TARKAN KIYMETLİMİZDİR

Güncelleme Tarihi:

TARKAN KIYMETLİMİZDİR
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2013 12:44

Haberin Devamı

Nazan Öncel işte öyle biri benim için. Evinde buluştuk, çapulcu olduk, saçlarımıza çiçekler taktık ve saatlerce konuştuk. Hayatını dinlerken çok şaşırdığım da oldu, üzüldüğüm de, eğlendiğim de... Ama tüm yaşadıklarına, bizimle paylaştıklarına daha da saygı duydum, önünde eğildim. Nazan Öncel’in 27 Eylül’de İzmir konseri var, sonrasındaki ilk İstanbul konserinde de en önde yerimi ayırttım. Sevdiğim kadını dinlemek, o muhteşem şarkılarına eşlik etmek için...


Şarkı sözlerinizin hayranıyım. A kalite şarkı sözleri ve argoyu birleştiren kadın diyebilir miyiz sizin için?
- - Sokağın dili bana çok doğal geliyor, konuşmadaki sahiciliği ancak sokaktan alabilirsiniz. Argo karşılığını gündelik dilde bulur. Aksi halde bol teyelle tutturulmuş dikiş gibi olur ki bu da kimseye inandırıcı gelmez. Biz buna Türkçe’de yerel ağız diyoruz. Doğru bir Türkçe’yle doğru yerde kullanıldı mı argo, dili zenginleştirir.
* Müziğiniz için pop mu, pop rock mı demek lazım?
- Benim için rock her zaman ilk sırayı alır ama iyi müzik için türler çok da bağlayıcı değildir. Kalbime değen her müzik benim için iyi müziktir.
* “Sokarım Politikana” adlı şarkının yasaklanma hikâyesini bir de sizden dinlesek...
- Hikâyesi ne olacak, yasaklandı bitti. Radyolar otosansür uyguladı. “Demir Leblebi” şarkım da yasaklandı. Hassas konulara değinmiştik, deli gibi üstüme gelmişlerdi, çok üzüldüğüm günlerdi.
* Halbuki çok ders alınabilirdi o dönem şarkılarınızdan...
- Ben beklerdim ki çocuk tacizlerinin üstü örtülmesin, “Yalnız değilsiniz, yanınızdayız” denilsin. Ama tam tersi oldu. Şaka gibi değil mi? Böyle şarkılar yazmak, deli cesareti olarak algılanır, öte yandan da herkes yazıp söylemek ister ama söyleyemez. Çünkü epey bir dövülürsünüz. Biz de çok dövüldük ama yolun sonunda albüm kült oldu. Eğer bu konu bugün konuşuluyorsa, bizim de payımız vardır sanırım.
* “Demir Leblebi” üvey babanızdan gördüğünüz tacizin dışa vurumu mu gerçekten?
- Biri vardı hatırlarsan, “Ayakları yere değiyorsa tamamdır” diye bir laf etmişti. “Demir Leblebi” gibi şarkılar bu zihniyetin hastalıklı bir durum olduğunu da anlatıyor bir yandan. Böyle ağır vakaları yaşayanlar, bu duyguyla birlikte yaşamayı öğreniyorlar. Çünkü yapacak başka bir şey yok. Taciz suçuna ağır cezalar getirilmesi lazım ki caydırıcı olabilsin. İnsanlar yol ortasında cinsel eğilimi yüzünden tacize uğruyor, öldürülüyor. Sonra bunu yapan adam iki sene yatıp çıkıyor.

BİR İNSANI GÖZÜNÜN İÇİNE BAKARAK ÖLDÜRMEK ZORDUR

* Türkiye’de her şey yıkılır, tabular yıkılmaz mı?
- Tabular gelenekler kadar önyargılar yüzünden de yıkılmaz. Toplumun alışageldiği, mahalle baskısıyla değiştirmekten çekindiği şeyler, yaşam biçimine dönüşüyor. Çocuğunun başına bir şey geldiği zaman veya yine cinsel eğilimi yüzünden aile onu kendi eliyle öldürüyor, o vicdanla nasıl yaşanacağının farkına bile varmayan insanlar bunlar... Yaşar Kemal’in bir sözü vardır; “Bir insanı gözünün içine bakarak öldürmek zordur ama asıl zor olan o duyguyla yaşamaktır” der.
* “Hep aynı nakarat” olan ne?
- Vicdani körlük ve benzeri şeyler. Siyasetten sosyal hayata, insan haklarından HES’lere, eğitimden kürtaj meselesine, tacizden tabuya kadar bir dolu şeyi kapsayan terane diyelim. Bir tarihte annem emekliye ayrılmış, “Gel seni Marmaris’e götüreyim, ıslatalım şunu” dedim, kalktık gittik. Bir akşam yemekten sonra, gece yarısını geçiyordu sanırım, dondurma yemeye merkeze indik. Sahil boyunca hem dondurma yiyor hem yürüyoruz. A bir baktık dibimizde bir polis otosu bitti. Önce karakola götürdüler, sonra otele gidip kimliklerimize bakıp serbest bıraktılar. Bu hadiseyi 80’lerde yaşadık. Bugün 2013’teyiz. Değişen ne oldu dersen, pek de bir şey değişmedi. Gördüğün gibi tabular yıkılmıyor yani. Yani gecenin bir vaktinde iki kadının sokakta ne işi var!

TARKAN KIYMETLİMİZ, DOSTTUR, VEFALIDIR, DÜETİMİZ YAKINDA

* Tarkan’ı Tarkan yapan şarkıların mimarısınız. Dostluğunuzu bilen biri olarak soruyorum, nasılsınız bu aralar?
- Kıymetlimiz. Tarkan için ne desem az gelir. Kimseyi yarı yolda bırakmayan, gönül rahatlığıyla sözüne güvendiğim, çok özel, bambaşka bir insandır. Dosttur, vefalıdır. Annemi kaybettiğim o zor zamanlarda dostluğunu hiç esirgemedi sağ olsun.
* Yakında bir düet söz konusu diye duydum, hangi aşamada?
- Akustikler çalındı, İskender de (Paydaş) yine döktürdü. Yakında okumalar da biter.
* Peki “Göç’e Devam” ne zaman geliyor?
- Bitti bitiyor, eli kulağında. Tamamı akustik olan 12-13 yeni şarkıdan oluşan gül gibi bir albüm olacak.
* Çapulcu Orkestrası’nı kurmuş birisiniz; Gezi olayları, düşünce ve eylem özgürlüğü konusunda neler söyleyeceksiniz?
- Gezi öncesinde kış uykusunda olduğumuzu düşünürdüm, gençler hepimizi dut gibi silkeledi. Hiçbir partinin, derneğin üyesi değilim ama onlara güvenim tam. Hepsini hayranlıkla izliyorum. Bilgisayarın başından kalkmıyor dediğimiz kuşak nasıl bir halk hareketinin öncüsü oldu gördün mü? Onlar kendi yarınlarını yapıyorlar, alkışlamak lazım. Düşünce hürdür, doğuştan kazanılmış haktır ve hiçbir yönetim düşünceye ket vuramaz. Gençlere güvenmek, kulak vermek, dinlemek ve anlamak gerek. O dönemde, o şartlarda bile gelişmiş mizah duygularına hayran kaldım, biz de kendimizin bir şey yazdığını sanıyorduk. Alınacak dersler çok.

Haberin Devamı

KENDİMİ YERE ATIP ÖLÜ TAKLİDİ YAPIYORDUM

Haberin Devamı

* Çok genç anne olmuşsunuz. Annelik desem? Yoksa en yakın arkadaşlık mı demeliyim?
- Serkan’la aramızda yaş farkı çok azdı. 17 yaşımda anne olduğum için anne-evlat ilişkisi de buna göre gelişti. Kendimi yere atıp, ölü taklidi yaparak üç yaşındaki çocuğun sevgisini sınıyordum. Ya da perdelerin arkasına saklanıp “Anne gitti” der, yalnız kalırsa evde bir muzırlık yapıp yapmayacağını anlamaya çalışırdım. Dolayısıyla oğlumla birlikte büyüdük, birlikte yaşlanıyoruz. İnsan anne olduğunda sorumlu bir insan olmayı, çocuğuyla arkadaşlık kurmayı öğreniyor, kendi için yaşarken çocuğu için yaşamaya başlıyor, yeri geliyor hayallerinden bile vazgeçebiliyor. Evlat, yerine hiçbir sevgiyi koyamayacağın sıfır beklentili bir ömür sevgi verebileceğin tek insandır.

Haberin Devamı

ANNEMİ KAYBETTİKTEN SONRA SAHNEYE ÇIKMAK İSTEMEDİM

* Sizin bir de Mehmetçik için Doğu’da verdiğiniz konserler vardı, neler yaşamıştınız?
- Bana dediler ki “Sınır ötesinde Mehmetçik’e moral konseri vereceğiz, gelir misiniz?” Kimler var dedim, “Kimse yok, insanlar gitmeye çekiniyor” dediler, kalktık gittik. Evdekiler beni Şırnak’a yolcu ettiler, kendileri de Roma’ya Galatasaray maçına gittiler. Hayat böyle çok acayip bir şey işte. Kimileri ağlarken kimileri gülüyor. Oralara gittiğinde neden öteki Türkiye dediklerini daha iyi anlıyor insan.
* Neyi daha iyi anladınız?
- Sınır ötesi savaş zamanıydı, üstelik OHAL dönemiydi. Diyarbakır’a, Batman’a, Malatya’ya, Şırnak’a gitmiştik. Diyarbakır’da o gün bir gazete almıştım, baktım Musa Anter’i vurmuşlar. Haber çok sarsıcıydı. Bir öğretmen evinde kalıyordum, gittim yattım ama uyku tutmadı. Batman’dan da şöyle bir şey kalmış aklımda; dağın tepesinde bir garnizon, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor, Mehmetçik o yağmurda hazır olda gelen şarkıcıyı karşılıyor. İçlerinde bir fanila bile yoktu, içim sızlamıştı. “Bu havada olacak şey mi bu merasim” dediğimi unutmuyorum. Bir şehirden bir şehire helikopterle geçerken, aşağıdan çatışma sesleri geliyordu. Komutana sordum “Neredeyiz” diye, “Dicle, çatışma var” demişti. O zaman tabii, bugünkü gibi internet yok, o yok bu yok. Haberlerde ne duyuyorsak o. Helikoptere binerken kurşun deliklerini gördüğümde durumun vahametini daha iyi anlamıştım. Öyle şehir şehir dolaşarak verdik o moral konserlerini. Doğu’da herkes sadece türkü söyler biliriz. Hepsi benim şarkıları ezbere söyledi.
* Annenizi kaybettikten sonra konserlere ara verdiniz, ki sizi çok iyi anlıyorum. Şov her zaman devam etmemeli.
- Bu süre içinde sahneye çıkmak içimden gelmedi. Anladım ki bazı acılar zamanla iyileşmiyor, o acılarla birlikte yaşıyorsun. Biz de yavaş yavaş bunu öğrendik. Şimdi önümde ciddi bir konser programı var.
* Ne kadar egolu, ne kadar bencilsinizdir?
- Ego bir hastalıktır, tutulanlardan korkarım. Hani her söze “ben”le başlarlar ya, o insanlar evlere şenliktir. Allah muhafaza.
* Kendinizi anlatsanız neler söylersiniz?
- Özetle deli gibi çalışırken hayatı ıskalamış biriyim işte.

Haberin Devamı

BEN AŞKA HAZIRIM AMA KİMSEDE YAPRAK KIMILDAMIYOR

* Hırslı mısınızdır?
- Hırs, bir insanda olabilecek en acımasız durumdur. Azimli olmayı anlarım ama hırsı anlayamam. Adamı çürütür be...
* Yaptığınız en büyük çılgınlık?
- Benim çılgınlık yapacak lüksüm hiç olmadı ama “Sokak Kızı” döneminde Antalya’da bir Almancı motorunun arkasına atlayıp şehre kadar gittiğim olmuştur. Tanımadığın birinin aracına binmek de çılgınlıktan çok cesaret ister sanırım.
* Dünyaya yeniden gelseniz, ne olmak isterdiniz?
- Şarkıcı olmak iyidir. Ucunda alkış var çünkü.
* Aşk?
- Ben hazırım, acısına da sevincine de ama kimsede yaprak kıpırdamıyor baksana.
* Aşka eşlik eden beş yıldızlı yalnızlıklar mı hep?
- Aşkta mutlu sonlar olmadığından, yalnızlık da aşka dahildir. Aşkın kaderi budur.
* Sezen Aksu ile sahne ve albüm çalışmanız olacak mı?
- Çok istediğimiz ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz bir şey bu. Nazan diye projenin adını bile koyduk da bir türlü kolları sıvayamadık. Ama o da olacak inşallah. Birbirini çok seven, değer veren insanlarız. Aramızdan su sızmaz.
* İzmir konseri ile bitirelim söyleşiyi. İzmir sizi beklerken siz oradan ne bekliyorsunuz?
- Kaç senedir İzmir’e şarkı söylemeye gitmemiştim ama 27 Eylül’de Bornova Açıkhava’dayız. İzmir’i özledim. Sahnede olmak bana her zaman iyi geliyor. Düşünsene seni dinlemeye gelmiş binlerce insanla birlikte şarkı söylüyorsun, göz göze gelince elini tutmuş gibi hissediyorsun onları.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!