Tarihin en vahÅŸi dövüÅŸlerinin sırrı çözüldü

Güncelleme Tarihi:

Tarihin en vahşi dövüşlerinin sırrı çözüldü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2003 00:00

Bir Alman bilim adamı kanlı dövüşlerin sahnesi olan Roma’daki Colosseum amfi tiyatrosunda, vahÅŸi hayvanları, sahne dekorunu ve gladyatörleri bir anda sahneye taşıyan asansör sistemini çözdü. Silahlanarak arenaya inmeye cesaret edenler arasında, beÅŸ imparator da bulunuyordu. Roma halkına en acımasız katliamların sunulduÄŸu Colosseum, kimi tarihçiler tarafından "Antik dönemin cehennemi" olarak nitelendirilir ve amfi tiyatroya kan, sadizm ve kitle psikozuyla harmanlanmış bir zehrin püskürtüldüğünden söz edilir. Alman arkeolog Heinz-Jürgen Beste, ÅŸimdi bu tüyler ürpertici gösterilerin ne ÅŸekilde sahneye taşındığını çözdü. On dört sıralı duvarlar arasındaki oyuklar, delik ve raylar araÅŸtırmacıya yol gösterdi. Oluklarda bir zamanlar sahne asansörünün ahÅŸap mekaniÄŸi yer alıyordu. Beste’ye göre arenanın dış cephesinde ayı, vahÅŸi kedi ve kurtların taşındığı 28 küçük asansör vardı. Genelde öğle matinesinde sunulan gösterilerde ise ikinci bir sistem devreye giriyordu: Dekorların ve insanların sahneye taşındığı 20 hareketli platform (bkz.grafik). Bu mekanizma sayesinde Romalılar yapay ormanları veya karton sarayları büyük bir hızla sahneye taşıyabiliyorlardı. 55 000 kiÅŸilik amfi tiyatroda gösteri aralarında tuzlu yiyecekler ve "Posca" olarak bilinen bir tür şıra satılıyordu. Senatörler için tuvalet ve koltuk biçiminde mermer oturma yerleri vardı. Sıcak havalarda 188m’lik bölümdeki ahÅŸap direklere tente geriliyordu. Ve tüm bunlar vahÅŸi hayvan katliamını izlemek içindi. Roma imparatorluÄŸu Vesfalya’dan Anadolu ve Fırat’a kadar uzanan bir alanda 186 amfi tiyatroya sahipti. Alman tarihçi Marcus Junkelmann’ın hesabına göre, Colosseum’da devam eden 300 yıllık gösteriler süresince yılda 1000 kiÅŸi yaÅŸamını yitirmiÅŸti. Her ne kadar Etrüskler’in kendi ölülerinin mezarlarında dövüştükleri ve eski Yunanistan’da yumruk ve dövüş halkalarıyla pankreas karşılaÅŸmalarının yapıldığı bilinse de, kültür tarihi açısından bakıldığında Roma’daki kanlı dövüşmeler eÅŸsizdir. Dünyaya hakim olma çabasında olan Romalılar, ordularının sınırlarda elde ettikleri zaferlerin keyfini içeride çıkarmak istiyorlardı. Ä°lk gladyatör karşılaÅŸmaları Ä°.Ö.264 yılında, yani Kartaca Krallığının yıkıldığı tarihte baÅŸkentte baÅŸlamış. Roma, Afrika ülkelerine saldırmaya baÅŸladıktan sonra egzotik hayvanları keÅŸfetti ve kısa bir süre içinde deve, zebra ve leopar gibi hayvanlar ve Ä°.Ö.50 yılında da bir zürafa getirildi ülkeye. Halk, Ä°mparator Augustus zamanında ilk kez timsah ve su aygırıyla tanışmıştı. VahÅŸet okuluÖnceleri sadece izlencelik olan bu ilginç hayvanlar daha sonra en acımasız dövüşlerde kullanıldı. Yaralarına tuz sürülerek, aç bırakılarak ya da samandan yapılmış bebeklerle iyice azdırılan filler, boÄŸa, ayı ve gergedanlarla birbirlerine zincirleniyordu. Tüm bu vahÅŸetin öğretildiÄŸi yer ise Roma’daki Ludus Matutinus okuluydu. Tarihçi Livius, Ä°sa’nın doÄŸum yılında "Ludi" oyunlarının, tahammül edilemeyecek çılgınlıklara dönüştüğünden söz eder. VahÅŸet gösterileri çok büyük ilgi görünce kısa bir süre sonra siyasi bir anlam kazanmıştı. Halkı doyurmanın ötesinde, onlara kanlı gösteriler sunanların senatörlüğe yükselme ÅŸansı daha fazlaydı. ÖrneÄŸin Jül Sezar 1000 gladyatörlük bir kışlaya sahipti. Gladyatörler genelde bu amaç için yetiÅŸtirilmiÅŸ kölelerden oluÅŸuyordu, ama iyi para verildiÄŸi için gönüllü kiÅŸilerin de baÅŸvurduÄŸu oluyordu. Gladyatörler sıkı kurallara göre silahlanıyordu. Murmillo gladyatörü kalkan ve kılıçla, Retiarus ise aÄŸ ve üç çatallı asa ile dövüşürdü. Gladyatörlerin mezar yazıtlarına dayanan istatistiklere göre, dövüşlerdeki ölüm riski her karşılaÅŸma için %9,5 iken, bu oran daha sonraları iyice artmıştı. 6,8 kiloluk miÄŸferle dövüşen gladyatörler öldürme hırsıyla dövüşüyordu. Kanlı dövüşler Ä°.S.70 yılına dek ahÅŸap tribünlerde ya da Circus Maximus’ta gerçekleÅŸtiriliyordu. Bu tarihten itibaren taÅŸ mimari projesini baÅŸlatan Ä°mparator Vespasianus oldu. Böylece on iki metre kalındığında beton temeller atıldıktan sonra, 200.000 ton travertenden bloklar kesildi. Ä°mparator tüm yapının masraflarını karşılayamayacak duruma gelince de umumi tuvaletlerin inÅŸasını "pecunia non olet" (para kokmaz) diyerek vergilerle tamamladı. "Görkemli yapı" (ÅŸair Martial) on yıl içinde inÅŸa edildikten sonra izleyiciler tek kuruÅŸ ödemeden amfi tiyatroya akın etmeye baÅŸladı. Bundan sonra yaÅŸananları tarihçiler "Kötülerin oyunu" olarak adlandırdılarsa da, Bomgardner’in görüşüne göre daha çok politik bir anlam taşıyan bu yapıda, Roma, düşmanlarını vahÅŸice ve eÄŸlenerek yargılıyordu. Genelde sabah on sularında hayvan dövüşleriyle ("venationes") baÅŸlayan gösteriler için vahÅŸi kediler, etrafı çitlerle çevrili hayvanat bahçelerinde Mısırlı bekçilerce hazırlanıyordu. Hayvanlar loto makinesindeki topları sıraya dizen mekanizmaya benzer geçitlerden geçirilerek tiyatronun bodrumuna getiriliyordu. Buradan da asansörlere bindiriliyorlardı. Kölelerin, halatları çarklara sardıkları daracık bodrumda hayvan dışkılarını temizlemek için 17 kuyu bulunuyordu. Ayrıca silahlar ve diÄŸer araç gereçler de burada depolanıyordu. Öğle saatlerinde tiyatroda yargılanan anne baba katilleri, tecavüzcüler, kundakçılar ya da kolonilerde yakalanan suçlular iki tekerlekli arabalara baÄŸlanarak hayvanlara yem olarak sunuluyordu. Bu vahÅŸet gösterileri Colosseum’da bir müddet sonra dekorlu ve kostümlü tiyatro oyunlarına dönüştü. Dekorlar asansörlerle sahneye taşındıktan sonra yargılananlar kostümler içinde hayvanların arasına atılıyordu. Sıra gladyatörlerdeÖğleden sonra üç sularında görkemli giysileriyle sahneye çıkan gladyatörlerin kısa kılıç ve kalkanlı dövüşmeleri on dakikadan fazla sürmezdi. Ä°ki gladyatörün de yaralanması halinde meydanı terk etmelerine izin verilirken, gladyatörlerden bir tanesi devam edemeyecek kadar yaralanırsa bu durumu kalkanını yere atarak bildirirdi. Kendilerini cesurca savunanlara seyirciler "Missum!" yani özgürsün diye seslenirlerdi. Yaralı gladyatörler en iyi doktorlar tarafından tedavi ediliyordu, çünkü gladyatör okulu ölen her gladyatör için yüksek tazminat alıyordu. Seyirciler baÅŸparmaklarını aÅŸağı doÄŸru çevirerek gladyatörün kendisini kahramanca savunmadığını gösterdiklerinde, gırtlağı kesiliyor ve sürünemeyecek duruma geldiÄŸinde kalp hizasında sırtından yediÄŸi bir tekmeyle can veriyordu. Seyircinin sadistçe bağırışını ("lugula") Ridley Scotts, "Gladyatör" filminde çok iyi yakalamıştı, ama film diÄŸer yandan yüzlerce hatalarla dolu. Sapıklığın tanrılaÅŸması Nedense "Sapıklığın tanrılaÅŸtırılmasına" (tarihçi Karl Christ) kimse karşı çıkmamıştı. Gerçi Roma’da insan kurban etmek yasaktı, ama vahÅŸi hayvanların tarıma zarar verdikleri ve suçluların toplum düşmanı oldukları gibi bahanelerle, insanlar kendi zevklerini tatmin etmekten çekinmiyorlardı. Hatta entelektüeller bile bu vahÅŸete son vermeye yanaÅŸmadılar. Seneca, kanlı gösteriyi "Acı ve ölümün öğretisi" olarak nitelendirirken, genç Plinius "güzel yaralardan" söz ederek "kiÅŸiyi güçlü kılan" oyunları övmekle yetinmiÅŸti. Ve imparator Trajan döneminde iÅŸ iyice çığırandan çıkacaktı. Ä°mparator, Ä°.S.107 yılında Balkanlardaki Daçya halkını yendikten sonra, 10 000 gladyatör ve 11 000 vahÅŸi hayvanı aynı anda dövüştürünce bu vahÅŸet gösterisi tam 123 gün sürdü. Bir ÅŸeye tutulduktan sonra durmadan yenilikler bulma isteÄŸi insanın doÄŸasında vardır. Domitian döneminde (Ä°.S.81-96) silahlı kadınlar, cücelerle dövüşmeye baÅŸladılar. Gladyatörlere ucu kancalı silahlar üretildi ve gözleri baÄŸlı göstericiler kendilerini sese göre savunmaya çalıştılar. Ölene kadar dövüş3.yy’da Ä°mparator Commodus kendi eliyle su aygırlarını öldürdü ve "munera sine missione" moda oldu. Erkekler ölene dek dövüşmek zorundaydılar, gösteriyi yarım bırakmak yasaktı. Romalıların bu dehÅŸet verici tutkuları yüzünden bir yüzyıl sonra kuzey Afrika’da neredeyse hiç hayvan kalmamıştı. Bir aslanın fiyatı 600 000 Sestersius’a fırladı. Durum böyle olunca da arenaya develer, hatta eÅŸekler sürüldü. Ama imparator Elegabalus’un Hindistan’dan 150 kaplan getirmesiyle gösteriler yeniden eski görkemine kavuÅŸtu. Ä°.S.217 yılında amfi tiyatronun en üst pervazı üzerine bir yıldırım düştü ve bu bölüm tamamen yandı. Hıristiyan tarikatlarının dumanlar arasında yükselen isyankar seslerinin ardındın teolog Tertullian da stadyumu "Tüm ÅŸeytanların tapınağı" olarak ilan etmiÅŸti. Fakat 200 yıl sonra Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesiyle bile amfi tiyatroda dövüşmeler sürdü ve tiyatrodaki son hayvan dövüşüyse 523 yılında kral Theoderich tarafından düzenlendi.Amfi tiyatronun asansör mekanizması nasıl iÅŸliyordu?1-Sahne dekorunu taşıyan asansörlerDövüş sahnesinin ortasında 4x5m boyutlarında 20 tane hareketli platform bulunuyordu. Raylar üzerinde bodrum kata inen bu platformlarla sahne dekoru dışında gladyatörler ve yardımcı personel de taşınıyordu. 2- Hayvanlar için kafesli asansörlerVahÅŸi kediler, ayılar veya kurtların taşındığı 28 küçük asansör arenanın etrafına yerleÅŸtirilmiÅŸti. Hayvanlar kafeslere bindirildikten sonra işçiler kabinleri yukarı çıkarmak için çarkları çeviriyorlardı. Asansörler sahne kenarına vardığında sürgülü kafesler bir sinyalle açılır ve hayvanlar tek hamleyle arenaya sıçrayabilirlerdi. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!