Güncelleme Tarihi:
“Keşanlı Ali Destanı” dizisindeki rollerinizi anlatır mısınız bize?
Algı Eke: Benim canlandırdığım rol, “Keşanlı Ali Destanı”nın orijinal tekstinde yok. Fehime, senaristimiz Özen Yula’nın yarattığı bir karakter. ‘Tip’ demem daha doğru olur sanırım. Fehime, Sineklidağ’daki o sefaletten kurtulmaya çalışan, genel olarak asabi biri ama aynı zamanda da sevgi dolu. Biraz çizgi film karakteri gibi. Sevince tam seviyor, üzülünce de üzüldüğünü çok belli ediyor. Belçim Bilgin’in oynadığı Zilan karakterinin de en yakın arkadaşı. Çocukluktan beri birlikteler ve onun mücadelesine destek veriyor.
Ezgi Tombul: Ayfer de Fehime gibi orijinal tekstte olmayan, sonradan oluşturulan bir karakter. Zenginken yoksulluğa düşen, Sineklidağ’a sonradan gelen ve mahalleyi hor gören biri. Annesiyle birlikte yaşıyor. Mahallenin havalı kızı. Çağan Irmak ilk okuma provasında Ayfer için “Bu kız kötü biri değil ama ‘Allah vermiş, ben de göstereyim’ diyen bir kız” demişti.
Dizinin kadrosuna nasıl dâhil oldunuz?
Algı Eke: “Dürüye’nin Güğümleri”nde İpek Tuzcuoğlu’nun kızlarından birini oynuyordum. Dizi için Muğla’da çekim yapıyorduk. Çekimler bitince İstanbul’a döndüm. Çağan Irmak, oyunculuğumu izleyip beğendiğini söyledi. Dizi için görüşmeler yaptık. Hem “Keşanlı Ali Destanı” adını duyunca hem de işin içinde Çağan Hoca’yla çalışmak olunca, seve seve kabul ettim. Yönetmenimi rahat rahat övebilirim; çünkü hem çok seviyorum hem de çok saygı duyuyorum. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Ve bu tekstin biz genç oyunculara uğur getireceğini düşünüyorum.
Ezgi Tombul: Bana da teklif Çağan Irmak’tan geldi. Bu benim ilk televizyon işim. Benim için de gerçekten çok iyi bir şans oldu.
BAZEN GÜLMEKTEN ÇEKİM YAPAMIYORUZ
Çekimler nasıl gidiyor?
Algı Eke: Çok güzel. Bazen gülmekten çekimlere ara verdiğimiz oluyor. Sonuçta komedi çekiyoruz, biz güleceğiz ki seyirci de gülsün. Setin en eğlencelisi ise Çağan Hoca...
Ezgi Tombul: Sette her şey o kadar iyi ki, sen de oyuncu olarak iyi oynamak zorundasın. Başka bir alternatifin yok. Bazen Çağan Hoca bir rolü değiştiriyor, senden istediğini aldığı zaman da inanılmaz keyifleniyor, gözlerinden ışık çıkıyor. İlk zamanlar yaz sahneleri çekiyorduk, gece sahnelerinde soğuk havada geceliklerle sokağa çıkıyorduk. Soğuktan ellerimizi, ayaklarımızı hissetmiyorduk. Bir de üstüne gülmekten yanaklarımızı da hissedemez hale geliyorduk.
“Keşanlı Ali Destanı”nı daha önce izlemiş miydiniz?
Algı Eke: Evet, izlemiştim. Zaten kült bir eser. Haldun Taner o kadar evrensel ve her döneme hitap eden bir hikâye yazmış ki, ileride çocuklarımın da izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Zaman aşımına uğramayacak, toplumun her kesimi tarafından çok rahat takip edilebilecek bir hikâye.
Dizide aksanlı mı konuşuyorsunuz?
Algı Eke: Fehime’nin dili, mahallede konuşulan tüm dillerin ortaya karışık hali gibi. Ama aksanının adı yok. ‘Fehimece’ diyebiliriz. Bazı kelimeleri yanlış söylüyor, duyduklarını uydurarak anlatıyor, bunlar da işin komedisi. Yanlış söylediğini de bilmiyor, o yüzden gereksiz bir özgüveni var.
Ezgi Tombul: Benim karakterimde aksan hiç yok.
AYFER SİNİR EDEN FEHİME PATLAYAN TARAF
Bu iki karakter aynı biçki dikiş kursuna gidiyor ama hiç geçinemiyorlar. Neden sürekli didişip duruyor Fehime’yle Ayfer?
Ezgi Tombul: Ayfer, Fehime’yi gıcık etmekten haz alıyor. Onu hor gördüğü için sürekli üzerine gidiyor. Ayfer sinir eden, Fehime de patlayan taraf. Bizim Algı’yla tanışmamız da kavgayla oldu. Setteki ilk günümüzde “Merhaba ben Ezgi, ben de Algı” deyip tanıştık, ilk sahnemizde de saç saça baş başa kavga ettik.
Kavga sahnesinde birbirinize gerçekten zarar vermediniz umarım...
Ezgi Tombul: Yok yok, ikimize de bir şey olmadı. Zaten çekim yaparken Algı saçımı çekiyor, bir yandan da “Bir şey olmadı değil mi?” diye soruyor, “Yok bir şey olmadı” diyorum. Ardından “Acıtmıyorum değil mi?” diye soruyor, “Hayır hayır, çok güzel çekiyorsun, devam et” diyorum. (Gülüyor) Kavga ederek birbirimize ısınmış olduk, o sahne bizi yakınlaştırdı.
TIRNAK BOYASI SIKINTI OLUYOR
Sette sahnelerinizin çekilmesini beklerken, vakit geçirmek için neler yapıyorsunuz?
Ezgi Tombul: Setimizde sigara içenlerle içmeyenlerin odaları ayrı. “Kim odasını daha güzel yapacak” yarışması yapıyoruz bazen. Sigara içmeyenler odalarında fotoğraf çekip bize yolluyor. Biz de sigara içenler olarak odamızı güzelleştirmeye çalışıyoruz. Biri evinden örtü getiriyor mesela, “Bunu buraya koyarsak güzel durur” diyor. Odalarımızı yuva kıvamına getirmeye çalışıyoruz.
Role adaptasyon konusunda yaşadığınız sıkıntılar oldu mu?
Algı Eke: Şöyle bir sıkıntımız var; oradaki sefaleti yansıtmak amacıyla tırnaklarımıza pis görünmesi için bir boya sürülüyor. Ve bu boya yıkamakla da çıkmıyor. Bundan kurtulmak için bazen hamama gidip aklanıyorum! (Gülüyor) Bazen de unutup bir restorana yemek yemeğe gidince elimi kolumu nereye koyacağımı şaşırıyorum!
HOROZ VAKKAS CİDDİ ROL KESİYOR
Çekim yaptığınız platoda kediler, köpekler, tavuklar, iç içesiniz...;
Algı Eke: Evet, bazen bizi çok şaşırtıyorlar. Geçen profesyonel eğitimli bir köpekle çekim yaptık. O kadar iyi oynadı ki inanamadım. Bir horozumuz var, Vakkas, o da ciddi rol kesiyor.
AŞKLARININ GİDİŞATI SÜRPRİZ
Fehime ve Ayfer’in mahallede aşkları da var değil mi?
Algı Eke: Evet, Fehime’nin İzmarit Nuri’yle ilişkisi var. Ama Nuri’nin gözü biraz dışarıda. Fehime orijinal tekstte yer almadığı için ilişkisinin gidişatı nasıl olacak, hiç bilmiyorum.
Ezgi Tombul: Ayfer de Manyak Cafer’le aşk yaşıyor. Bu konuda benim için de her şey sürpriz.