TARKAN 66'SINDA STAR OLAMAZ

Güncelleme Tarihi:

TARKAN 66SINDA STAR OLAMAZ
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2013 09:06

“Anılar”, “Hatıram Olsun”, “Aşığım Sana Doyamıyorum”, “Baharı Bekleyen Kumrular Gibi”... Bu şarkılarla ruhumuza işleyen Coşkun Sabah aynı zamanda bir rekortmen. “Aşığım Sana” albümü, 2 milyon 550 binle “en çok satan albüm” rekorunu elinde bulunduruyor. Konser maratonu sürse de eskisi kadar gündemde olmayan Coşkun Sabah, sistemin erkek sanatçıları öğüttüğü, Ajda Pekkan ve Hülya Avşar ile ilgili sözlerininse onları sevmeyenler tarafından kullanıldığı görüşünde. Sabah ile Ulus’taki evinde buluştuk. Müziğinin dünü ve bugününü, evliliğin star kavramına etkisini ve çıkarmaya hazırlandığı best of albümünü konuştuk.

Haberin Devamı

Yaklaşık 10 yıldır albüm çıkarmıyorsunuz ama bu röportaj için bile zor zaman bulduk. Bir konserden diğerine koşturuyorsunuz. Nasıl açıklıyorsunuz bu durumu?
- 80’li yıllarda yaptıklarım, benim yatırımım oldu. O yıllarda Coşkun Sabah gecesi yaşayanlar, ya çocuğunun düğününde ya da bir yerde belediye başkanı olarak çıkıyor karşıma, konsere gelmemi istiyor. 
Peki “unutulmaz sahne”nin sırrı ne? 
- Doğuştan bir kabiliyetim var. Arda Turan ya da Hagi nasıl futbolcu doğmuşsa, ben de tanrının bana bahsetttiği ud çalma kabiliyetine şükrediyorum. Sonra bu yeteneği konservatuvara giderek taçlandırdım. Bunların hepsi birikimdir, sahnede hangi şarkıdan sonra neyi okuyacağımı biliyorum. Ben sahne zekasına inanıyorum. Sahne zekası ne zaman, hangi mekanda ne tarz müzik sunmak gerektiğini bilmektir.
Kaç şarkı var repertuvarınızda?
- Saymadım ama Türk sanat müziğinde bilmediğim şarkı yok gibi. Bunun yanında kendi şarkılarım ve bestelerim var. Arabesk kullanmıyorum, tarzım değil ve aldığım müzik eğitimine ters düşer. Ajda ve Sezen Aksu şarkıları da var.  
Unutulmaz Coşkun Sabah şarkılarının da etkisi olmalı...
- Tabii, sahnemi kurtaran 13-15 tane hit’im var. Her mekanda halkın dinlemek istediğini parçalar bunlar.  
İlk üç hangisi sizin için?
- “Anılar”, “Aşığım Sana Doyamıyorum” ve “Baharı Bekleyen Kumrular” gibi...
   
BABAM İFLAS EDİNCE MÜZİĞE BAŞLADIM

Müziğe profesyonel olarak başlamanız babanızın iflası ile olmuş. Her işte bir hayır vardır diye boşuna demiyorlar demek ki!
- Biraz Türk filmi tadında bizim hayatımız... Lise 1’deyken ayakkabı toptancı dükkanımız vardı Kapalıçarşı’da. Sonra babam iflas etti. Bizi bu iflas çok sarstı. Aile parasız kalınca profesyonel olmaya karar verdik. Ben ud çalmaya başladım, abim keman. Hem liseyi okudum hem de solistlere ud çaldım. Bir yazgıdır her şey gerçekter, babamın iflası da bizi bugünlere getirdi. Neyse ki meşhur olduğum zamanları gördü babam...
Udu ilk elinize aldığınız zamanı hatırlıyor musunuz?
- Daha 7-8 yaşlarındayken oyuncak diye ud ile oynardım. Hocam olmadan 10 yaşında ud çalmaya başladım. İçgüdü tamamen bu...
Kırılma noktanız neydi?
- 22-23 yaşındaydım, şarkılarım patladı. Herkes beni konuşuyor, ben de sahnede ud çalıyorum o zaman. Müzik otoriteleri “ud virtüözü” diyor benim için. “Baharı Bekleyen Kumrular Gibi”nin bir kısmını Bülent Ersoy sahnede bana okutuyordu hatta...
Kadınlar matinesinde size okutmazmış ama...
- Evet, bazen kıskandırdı. Çok da göze batardım o yıllarda, çok alkış alırdım. Kadınlar çıldırırdı. Gençlik vardı tabii. Yakışıklılığım sayesinde ağırlıklı genç kızlardan oluşan büyük bir kitle edindim. Sonucunda bunları değerlendirdim ve besteciliği aştım.
Bir yanda ud diğer yanda mikrofon. Nasıl birleşti ikisi?
- Şarkıcılık teklifleri geliyordu zaten ama ben udumu bırakmak istemiyordum. Uda ihanet olacak gibi geliyordu. Sonunda çözümü buldum, “ud çalıp söyleyeceğim” dedim. O zaman Ferdi Özbeğen bana çok ışık tutmuştu. Ferdi’nin piyano ile yaptığını ben de ud ile yap^maya başladım.
Elektro uda geçtiğiniz zaman çok eleştirildiniz ama... Şart mıydı 40 yıllık udu şekilden şekile sokmak?
- Eleştirildim ama bunlara kulak tıkıyorum, çünkü elektro ud sayesinde sahnede şov yapmaya başladım. Klasik udun göbeği olduğu için oturarak çalmak zorundasın, bu da hareketi engelliyor. Bu yüzden elektronik udu buldum. Los Angeles’ta yapılmış bir ud bu, bir Amerikalı’ya yaptırdık.
Nasıl doğdu bu ud?
- Bir elektrogitar gördüm, “Bunun udunu yap bana” dedim, yaptı. Şimdi bütün dünyada örnekleri var, özellikle de Arap aleminde... Bugün sipariş verseniz, 12 ay sonra teslim ediyorlar. Çok büyük talep var.
Patentini alsaydınız siz de köşeyi dönmüştünüz sanırım.
- Evet. Kaçırdık o fırsatı.

EVLENDİKTEN SONRA MEŞHUR OLANLAR BOŞANIYORLAR

Uzun yıllar evlenmediniz, hayli de çapkınmışsınız. Sizi evliliğe götüren neydi? Şöyle de sorulabilir tabii; neden bu kadar gecikti evlilik?
- Ben hep duygu ve mantığımı teraziye koyarım, ikisini çarpıştırınca mutlaka bir sonuca varırım. Duygum ve mantığım evliliğe hazır olmadığımı söylüyordu.
Hiç mi direkten dönmediniz? Sevip evlenmek, kaybetmemek istediğiniz kimse olmadı mı?
- Direkten döndüğüm oldu ama içime sinmiyordu. Müzik kariyerimde çok aktiftim o zamanlar. Star olmak için de yalnız olmak gerekiyor. Ayrıca bu işe evli olarak başlayıp sonra meşhur olanlar genelde boşanıyor. Onu yaşamamak için her şeyi görüp geçirdikten sonra evleneyim dedim.
Kitlenizi kaybetmemek için ölüyormuşsunuz demek ki. Ne oldu da o kitle kemikleşti, kaybolmaz hale geldi peki?
- Az meşhur olmak ya da çok meşhur olmak kavramı kalmıyor sınırı geçtikten sonra. Önce şöhret manyağı oluyorsunuz, o doyuma ulaştıktan sonra ise bir önemi kalmıyor şöhretin.
Evliliğin avantajını hiç mi görmediniz?
- Evliliğin de avantajı var tabii, özellikle belli bir yaşın üstündeyseniz. Şu an mesela onun avantajını yaşıyorum. Tesettür düğünlerine çok gidiyorum mesela. Kayseri’de en çok tesettür düğünlerine giden sanatçı diye basında çıkmıştım. “Neden Coşkun Sabah?” diye sorduklarında “Aile yaşamı iyi, düzgün, kendini biliyor” diyorlar.

KULİSLERDE, PATRONLARIN  KADINLARA YAPTIKLARINI GÖRDÜM

Eşiniz Ceyda Hanım, 1995 Türkiye 2. güzeli. Nasıl tanıştınız? Nasıl gelişti ilişkiniz?
- Tesadüf eseri... Havaalanında karşılaştık. “Dilmin Ucunda Sen” şarkısına klip çekecektim o aralar, “Klip için görüşmek istiyorum, telefonunu alabilir miyim?” dedim. Epey düşündü numarayı verip vermeme konusunda. Ben de daha sonra aklına başka bir şey gelmesin diye klibin yönetmeninden rica ettim aramasını. Klip çekimi sırasında bir arkadaşlık doğdu. 1-2 yıl arkadaş olarak telefonla görüştük. Sonra ben ısrarla aradım, “Görüşelim” dedim, birkaç kez yemeğe çıktık. Öyle başladı.
Evlendikten sonra çalışmasını siz mi istemediniz?
- Evet, ben bıraktırdım diyebilirim.
İyi ama neden?
- Hayat felsefem ve gördüklerim yüzünden. Biraz doğululuk ve tutuculuk da var. Evlendikten sonra mankenlik yapması bana doğru gelmedi. Bir de şov dünyasının bütün entrikalarını yaşadım, hele bekarlıkta gördüklerimin haddi hesabı yok. Benim hanımımın hiçbir suçu bile olmasa bir meslektaşı ile aynı podyumda çıkacak, sonra aralarında “aşk mı var” diye dedikodular çıkacak.
Yok canım niye çıksın! Kabul edin, ilk başta da dediğiniz gibi tutuculuk yapmışsınız. Eşinizi geçtim, kızınız için de “Müzisyen olmasını istemiyorum” demişsiniz.
- Evet, dedim. Genlerimde doğululuk olabilir. Ben akademik bir kariyer istiyorum kızım onun için. Piyasa müziğinin göbeğinde yetiştim, kulislerde her türlü entrikayı gördüm.
Nedir bu entrika dediğiniz seyler?
- Kadınlar için zor ortamlar bunlar. Patronların kadınlara yaptıklarını, “Şu ağır abimizdir, biraz yakınlık göster” dediklerini gördüm.

TARKAN’IN 66 YAŞINDA DA STAR OLABİLMESİ İMKANSIZ

Siz erkek olarak neler yaşıyorsunuz peki?
- Evlendikten sonra özellikle magazin dünyasında “bundan haber çıkmaz” durumu başgösteriyor. Sonuçta ben alkol kullanmıyorum, bar çıkışı sarhoş yakalayamazlar. Çapkınlık da yok...
Ama bir canlı yayın kazanız var. Ferdi Özbeğen’den laf açılınca dertleniyorsunuz ve Ajda Pekkan’ı baz alarak yaşlanınca bir erkeğin bir kadın kadar popüler olmasının imkansız olduğunu söylüyorsunuz. Kadın olmak avantaj mı bu meslekte?
- Kesinlikle öyle olduğunu düşünüyorum. Reklam arasında olduğumuzu sandığım bir anda bana “Piyasa erkek şarkıcıyı öğütüyor mu?” diye soruldu. Ben de Ajda Hanım’ı örnek gösterdim. “Ajda Hanım 66 yaşında ama hâlâ en en popüler sanatçı. 66 yaşında bu kadar iddialı bir erkek şarkıcı gösterebilir misiniz?” dedim. Ertesi gün sosyal medya yıkıldı.
Ne diye?
- “Coşkun Sabah, Ajda Pekkan’ı bombaladı” diye. Ajda Hanım’la birlikte müzikal yaptık, canımız ciğerimiz, onu hedef alacak halim olamaz. Ben soruya örnekle yanıt vermiştim sadece, ki hâlâ aynı şeyi söylüyorum: Bu ülke 66 yaşında bir erkek star görecek mi? Şu anda erkek star kim, Tarkan’ımız. Peki 66 yaşına geldiğinde Tarkan star olabilecek mi? Mümkün değil. Fizik kurallarına aykırı, her şeye aykırı.
Konuştunuz mu bu konuyu Ajda Hanım’la?
- Kardeşim Taşkın Sabah onunla çalışıyor, o söylemiş. “Sorun yok” dedi bana. Hatta Ajda Hanım “Coşkun nerede çıkıyor, gidip dinleyelim” bile demiş. Seni tenzih ediyorum, gazeteciler arasında bu kadınlara çok diş bileyen, çok kıskananlar var. Bir malzeme bulduklarında tamam yakaladım deyip onun üzerinden intikamlarını alıyorlar. Ne kadar Ajda Pekkan sevmeyen varsa o anda ortaya çıktı ve hepsi de beni kullandı.

ÇAPKINLIK DEFTERİNİ TAMAMEN KAPATTIM

Dondurulmuş gibisiniz, hiç yaşlanmıyorsunuz. Kadın hayranların ilgisi de devam ediyor. Eşiniz sizi hiç mi kıskanmıyor?
- Evliliğin ilk senelerinde yaşadık bunları, sonra Allah’ı var hiç olmadı. Ceyda haklıydı da, çapkınlığıyla ünlü bir Coşkun Sabah’la evlendi sonuçta. Herkes çok menfi konuştu benimle ilgili, uyardılar hep onu. Ama o mantığının ve kalbinin sesini dinledi. Ben de pişman etmedim ama onu.
Çapkınlık defteri artık tamamen kapandı mı?
- Kapattım tabii ki.
En çok satan albüm rekorunuz kırılamadı, bu gidişle kırılması da imkansız. Siz ne dersiniz?
- 1990 yılında çıkardığım “Aşığım Sana” iki rekor birden kırdı. 2 ayda 1 milyon oldu, bu bir rekordur. Bir de 12 ayda 2 milyon 550 bin sattı, tüm zamanların rekoru olarak kayıtlara geçti. Dediğin gibi daha da kırılamaz zaten bu rekor. Üstelik o albüm halen satıyor, dönemi kapanmadı.
“Islık çalsam 1 milyon satar” dediniz mi gerçekten?
- Ben onu hatırlamıyorum. Herkes kendini bilir ya, “Coşkun Sabah karakterinde biri bunu söylemez” diyorum. Acaba şaka mı yapmıştım!

BİR İŞADAMIYLA HABERİ  ÇIKINCA HÜLYA’YLA AYRILDIK

“Hülya Avşar sahneye çıkmak için beni kullandı, aşkı yalanmış”... Bu nasıl bir cümle?
- Yalan... Asparagas.
“Hülya Avşar bir şey üretmese de göz önünde” dediniz ama...
- A Haber’de reklam arasında Ferdi Özbeğen için konuşuyorduk, yayında olduğumuzdan haberim yoktu. Ferdi, “Coşkun biz bu ülkeye neler yaptık, ne arıyor ne de soruyorlar baksana” dedi, ben de öyle söyledim. Ama gerçekten reklam arası olduğunu sanıyordum.
Birlikte askerlik yaptığınız Bilal Özcan’ın açıklamalarından yola çıkınca, Hülya Avşar’la olan ilişkinizden çok yara aldığınızı ve bunu atlatamadığınızı düşünüyor insan.
- Ben askere giderken Hülya Avşar’la ilişkime yüzde 50 ayrılık olarak bakarak gittim. Askerdeyken de onun haberi çıktı bir işadamı ile birlikte diye. Sonra ayrıldık zaten. Olay budur. Büyütülecek bir şey değil.
Ne kadar sürmüştü ilişkiniz?
- 1,5 sene.

Prof.Dr. M. Özkan Pektaş (Psikiyatr): Obsesif kişilik özelliği ön planda

Titizliği, detaycılığı ve mükemmelliyetçiliği ile hem müziğini kabul ettirmiş hem de alanında yeni bir tarz oluşturarak unutulmazlar arasına girmiş. Obsesif kişilik özellikleri sebebiyle inatçılığı öne çıkmış. Bir defteri kapatmadan diğerine başlamamış, işinde ve özel hayatında buna dikkat etmiş. Geldiği kültürü inkar etmiyor, başkası olmaya çalışmıyor. Kendi içinde mutlu, dingin... Başarılarını ve şöhreti hazmetmiş. Bulunduğu yeri korumak uğruna çılgın çabaları yok. Yerinin sağlam olduğunun farkında.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!