Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2005 00:00
45 yaşında. Yarı mısırlı yarı İngiliz. Kahire’de doğdu. Çocukluğu o ülkeden bu ülkeye göç ederek geçti. Ailesi ile birlikte 1,5 yaşında İskenderiye’ye, 3 yaşında Roma’ya taşındılar. Roma’dan Paris’e, Paris’ten Londra’ya geçtiler. Olgunlaştığı ülke olan Kanada’ya yedi yaşında vardı. Herkes ona ‘Mısırlı Tasarımcı’ diyor ama o 1,5 yaşındayken ayrıldığı Kahire’ye ilk kez iki hafta sonra gidecek.
Carleton Üniversitesi’nde endüstri tasarımı okudu. 1993’te New York’ta kendi ofisini kurduğundan beri tasarım yapmadığı marka kalmadı. Issey Miyake’den Guzzini’ye, Tommy Hilfiger’dan Sony’ye, Zanotta’dan Citibank’a kadar... 500’ü aşkın tasarımı var. Eserleri 14 müzenin daimi koleksiyonunda. Tek kelimeyle sivri bir adam. Karim Rashid geçtiğimiz hafta Koleksiyon ve Gaia&Gino’nun davetlisi olarak İstanbul’daydı. Çünkü bundan sonra Gaia’Gino markası Koleksiyon mağazalarında satılacak. Rashid’i bulmuşken sivriliklerini ve farklılıklarını konuştuk. Bir kitap yazdığını, yakında yayınlayacağını öğrendik. Adı, Kendinizi Tasarlayın.
n Bütün tasarımcılar siyah giyiyor diye siz beyaz giyiniyorsunuz. Doğayı sevmiyorsunuz, tarihten nefret ediyorsunuz, şiir öldü diyorsunuz... Bu kadar iddialı lafları dikkat çekmek için mi söylüyorsunuz?
- Hayır. Ben neden doğayı sevmiyorum anlatayım. Bir kanyon görüyorum, çok etkileniyorum ama ancak 10 dakika bakabiliyorum. 10 dakika sonra etkisi geçiyor. İnsanlar beni doğadan daha çok etkiliyor. İnsanların yaptığı şeyler, camiler, kiliseler, binalar bana daha çok ilham veriyor. Doğa olduğu yerde kalsın istiyorum. Çiçeklerin ve hayvanların evde beslenmesine karşıyım. En sevdiğim çiçek kaktüs. Çünkü büyümek için suya dolayısıyla kimseye ihtiyacı yok. Doğanın dengesi bir gün değişecek. Bugün istesek pembe ağaç, mor çimen yapabiliriz. Yapacağız da inanın bana. Doğa o zaman daha ilginç olacak.
n Söylediklerinizin yanlış anlaşılmasından, antipati yaratmaktan korkmuyor musunuz?
- Bu konuda hiçbir endişem yok. Benim sözlerim çıkıntılık yaratacaksa yaratsın. Benim gibilere ihtiyaç var diye düşünüyorum. Gelişmek için sorgulamak şart. Ben eğitimin de öldüğünü düşünüyorum. Artık hiçbir okulda kaliteli eğitim verilmiyor. Klasik müzik de öldü. Elektronik müzik yükseliyor.
EVET, BEN TAKINTILIYIM
Sizin nostaljiyle ne alıp veremediğiniz var?
- Hiçbir alıp veremediğim yok. Ben de herkes gibi tarihten ilham alıyorum ama geçmişe takılı kalırsak geleceği yaşayamayacağımızı düşünüyorum. Öğrencilerime şöyle söylüyorum: ‘Tarihle ilgili her şeyi bilin, alacağınız dersleri alın ve sonra da kaldırıp bir kenara atın.’ Dünyanın bütün ülkeleri üniformalarla dolu. Oysa ki semboller ve üniformalar gelişimi engeller. İngiliz askerlerinin başlarına taktığı o kocaman şapkalar bana çok komik geliyor. Birinin peşinden koşmaları gerektiğinde ne yapıyorlar? O şapkaların acilen günümüze uyarlanması, daha fonksiyonel olması lazım. Havaalanındaki askerlerinin kamuflaj desenli üniforma giydiği ülkeler de beni çok şaşırtıyor. Kamuflaj zorlu doğa koşullarında askerin görünmesini engeller. Havaalanında kamuflaj giydiklerinde herkesten çok onlar dikkat çekiyor.
n Takıntılı biri olduğunuzu kabul ediyorsunuz. Bir röportajınızda ben ‘obsessive compulsive’im demişsiniz. Bu olumsuz ruh halinizin kaynağını düşündünüz mü?
- Çocukluğumda elime resim defterimi alarak yatağın altına saklanırdım. Saatlerce ama saatlerce çıkmazdım. Yaşadığım dünyayı hiç sevmediğim için yaşamak istediğim ütopik dünyanın resimlerini çizerdim. Budistler küçük tanrı heykelini yaparken mükemmele ve yüce olana ulaşmak için çok çalışırlar. Tekrar tekrar yaparlar. Bu tekrarlar takıntıları arttırır. Bence sanatçıyı gerçek insanlardan ayıran en önemli özellik, herhangi bir konuya karşı gereğinden fazla tutkulu olabilmesidir.
n Siz kendinizi de tasarlıyor musunuz?
- Tabii tasarlıyorum. Hatta bu konuda bir kitap yazdım. İsmi ‘Kendinizi Tasarlayın’. Mart ayında piyasaya çıkacak. Kitabın içinde aşk hayatınızı tasarlayın, seks hayatınızı tasarlayın, işinizi tasarlayın, bedeninizi tasarlayın, ölümünüzü tasarlayın gibi bölümler var. Ben kendimi tasarlıyorum ama yeri gelmişken söyleyeyim daha hiç estetik ameliyat olmadım.
HAFTADA 15 İŞ TEKLİFİ
Çalışacağım markayı seçerken markanın kültürüne, markanın sahibi olan ya da markayı temsil eden insanlara, şirketin tarihine ve ne yapmak istediğine bakarak karar veriyorum. Geri çevirdiğim çok marka var. Her hafta 15 yeni markadan teklif alıyorum, içlerinden ancak bir tanesini ile çalışabiliyorum.