Tarih öncesi güzellik reçetesi

Güncelleme Tarihi:

Tarih öncesi güzellik reçetesi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2000 00:00

Haberin Devamı

Kadınlar güzellik derdine düştüler mi, yapmadıkları kalmıyor. Teknoloji ve ilerleyen tıp bilimi sayesinde artık her kadın güzel oluyor ama ya tarih öncesinde yaşayan kadınlar. Bakın onlar güzellik uğruna neler yapmışlar...

Güzelleşmek, kadının doğasında olan bir özellik. Tarihten önce yaşamış kadınların da güzelleşmek için günün koşullarına göre bazı yöntemlere başvurduklarını biliyoruz. Bugünün kadınlarının güzelleşmeye aşırı derecede meraklı olduklarını iddia edenler yanılıyorlar. Tarihten önce ve de tarihin en karanlık çağlarında yaşamış kadınlar da 21. yüzyıldaki hemcinsleri gibi süslenmek ve güzelleşmek istiyorlardı. Onlar, bir bakıma güzelleşmenin de tarihini yazmış oldular. Günümüzde tıp, kozmetik sanayii ve teknoloji, kadın güzelliğinin emrinde. Ya eski devirlerde durum nasıldı? Bu sorunun cevabını almak için kitaplar karıştırmanıza gerek yok. Biz size kısa bir araştırma hazırladık. Tarih, kadın, güzellik üçgeninin ana hatlarını bu araştırmada bulacaksınız...

M.Ö. 5000 yılına ait Sümer kalıntılarından kadınların o dönemde dudaklarını boyadıkları anlaşılıyor. Daha sonra eski Roma ve Mısır'da da kadınların dudaklarını boyadıkları biliniyor. Mısır Kraliçesi Kleopatra kına çiçeğiyle dudak boyardı.

Mısırlı kadınlar göğüslerindeki damarları mavi boya ile boyarlardı ve göğüs uçlarına altın tozu sürerlerdi. Ayrıca saçlarını da boyarlardı. Siyah ineklerin kanı, ılık yağ ve ezilmiş kaplumbağa ile karıştırılarak bir cins boya elde edilirdi.

Sarışın kadınların daha eğlendirici ve etkileyici oldukları iddiası, Eski Yunan'dan çıktı. Yunanlı kadınlar, dünyada saçlarını sarıya boyatan ilk kadınlar oldular. Sarı çiçeklerin çiçek yapraklarıyla potasyumu karıştırarak saç boyası yapıyorlardı. Yunanlı kadınlar, erkekler uğruna süslenip güzelleşmeyi ilke edinmişlerdi. Kokular sürünürler, ciltlerine yağ ile masaj yaparlardı.

Cilt bakımı önemliymiş

Eski Roma'da ciltlerini güzelleştirmek için timsah dışkısıyla bir çeşit çamur maskesi yaparlardı. Pomza taşları dişleri beyazlatmak için kullanılırdı. Koyun yağı ve kanından hazırlanan bir karışım tırnak boyası olarak kullanılıyordu.

Çinli'ler, bin yıl önce kadınlarda ayak güzelliğine önem vermeye başlamışlardı. Kadınların ayakları fazla büyük olmasın diye, kız çocukları altı yaşına geldiği zaman ayaklarını cendere gibi sıkan demir ayakkabılar giymek zorundaydılar.

17. yüzyılın ortalarında İngiltere'de kadınlar kaşlarını cımbızla alıp, fare derisinden yapılmış takma kaş kullanırlardı.

18. yüzyılda, Avrupa'da hem kadınlar hem de erkekler peruk kullanırlardı. Erkeklerin perukları oldukça küçüktü, kadınlarınkiler ise olabildiğince büyüktü. Kadın peruklarında inanılmaz modeller uygulanıyordu ve bu ağır perukları başta taşımak gerçekten çok zordu.

18. yüzyılda, kadınlar yüzlerindeki kırışıkları ve sivilceleri gizlemek için yüzlerini kurşundan yapılan bir çeşit boya ile boyarlardı. Fakat kurşunlu boya kadınların hayatlarını tehlikeye sokardı.

Kırışıkları yoketmek ya da gizlemek için kremler, losyonlar ve pudralar, 19. yüzyılda moda oldu. Bu arada kadınlara, geceleri yüzlerine çiğ biftek yapıştırarak yatmaları da önerilirdi.

Kozmetik cerrahi, ilk kez 1930'lu yıllarda zengin kadınlar arasında yaygınlaşmıştı. Özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında savaşta yaralanan askerlere ve vücudunda yanık olanlara uygulanan tedavi yöntemleri sayesinde, estetik cerrahi de gelişerek bugünkü konumuna geldi...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!