Tarkan’ın sevgilisi marka olma yolunda

Bilge Öztürk, Tarkan'ın sevgilisi olmasına rağmen medyadan uzakta sessiz, sakin bir hayat sürdürmeyi nasıl başarıyor? İşte Öztürk'ün yanıtı: "Sadece doğanın ve hayatın ritmine uyum sağlayıp, yaşamaya çalışıyorum. Aslında hepimizin yapmaya çalıştığı gibi... Çeşitli sebeplerle diğer insanların tanıdığı veya yolda yürürken fark ettiği biri iseniz, özel hayatınız her zaman özel kalmayabiliyor. Bunları da dikkate alarak yaşamanız gerekiyor."

- Asıl mesleğiniz avukatlık. Ancak bir yandan da tasarım dünyasına girdiniz. Nasıl gelişti olaylar?

Aslında her şey köpeğim Fındık’la başladı! Kendisi çok şeker bir Yorkie’dir. Öncelikle veterinere gidip gelirken zorluk oluyordu. Çünkü büyük cins köpekler gibi arabada güvenli yolculuk edemiyordu. Ben de Fındık’ı güvenli ve

rahat taşıyabilmek amacıyla uygun bir çanta aradım. Aynı zamanda hoş ve şık olsun istedim. Tam aradığım gibi bulamayınca da kendim tasarlamaya başladım. Çevreden de bu yönde talepler çoğalınca “FNDK” markası ortaya çıktı ve ilk olarak 2007’nin sonlarında İstinyepark Mudo mağazasında herkesin beğenisine sunuldu.

- İçinde hayvan sevgisi taşıyan şanslı insanlardansınız demek ki!

Çok seviyorum! Fındık ailemizin ferdi. Tabii bütün hayvanlar Fındık ve evimizi paylaştığımız dostlarımız kadar şanslı değiller. Sokaklarda zor koşullarda yaşamak zorunda kalanlar var. Ne zaman üşüyen veya aç bir hayvan görsem içim parçalanıyor. Zaten arabamın arkasında mutlaka mama ve bakım malzemeleri bulunur. Birine bile yardımcı olabilmek, biraz sevgi verebilmek bana umut veriyor.

- Tasarım yapmak sizin için hobi ama anladığım kadarıyla bu iş ne kadar hobi de olsa bu konuda iddialısınız?

Çok severek yapıyorum. Bir şeyler yaratmak ve bu yarattıklarınızın takdir edilmesi gerçekten çok hoş. Ayrıca minik dostlarımızın rahatı ve güvenliğini sağlarken, bir yandan da sahiplerinin şıklığına katkıda bulunabilmek çok güzel. Gelen olumlu tepkileri ve istekleri değerlendirdiğimiz zaman ise yeni ürünlerin koleksiyona katılması gereği ortaya çıkıyor. Bir işi severek yaparsanız iş de sizi sever. Aslında iddia değil de; işi severek yapmak güzel sonuçlar doğuruyor. “Ben de hobimi severek yapıyorum ve geliştirmeye çalışıyorum” diyebiliriz. Bunun hem yurtiçinde, hem de yurtdışında olumlu tepkilere yol açması beni daha da mutlu ediyor.

JESSICA ÇANTALARIMI ÇOK BEĞENMİŞ

- Yurtdışına açılmanız nasıl gerçekleşti? Mesela Jessica Alba’ya nasıl ulaştınız?

Los Angeles, Downtown Cooper Building'de tasarımcıları ve ajansları buluşturan D&A (Designers & Agents Show) fuarına katıldık. Hiçbir şekilde hayvanlara zarar verilmeden üretilen ve kürk, deri gibi materyallerin kullanılmadığı hayvan dostu çantalar ve aksesuvarlardan oluşan FNDK büyük ilgi gördü. Bir hayvanın rahatı için bir diğerinin kullanılması, hatta zarar verilmesi fikri bize çok ters. Bu sebeple savunduğumuz bu prensiple yola çıktık. Showroom’da çantalar sergilendikten sonra Los Angeles’ın önemli mağazaları, FNDK’ın kendi mağazalarında yer alması için teklifler sunmaya başladı. Bu sebeple ürünlerimizi, çeşitli firmalar ve ilgililerin görebilmesi amacıyla fuar

sonrası da basın danışmanlığımızı yapan GAUDY PR Ajansı’nda bıraktık. Buranın sahibi, aynı zamanda çok sevdiğim arkadaşım Avo Yermegyan çantaları gerektiğinde ve talep olduğunda çeşitli yerlerde gösterime sunuyor. Genlux Magazine için özel olarak ünlü fotoğrafçı Giuliano Bekor’la Hollywood Hills Houdini Mansion’da çekim yapacağı gün Jessica Alba çantalarımı burada görüp, çok beğendiğini belirtmiş. Orada bulunan birkaç model arasından özellikle gri krokodil desenli olanı çok beğenip almış. Hatta hemen FNDK çantasıyla poz verip, sonra da bu çantanın dışında diğer köpekleri için, büyük boylarını da sipariş etti. Bu ilgi üzerine ben de ürünleri en kısa zamanda ulaştıracağımı ve bundan sonra yeni modeller ürettikçe kendisine göndereceğimi ilettim.

- Genelde bizim ülkemizde tasarımcı olmadığı halde bu işe gönül verenler takı ya da giysi tasarlar. Siz ise pet çantaları tasarladınız...

Evet. Çünkü hayatımızın bir parçası, ailemizin üyesi Fındık bana ilham verdi ve her şey onun ihtiyaçları doğrultusunda gelişti. Yani oturup; “Ben ne tasarlasam” diye düşünmedim. Hayatın içinden kendiliğinden doğdu. Aslında küçüklüğümden beri örgü, dikiş, nakış yaparım. Kendi diktiğim elbiselerim, ürettiğim takılarım var. Hatta sevdiklerim için de yapıyorum. Ancak bunlar geniş kitlelere ulaşmayan hobilerim. Siz sormadan söyleyeyim böyle bir projem yok! Ancak FNDK kataloğuna katılacak yeni ürünlerimiz olacak.

- Bir megastarla birlikte olup, aynı zamanda bu kadar sessiz, sakin bir hayat sürdürmeyi daha doğrusu mesleğinizle, tasarımlarınızla kendi hayatınızın sınırlarını da çizmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Sadece doğanın ve hayatın ritmine uyum sağlayıp, yaşamaya çalışıyorum. Aslında hepimizin yapmaya çalıştığı gibi... Çeşitli sebeplerle diğer insanların tanıdığı veya yolda yürürken fark ettiği biri iseniz, özel hayatınız her zaman özel kalmayabiliyor. Bunları da dikkate alarak yaşamanız gerekiyor. İş, kendinize ayırdığınız zaman, hobiler, özel

zevkleriniz, ailenizle ve sevdiklerinizle geçirdiğiniz zamanlar arasında denge kurduğunuz vakit zaten hayatınızın genel hatlarını da belirlemiş oluyorsunuz.

Süslü şeyleri severim

- Önce pet çantaları, cüzdanlar, gece çantaları... Ardından daha başka FNDK tasarımları gelecek mi?

Mudo zaten kaliteli bir marka. Mustafa Taviloğlu ise çok başarılı ve saygı duyulan biri. Ben de kendi tasarım ve projelerimden bahsettiğim vakit birlikte değerlendirmeye karar verdik ve başarılı bir başlangıç oldu. Ürün yelpazemizin genişlemesini gelen yoğun talepler ve istekler sağladı aslında. Evinde minik dostları olmayanları, ancak çantaları ve tasarımları beğenip kullanmak isteyenleri düşünerek ve bu yönde gelen talepleri değerlendirerek cüzdan ve kartvizitliklerden sonra şimdi de gece-gündüz kullanılabilecek FNDK portföy çantalar, cep telefonluklar, minik ve pratik makyaj çantaları üretmeye başladık. Tasarım aşaması

bitti ve yakın zamanda Mudo’larda yerini alacak.

- Genellikle sade giyinen birisiniz. Buna rağmen çantalarınız gayet süslü!

Aslında her zaman süslü, taşlı şeyleri sevmişimdir. Günlük hayatımda da kullanırım. Mesela son doğum günümde arkadaşlarımın bir kısmı sağ olsunlar cicili bicili hediyeler almışlar. Kıyafetim sadeyse aksesuvarda veya ayakkabı-çantada daha çarpıcı modelleri tercih ederim. Bu da kendi içinde bir denge sağlıyor ve sadelikten çok ödün vermemiş oluyorsunuz. Ayakkabıları çok severim dememe gerek var mı bilmiyorum! Kardeşlerimle ortak zevkimiz diyebilirim. Üç kız kardeş olmanın avantajı!