Güncelleme Tarihi:
İsmail Türkmen / citizenoff@gmail.com
FİLMİN FRAGMANINI İZLEMEK İÇİN
Tek bir mekanda çekilen ve biraz da bundan dolayı – tamamen olumlu anlamıyla – gayet sade bir görselliğe sahip olan Nokta, iyilik olsun diye ve iyi niyetle çıktıkları yolda bir sürü kötülüğe imza atan/attıran iki kafadarın “çektiklerini” anlatıyor. Kahramanlarımızdan en azından birinin bu yola çıkarken bir miktar kendi çıkarını da göz önüne aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani buradaki iyiliğin saf bir iyilik olmadığı açık ancak sonuçta senarist/yönetmen/kurgucunun bize sunduğu hikaye, bu iki kişinin başlangıçtaki iyi niyetinden şüphelenmemize çok da izin vermiyor. Sonuçta da ortaya iki iyi insanın kötülük yapma/yaptırma serüveni çıkıyor.
Hat sanatıyla içli dışlı olan iki gençten Selim’in amcası Hamdullah Hoca hastadır ve tedavi için para gerekmektedir. Selim bu paranın ancak ailenin elindeki asırlık ve özel bir hatla yazılmış Kuran’ın satılmasıyla bulunacağına kanaat getirir. Ailenin buna razı olmayacağını bildiğinden Kuran’ı babasının evinden çalmayı kararlaştırır. 1 milyon “avro” istediği Kuran’ın satılması sürecinde de eski arkadaşı Ahmet’ten yardım ister. Başlangıçta bu işe pek razı gelmeyen Ahmet – başka şeyler yanında – bunun bir insanın hayatını kurtaracağını düşünerek Selim’in alıcı bulmasına yardımcı olmaya karar verir. Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymaz ve bu yolda epey bir insanın canı yanar.
Ve bütün bu olaylar, bir zamanlar Tuz Gölü’nde bir yere kendi hattıyla “Allah onu bağışlasın” yazarken Anadolu’yu istila eden Moğollar tarafından öldürülen Malik Hoca’nın bu yazıyı yazdığı civarda cereyan eder. Hocanın bağışlanmasını istediği kişiler Moğollardır. Filmin afişinde de gördüğümüz Arapça ifadenin son noktasını koymadan mürekkebi tükenince hoca, talebesinden mürekkep getirmesini ister. Ancak genç öğrenci, yazıda kastedilenin Moğollar olduğunu bildiği için buna yanaşmaz. Öğrencisi “Bu kadar insanı öldürenler için af mı dilenir” diye yargıladığı ve mürekkep getirmekte nazlandığı için de Malik Hoca yazısına son noktayı koyamadan Moğollarca öldürülür.
KÖTÜLÜK, KÖTÜLERİN “İŞİ” MİDİR
İşte asıl hikayemizdeki Ahmet, Malik Hoca’yı ve dini sorgulayan bu gencin çağdaş versiyonu. Hamdullah Hoca’ya aynen şunları söylüyor: “Hocam dünya kötü, bu da benim inanmamı engelliyor. Allah’ın gücü her şeye yeter değil mi, o zaman kötülük niye var Hocam?” Ne var ki Malik Hoca’nın Moğollar için istediği bağışlanmayı, onun çağdaş versiyonu Hamdullah Hoca, “iyilik yapayım derken birkaç kişiyi öldüren” Ahmet’e çok görür. Ahmet’e cezasını vermeye çalışan yardımcısına “Bırakın Allah cezasını versin” der.
İrili ufaklı tali konuları ya da alt metinleri bir tarafa bırakırsak, Nokta’dan yansıyan şey büyük ölçüde Tanrı’nın kurduğu düzenin savunulması. Evet bu düzende kötülüğe de yer var ama Hamdullah Hoca’nın dediği gibi ‘Dünya böylesine kötüyse bunun bir sebebi olmalı’dır. Nokta’nın söylediği şey, “Her şerde bir hayır var ve sınırlı aklımızla biz insanlar bunu her zaman takdir edemeyebiliriz”deki mantıkla örtüşüyor. Nitekim Allah’ın iyiliği ve iyi niyeti hakkında kuşkuları olan Ahmet, iyi niyetle çıktığı yolda katil olarak “ağzının payını alıyor.” Bizim bıraktığımız yerden sonra herhalde Ahmet artık akıllanmıştır ve bir daha zinhar Tanrı’nın sistemine karşı ileri geri konuşmayacaktır.
Buraya kadar söylenenler, aslında çok da duymadığımız fikirler değil. Ancak Nokta, belki orijinal olmasa bile, bu felsefeye çok bilinmeyen bir boyut katıyor: Kötülük, kötülerin “işi”dir. Dolayısıyla kötülük yaptığı için kötüleri kınayamayız. Asıl kınanması gereken, kötülük yapan iyilerdir. (Moğollar için Allah’tan af dileyen felsefenin uzantısının Ahmet için ceza istemesini başka türlü yorumlayamayız.) Tanrı’nın sisteminde kötülük de vardır ancak bu, belki Şeytan başta olmak üzere kötülerin işidir. Birisinin kendi işini yapması kötü olmayacağına göre de Tanrı’nın sistemi iyidir.
Nokta’yı yapanların gerçekten böyle bir düşünceyi aktarmak isteyip istemediklerini bilmiyorum. Ancak benim izlediğim film, en azından, böyle bir yoruma kesinlikle açık bir anlatı içeriyordu.