. Çocukluğumdan beri oyun olsun diye yaptığım şeyi meslek edinebileceğimi anladım."
Balıkesir’de Enstitü’de Giyim Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Mezun olduktan sonra İstanbul’da özel bir kursta tasarım eğitimi aldı. Kurs biter bitmez Derishow’da işe başladı. Nejla Güvenç işin özünü orada anladığını söylüyor. Derishow’un sahibi ve tasarımcısı Fatoş Ahunbay’ın işe başladığı ilk gün söylediklerini de hiç unutmuyor: "Bugüne kadar öğrendiğin teknik bilgileri saklı tut. Tasarıma dair bildiğin diğer şeyleri de derhal unut. Çünkü biz burada sana her şeyi tekrar öğreteceğiz." Öyle de oldu. Derishow’da çalıştığı sekiz yıl boyunca Fatoş Ahunbay’la dip dibe yaşadı. Ondan yalnızca modayı değil hayatı da öğrendiğini söylüyor. Nejla Güvenç Derishow’un ardından Beymen Business, More and More ve Vekem gibi markalar için çalıştı. Ama hiç biri uzun süreli olmadı. Çünkü bütün markalar ekonomik krizle cebelleşiyordu. "Krizler her zaman kötü sonuçlar doğurmaz. Bana faydası oldu. Çalışmam gereken firmaların hepsinde çalıştığımı, öğrenmem gerekenlerin çoğunu öğrendiğimi anladım. Yurtdışı ve yurtiçindeki markalara koleksiyon hazırlamak için kendi tasarım atölyemi açmaya karar verdim." Nejla Güvenç şu anda Fransa’da altı, Belçika’da iki, Amerika’da bir marka için koleksiyon hazırlıyor. Hazırladığı koleksiyonları Türkiye’de ürettiriyor. "Bu bağlantılar nasıl kuruldu, markalar sizi nereden buldu?" diye soruyorum. Şöyle cevaplıyor: "Biri gelince diğerleri de geldi. Bu markaların hepsi birbiriyle rakip. İlk anlaşmamı Derishow sayesinde yaptım. Fransa’da Iro diye bir marka var. Oradan bir yetkili Derishow’dan ayrıldığımı duymuş, beni buldu. Iro’dan sonra Zapa geldi. Ve böylece devam etti."
40 BEDEN ÜSTÜ İÇİN KIYAFET YAPMIYORAtelye Nej’in açılmasıyla birlikte Nejla Güvenç kendine ait bir marka yaratmak için çalışmaya başladı. Markasını şöyle anlatıyor: "Değerleri doğru yerleştirirseniz altyapınız sağlam olur. Nej’de kendi değerlerimi yansıtıyorum. Güçlü, çalışan, sosyal ve farklı görünmek isteyenler kadınları hedefliyorum. Sanat ve endüstrinin birleşmesinden yanayım. Her zaman doğal kumaş kullanıyorum. Sentetik kumaşlara tamamen karşıyım."Nej için vücudunun güzel yanlarını göstermekten çekinmeyen kadınların markası diyebiliriz. Nejla Güvenç dekolteyi seven bir tasarımcı. 36, 38 ve 40 beden için tasarım yapıyor. 40 beden üstünün, Nej koleksiyonunu iyi taşıyamayacağına inanıyor. Vücuda oturmayan, insanın üzerinden kayan, akan kostümler tasarlıyor. Etleri sıkmıyor, sıkıştırmıyor. Koyu renge zaafı var. Favorileri griler, siyahlar, morlar, bordolar ve tüm ara tonlar. "Erkek kumaşlarını kullanmayı seviyorum" diyor. Erkek kumaşı derken, çizgili kumaşlardan ve yüzde yüz yünlerden bahsediyor. Nejla Güvenç her yerden, herkesten ve her şeyden ilham aldığını söylüyor. Bir kahveden, bir kuşun kanadından, tavuğun gagasından, sinemadan, müzikten, oyuncaklardan. Arada sırada tıkansa da bu en fazla iki-üç hafta sürüyor.
2006 YAZ KOLEKSİYONU SANDIK LEKESİ Nejla Güvenç 2006 yaz koleksiyonu Sandık Lekesi’ni şöyle anlatıyor: "Medeniyetlerin beşiği Anadolu. Eski bir sandık. Babaannem<ı> ı>Azize Sultan’ın 80 yıllık sandığı. Köşesinde sessizce duruyordu. Bu koleksiyon o sandıktan çıktı. Adı da Sandık Lekesi oldu. Her şeyi lekeledik. Ben malzemenin birbiriyle karışmasını seviyorum. Hiçbir materyali tek başına kullanmıyorum. Deri ise dokuma kumaşla, triko ise penye ile konbinleniyor. Birlikte yıkanıyor. Derinin rengi kumaşa aktı mesela. Kimi zaman seviştiler, kimi zaman küstüler. Ama birlikte oldular. Hayat da böyle değil mi? Yaz koleksiyonuna ara renkler hakim. Tam beyaz tam siyah yok. Kırık beyaz, açık siyah var. Koyu renkler solmuş, açık renkler sararmış. Sandığın içindeki sarı lekeleri, kahveleri kullandım. Uzun etekler ağırlıkta. Ceketler de var."Nej’in ilkbahar-yaz koleksiyonu 80 parça ve her üründen sadece beş tane var.
ROGAN’A KOLEKSİYON HAZIRLADI, MADONNA TAMAMINI SATIN ALDIAmerika’da yaşayan bir çocukluk arkadaşım vardı. Bir gün telefon açtı, eşi ile birlikte bir iş için İstanbul’a geleceklerini söyledi. Karşıladım, birlikte ofise geldik. Meğer arkadaşımın kocası Rogan’da çalışıyormuş ve İstanbul’a tasarımcı aramak için gelmiş. Önce benim ofisi, butik zannettiler. Askıda gördükleri kıyafetleri çok beğendiler ve çalıştığım tasarımcıyla tanışmak istediklerini söylediler. Utana sıkıla ’bunlar benim’ dedim. Çok memnun oldular. Rogan için nasıl bir şey yapabileceğimi sordular. Kış koleksiyonu hazırlamak gerekiyordu. "Çanakkale’nin köylerinde ip eğdirelim, kök boyalarıyla boyayalım onları örelim. Yıkayalım, keçeleştirelim, yırtalım" dedim. İçeriden şişleri, tığları getirdim, bir şeyler ördüm. "Bütün koleksiyonu sen yap" dediler. Tamamı ekolojik yani doğal kumaşlardan oluşan bir koleksiyon tasarladım. Fransa’da Colet’de bile satıldı. Bu tasarımları Madonna ve R.E.M’in solisti Michael Stipe giydi. Stipe beş adet kazak, Madonna ise tüm koleksiyonu satın aldı.
PICASSO’NUN DENGESİÜnlü bir fotoğrafçı Picasso’nun fotoğraflarını çekmek için evine gitmiş, zile basmış. O sırada duşta olan Picasso kapıyı telaşla çıplak açmış. Fotoğrafçı çekinerek isterseniz başka zaman geleyim, demiş. Picasso "Neden?" diye sormuş. "Kıyafetlerimin fotoğrafını mı çekmeye geldiniz?" İşte ben, kıyafetin de kişiliğin de ön plana çıkmadığı bir denge istiyorum. Gündüz çok rahat edeceğiniz, işten çıkıp eğlenmeye de aynı kıyafetle gidebileceğiniz bir çizgi. Günü 24 saat yaşayan insanların yaşayan kıyafetleri olsun.
<ımg>ımg>