Tanımlanamayan bir cisim yaklaşıyor

Güncelleme Tarihi:

Tanımlanamayan bir cisim yaklaşıyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2014 01:34

UFO gören masum köylü demeyin, ben de bir tane gördüm. Hadi Eva bir kenara, askeri uçaklar da görmüş ki peşine takılmış. Durur muyum hiç, atladım konuya

Haberin Devamı

Gazetelerde siz de okudunuz, değil mi? Bizim savaş uçakları UFO’ların peşine takılmış, elin uzaylısıyla, hiç sevmediğim o tabirle ‘it dalaşı’ yapmışlar. Öyle ‘bir arkadaşın arkadaşı görmüş, ışıklar saçıyormuş’ gibi bir haber değil; her şey gündüz gözüyle olup bitmiş. Fotoğraf var, tanıklık var, uçaklar helikopterler var ve tabii ki, en sevdiğim, ‘bize doğru yaklaşmakta olan, tanımlanamayan bir cisim’ var.
Beni biliyorsunuz; nasıl heyecanlandığımı da tahmin etmişsinizdir. Okuduğum haberde her şey, ayrıntılarıyla, dakikası dakikasına yazıyor... Yer, Seferihisar Doğanbey, tarih 22 Nisan 2014, saat 13.30... O bölgede hazine için arazi tespiti yapan, bunun için de fotoğraflar çeken maliye memuru Metin Mehmet Kaya, kafasını havaya kaldırdığında ufkun birdenbire savaş uçakları, helikopterler bir de tanımlanamayan bir cisimle kaplandığını görüyor. Hepsi birbirinin etrafında dönüp duruyor; ani manevralar yapıyorlar. Memur Kaya hızlı davranıp, basıyor deklanşöre. Yedi sekiz fotoğrafla olayı tespit ediyor. Sonra yine birdenbire, cisim kayıplara karışıyor... Haber böyle.
Daha ne olsun! Beni meraklandıracak her şey işin içinde. Şimdi sıkı durun, ben de tıpkı buna benzeyen, hem de bizzat başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Ama söz verin, sonra bana ‘UFO gören masum köylü’ muamelesi yapmak yok.

Haberin Devamı

Ben de bir UFO gördüm

Geçen yaz Heybeliada’da bir arkadaşımın evinde, balkonda oturuyorduk. Gündüz vakti denize karşı bir masa etrafında keyifle kurulmuş, dört eski okul arkadaşı... Laf lafı açmış, ortak tanıdığımız herkesi tatlı tatlı çekiştirirken, yani sohbetin en güzel yerinde, arkadaşımın annesi elinde tabaklarla balkona, yanımıza çıktı. Daha tabakları masaya bırakamadan “Ayyyy” diye bir çığlık attı. Donmuş kalmış, arkamıza, denize doğru bakıyordu. Biz de kafamızı çevirdik ki ne görelim: Koca bir cisim bize doğru yaklaşıyor! Ama öyle UFO’ların hep çizilen temsili resimleri gibi bir cisim değil. Bir silindir çubuğun, biri büyük ötekisi daha ufak iki diskin etrafında birleştiğini düşünün. Öyle orantısız, tuhaf bir araç... Neyse, aramızda yüz metre var yoktu. “Ayyy çarpacak çarpacak” diye kendimizi can havliyle yere atmışız. Sonra sessizlik... Hiçbir şey olmadı. Kafamızı kaldırdık ki, karşımızda aynı sütliman deniz, hafif hafif bir rüzgâr esiyor, cisim gitmiş...
Şimdi söyleyin, bir değil, iki değil, tam beş kişiyiz... Hepimiz de aynı şeyi gördük; birbirimize aynı şekilde tarif ettik. Hep beraber bir halüsinasyon yaşamış olabilir miyiz? (Biliyorsunuz, bu konuları araştırmayı severim, toplu halüsinasyon vakaları yok değil; ama bu örneğe pek uymuyorlar.) O gün tabii başka hiçbir konu konuşmadık. Dağılmıştık biraz. Arkadaşlarımdan birisi “Ay Eva, hep böyle çatlak çatlak şeyler anlatırdın da gülerdik, bak hepimiz yaşadık işte” deyince ancak moralim yerine geldi de hain hain sırıttım.
Şimdi size bir şey itiraf edeceğim. Arkadaşlarımın morali çok korktuklarından bozulmuştu. Bense yeterince göremedim diye sıkıldım. “Niye kendimi yere attım da, uzun uzun bakamadım” diye hayıflandım. Hiç yakışmamıştı bana!
İşte Seferihisar’daki vakayı okuyunca, Heybeliada’daki o öğleden sonra yaşadıklarım ışık hızıyla aklıma geldi. Oturduğum yerden kalktım; perdeleri açıp gökyüzüne baktım. Ne gezer, yok gelen giden... Yanımdaki arkadaşım “Ne oluyor yine heyheylendin” diyince gazetedeki haberi gösterdim. Bilmiş bilmiş kafasını salladı: “Haktan Bey anlatmıştı bana zaten.” “Aaa o senin arkadaşın mı” demeye kalmadan, “Sizi tanıştırmalıyım” diyerek telefona sarıldı.

Haberin Devamı

MİT’in de UFO birimi var

Ertesi gün... Haktan Akdoğan’la karşılıklı oturmuş laflıyoruz. Siz de tanırsınız, Sirius UFO Uzay Araştırmaları Merkezi’nin kurucusu ve yöneticisi. Hayatını ‘UFO Gerçeği’ni araştırmaya vakfetmiş bir insan... Zaten öteden beri merak ederdim kendisini, tanışmak bugüne kısmetmiş. Bu son haber de, hemen hepsinde olduğu gibi, Sirius’un çabasıyla çıkmış ortaya. Bahsi açar açmaz “İlk it dalaşı” değil diyip bir sürpriz yapıyor: “Senin gazetenin arşivine bir bak; 8 Ağustos 2001, sürmanşet, ‘Türk Jetinin UFO İle İt Dalaşı’, Çandarlı semalarında bir askeri pilotun yaşadıklarının haberi.” (Sonradan daldım arşive tabii; Metehan Demir’in haberiymiş; söz konusu pilot UFO’yla karşılaşmasını resmi raporlara bile sokmuş.”)
“UFO’lar en çok askeri üsler ve nükleer tesisler etrafında gözleniyor” diye anlatıyor Akdoğan. “Onlar da bizi gözlüyorlar. İnsanoğlunun teknolojik gelişiminin evrelerini raporluyorlar.” Akıl yürütüyorum; o halde onları da en çok gören askerler. “Aynen öyle” diye cevap veriyor Akdoğan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapmış ve Sirius’a tanıklıklarını aktaran birçok emekli subayın ismini aktarıyor. Korgeneraller, albaylar, askeri pilotlar, hatta halen uçan sivil pilotlar...
“Zaten TSK’da bu işlere bakan bir birim var. MİT’te de. Dünyanın her tarafında da böyledir bu; İngiliz Savunma Bakanlığı geçmişe dönük UFO kayıtlarını artık paylaşıyor. O bakanlıkta 21 yıl çalışmış bir memur, şimdi gazeteci Nick Pope UFO’lara dair sürekli yayın yapıyor. Hatta daha da üst düzey bir isim, Kanada’nın eski savunma bakanı bu konunun dünyadaki en önemli savunucularından. Ben bizzat orduya bu konularda sunumlar yaptım. Son vakadan sonra MHP’nin Ankara milletvekili Özcan Yeniçeri beni aradı; sonra da konunun aydınlatılması için Meclis’e soru önergesi verdi. Artık dünyanın her yerindeki bu bilgilerin bizlere aktarılması lazım.”
Bulmuşum, bırakır mıyım... Saatlerce konuştuk Akdoğan’la (Diğer ayrıntılara başka yazılarda girerim). Davasına inanmış bir kişinin serinkanlılığıyla tane tane anlattı. Sohbet uzadı gitti ama aslında benim aklımda tek bir soru vardı: “İyi varlıklar mı bu uzaylılar; gelip çanımıza ot tıkamasınlar sonra” dedim de güldü: “İyiliğimizi istiyorlar; hiç merak etme; istemeseler şimdiye kadar çoktan bunu yaparlardı.”
Madem iyiler, sorun yok. Perdeleri açtım, bekliyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!