Güncelleme Tarihi:
- TZOB raporlarına göre çiftçinin alım gücü geçen yıla göre mazotta yüzde 34.7, gübrede yüzde 24.6, ekmekte yüzde 29.4, tüpgazda yüzde 26.3 azaldı. Fiyatlara mazot desteği ve buğday primi eklense bile, önceki yıla göre alım gücü mazotta yüzde 15.8, gübrede yöxüzde 17.6, traktörde yüzde 16.7, ekmekte yüzde 22.9, toz şekerde yüzde 10.8, tüpgazda yüzde 22.8 azaldı.
- Çiftçi bir litre mazot almak için 1998 yılında 2.2 kg, 2000’de 4.3 kg, 2005 yılında ise 6.3 kg buğday satmak zorundadır. Buğday primi ve mazot desteği göz önüne alınsa bile parite yüzde 4.42’ye inmektedir.
- 1 Eylül 2005 itibariyle mazottaki 8 aylık artış yüzde 18.2 olup, son bir yıllık karsıl mazota gelen zam yüzde 28’e ulaşmıştır.
- Yunanistan’da çiftçi mazotun litresini 56 cent’ten alırken, Türk çiftçisine yaklaşık 1.5 dolardan satılmaktadır.
- Resmi rakamlara göre 1990-99 döneminde tarım ürünleri ihracatının toplamdaki payı yüzde 12.8 iken, 2000-2004 döneminde yüzde 6’ya gerilemiştir.
- 2002’de 4 milyar dolar olan tarım ürünleri ithalatımız 2004 yılında 6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
- 2003 yılında TEFE yüzde 25.6 iken tarımsal ürün alım fiyatları yüzde 22.1; 2004 yılında TEFE yüzde 11.1 iken tarımsal ürün alım fiyatları yüzde 6.6 düzeyinde enflasyonun altında tutulmuştur.
- OECD ülkeleri içinde çiftçisini en az destekleyen ülkenin Türkiye olduğu raporlarında yer almıştır. Dünya bankası raporlarına göre son beş yılda tüm dünyada en büyük gelir kaybına uğrayan Türk çiftçisidir.
- GSYİH’da yüzde 13, istihdamda yüzde 30 payı olan tarım sektörüne sahip bir ülkede bu stratejik plana göre tarımsal desteklemeye GSMH’nın yüzde 1’i bile olmayan bir ödeneğin ayrılmış olması ülkemiz tarım sektörünün gözden çıkarıldığını göstermektedir.
- 2002 yılında yüzde 7.1 büyüyen tarım sektörü 2003’te yüzde 2.5 küçülmüş, 2004’de yüzde 2, 2005’in ilk çeyreğinde ise yüzde sıfır büyümüştür.
- Halen AB bütçesi ile her yıl sektörlerden tarım sektörüne kaynak aktarılmaya devam edilmektedir. 2004 yılı verilerine göre 103 milyar Euro’luk AB bütçesinin 43 milyar Euro’su tarıma ayrılmıştır.
Sonuç olarak tahmin edilen müzakere süreci sonunda bugün kaybetmek üzere olduğumuz tarım sektörü ve çalışanlarını toptan yok etmek ve ülke tarımını geleceği belirsiz bir maceraya sürüklemek istemiyorsak; sorunu iyi anlayan ve doğru analiz edip ülke menfaatlerine uygun politikalar üretebilecek, kalkınmanın etkin araçlarından birinin de tarım sektörü olduğu bilinciyle çalışarak, çiftçisini, köylüsünü, hayvancısını kucaklayacak yeni bir yönetime Türkiye’nin ihtiyacı vardır…
Tabii ki bizi ilgilendiren tarım kısmıdır. Yeni yönetime karar verecek olan millettir.
Ancak tarımla ilgili dünyadaki gelişmeleri bana gönderebilirsiniz… Örneğin Amerika’da, Kanada’da, Avrupa’da çiftçinin yüzü gülüyor mu?