Tarihi şarap yoluna bağ kurup en iyi yeni ödülünü kaptılar

Güncelleme Tarihi:

Tarihi şarap yoluna bağ kurup en iyi yeni ödülünü kaptılar
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2010 00:00

Zeynep Arca Şallıel şarap üretmek için yola çıktı, dört yıl Yeni Zelanda, Amerika ve Avrupa’yı dolaştıktan sonra babasıyla Anadolu’yu karışladı. Üretim yapmak için geçmişte Fransa’ya şarap ihraç eden Kırklareli bölgesini seçtiler. Bağlarını eskiden mandaların çektiği arabalarda küplerle şarap taşınan, tarihi Şarap Yolu’na kurdular. Sonuç mu? İspanya’daki ‘En İyi Yeniler’ yarışmasında altın madalya!

Haberin Devamı

Zeynep Arca Şallıel (38) Güney’deki bir tatil köyünün sahibi Özcan Arca’nın kızı, orkestra şefi Orhan Şallıel’in de eşi. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun. Bir süre Fransa sonra da ABD’de yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönmüş. Reklam sektöründe film prodüksiyonları yapmış.
“Herkes reklam filmi ne alaka, dedi ama ben bu işi babamdan ve annemden biliyordum. Annem film prodüktörü. Babam da sinema sektöründe bir süre çalıştı. Hatta babamın ‘Merhaba’ ve ‘3 Bölüm Kısa Film’ filmleriyle Altın Portakal’da ikinci ve üçüncülükleri var. ‘Merhaba’ Halil Ergün’ün gösterime giren ilk filmi. Bu nedenle çevreme önce film işinden ailecek iyi anladığımızı açıklamaya çalıştım. Ancak prodüksiyon işleri suya imza atmak gibi. Bir süre sonra sıkıldım” diyor şaraba geçiş hikayesine başlarken.
Üzümün şaraba yolculuğuna merakı Fransa’da yaşadığı yıllarda başlamış. Önce damağında daha iyi tatlar bırakan şarapları aramış. Merakı arttıkça tadımlara gitmiş. Üretim yapılan yerleri ziyaret etmiş. Şarap kültürü, yemek-şarap uyumu, şarap etiketlerine yazılanları anlama gibi konulardaki konferansların müdavimi olmuş. Ama pratiği yokmuş. Türkiye’de reklam işini bırakınca da babasına bir teklifte bulunmuş: “Şarap üretmeye ne dersin?” Babası, “Hayat kötü şarap içmek için çok kısadır” diyerek vermiş onayı.

TARİHİ ŞARAP YOLU

“Önce dünya şarapçılığını öğrenmem gerekiyordu. Vurdum kendimi yollara” diye anlatıyor: “Dört yıl Yeni Zelanda, Amerika ve Avrupa’daki bağları, üretimhaneleri dolaştım. Bazı bağbozumlarında ücretsiz olarak çalıştım. Gittiğim yerlerde ‘ben bu işi yapacağım’ dediğimde herkes bilgisini paylaştı. Sonra da ülkeme döndüm. Bu kez de babamla Anadolu’ndaki şarap bölgelerini dolaştık. En son Trakya’da karar kıldık. Çünkü çok az bilinir ama Kırklareli’nin köyleri üstünden İğneada ve Kıyıköy’e şarap taşımak için kullanılmış eski bir yol var. Burada üretilen rakı ve şarapların büyük küpler içinde mandaların çektiği arabalarla sahillere götürülüp, gemilerle Venedik ve Marsilya’ya gönderildiği biliniyor. Köylerden limanlara şarapların taşındığı bu yol eski haritalarda ‘Şarap Yolu’ diye geçiyor. Ancak son yıllarda sadece adı kalmıştı. Bu adı ve tarihi yaşatmak için yola çıktık. Şarabımız hem geleneksel hem de modern olsun istiyorduk. Sadece Trakya’da 15 bin kilometre yol yaptık. Sürekli toprak analizleri yaptırdık. Lüleburgaz ile Istranca Dağları arasında kalan topraklar bizim için uygundu. 2002’de Lüleburgaz’a bağlı Hamitabat köyünde 2 bin dönüm arazi aldık kolları sıvadık. Bağların adını da Arcadia koyduk.”

DEFİNE ARIYORUZ SANDILAR

İlk iş olarak bağ yapacakları arazilerin topraklarını ıslah etmek istemişler. Bunun için dozerler getirip toprağı bir metreden fazla kazıp havalandırma yolunu seçmişler. Uzaktan izleyen köylüler “define arıyorlar galiba” diyerek jandarmaya ihbar etmiş. O günleri şimdi gülerek hatırlıyorlar. Topraklar iki yıl nefes almış. Fransa’dan 90 bin kök getirmişler. 350 dönümlük araziye ekilmiş bu fidanlar. Sonra Michael Salgues ve Alain Carbonneau adlı iki Fransız önologla işbirliği yapmışlar. İlk hasatı da 2009’da yapmışlar. “Elle topladık üzümleri” diye gururla anlatıyor Şallıel: “Arcadia bağları tarihi Şarap Yolu’nun geçtiği topraklarda kurulduğu için heyecanlıydık. Hiçbir zaman bağlarımıza böcek ilacı sokmadık. Zararlı böceklerin imhası için ABD’de çok kullanılan etobur uğur böceklerinden faydalandık. Yedi yıllık bir çalışmanın ardından 2003’te ilk hasadımız oldu. Üzümün kabuğunun ezilmemesi için elle topladık, zedelenmeden şaraphanemize taşıdık. Kimyasal reaksiyona girmeden şıralarını çıkarttık. Küçük hacimli tanklarda, her parsel ayrı ayrı fermante edildi. Şaraphanenin özel tasarımı sayesinde, kırmızı şarap tankları yerçekimi yardımıyla pompalanmadan dolduruldu. Fermantasyonu tamamlanan şarapları mahzendeki Fransız meşesi fıçılarda dinlenmeye aldık. Bir süre sonra tadımlarını yaparak hangilerinin hangi miktarda karıştırılacağına karar verdik. İçimine kadar yaşamaya devam eden şaraplar üretebilmek, lezzetlerini en üst düzeyde koruyabilmek ve kadehlere eksiksiz ulaştırabilmek için şaraplarımızı filtrelemedik. Lezzet değiştiren hiçbir manipülatif işlem uygulamadık. Ve o yılın rekoltesi şarapları mahzende olgunlaşmaya bıraktık. İlk rekolte ürünlerimiz kırmızı, beyaz ve roze çıktı.”

EN İYİ YENİ ÖDÜLÜ

Değişik üzüm cinslerinden şarap yapmak için sürekli denemeler yapıyorlar. Cabarnet Sauvignon, Cabarnet Franc ve Merlot üzümünden yaptıkları ve 10 ay meşe fıçılarda bekletikleri kırmızıyla; Cabarnet Franc ve Merlot üzümünden yaptıkları roze şarabı İspanya’daki yeni piyasaya çıkan şarapların katıldığı ‘New Wine Award’ yarışmasına göndermişler. Sonuç: Kırmızıya altın, rozeye bronz madalya.

NELER ÜRETİYORLAR

ARCADIA BEYAZ: Sauvignon Blanc ile Sauvignon Gris üzümünün kendine has karakteriyle birleşmiş. İnce bir asiditeye sahip, dengeli ve ferahlatıcı. Filtrelenmeyen ve doğal yapısının özenle korunduğu bu şarapta narenciye, portakal çiçeğiyle başlayan içiminde, nefes aldıkça değişen aromaları hissediliyor.
ARCADIA KIRMIZI: (Premios Nuevo Vino/Madrid-Altın Madalya) Cabernet Sauvignon, Cabernet Franc ve Merlot üzümünün uyumu. Parlak yoğun kırmızı zarif, dengeli, gövdeli ve uzun içimli bir şarap. Fransız meşe fıçılarda on ay dinlendirilmiş.
ARCADIA ROZE: (Premios Nuevo Vino/Madrid -Bronz Madalya) Cabernet Franc ve Merlot üzümünün birlikteliği. Bahar çiçekleri ve armut tadıyla şeftali, meyankökü ve baharat aromaları içeriyor.

Haberin Devamı

Tarihi şarap yoluna bağ kurup en iyi yeni ödülünü kaptılar

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!