Güncelleme Tarihi:
Oldukça yoğun bir katılımla gerçekleşen söyleşi de ünlü oyuncu, Osman Sınav’ın yönettiği ve kendisinin ilk sinema filmi olan Yalancı Şafak’tan, iyi bir çıkış yakaladığı Kaç Para Kaç’a, Devrim Arabaları’ndan Bir Zamanlar Anadolu’da’ya kadar bütün çalışmalarını anlattı.
Söyleşi boyunca Türkiye ve dünya sinemanın dününü- bugününe değinen Birsel, kendi sinema ve oyunculuk deneyimlerinden çarpıcı örnekler de verdi.
HÜLYA AVŞAR İLE AYNI YATAĞA GİRMEK
Osman Sınav’ın yönettiği ve ilk sinema filmi olan Yalancı Şafak’taki oyunculuğunu hiç beğenmediğini dile getiren Birsel, bu nedenle 7 yıl sinemada yer almadığını belirtti. Verilen bu aradan sonra Yavuz Özkan’ın kendisine teklif ettiği projeyi geri çeviremedi ve ‘Bir Kadının Anatomisi’ndeki rolü kabul etti. Filmde Hülya Avşar’la sevişme sahnesini söyleşi sırasında şu sözlerle anlatı.
“Hülya Avşar için özellikle magazin dünyasını kavurduğu, herkesin olağanüstü bir oyuncu, olağanüstü bir kadın dediği bir dönemdi. Hakikaten de öyleydi. FilmdeHülya Avşar’ın kocasını oynayacaktım, hatta onunla yatağa girecektim. Olağanüstü bir şey…
O zamanlar ben genç ve yakışıklı konservatuar öğrencisiydim. Avşar’la ilk kez film setinde tanıştım. Sonra çekimler başladı, Yavuz Abi beni yönlendiriyor ama bir türlü olmuyordu. Benden hiç memnun değildi. Günlerce beklediğim sahne geldi; ‘Hülya Avşar’la yatağa gireceksin.’ Sette ağır bir hava var. Bütün set boşaltıldı, üzerimde bir tişört, bir gömlek, açık renk bir kot vardı, hiç unutmuyorum. Avşar prenses gibi set gazeteciden yıkılıyor, Yavuz Abi sürekli gazeteci kovalıyor.
Kapılar kapandı, kamera, ışık hazır. Hülya yok, ben ve Yavuz Abi bekliyoruz. Hülya geldi, üzerinde bir sabahlık. Soğukkanlı bir şekilde çıkardı sabahlığı, üzerinde babydoll ve yatağa yattı. Ben hala pantolon, gömlek… Ne yapacağımı bilmiyorum, Yavuz Abi kaşla gözle idare ediyordu, beni. Gömleğimi ve tişörtü çıkardım, pantolonu çıkarırken ‘oha’ diye bir ses. Pantolon dizlerimde kaldı, ‘giy’ dedi, tekrar giydim tabi. Sonra Yavuz Abi benimle oyun hamuru gibi oynadı. Oraya buraya döndürdü, düşündüğünüz gibi değil yani. Kameralarının açılarını yer değiştirmesiyle birkaç kez çekildi o sahne. Ama kötü bir süreç çünkü senin o sahne için vehmettiğin şeylerin hiçbiri gerçekleşmiyor.”
“SEN HİÇ KADIN DÖVMEDİN Mİ”
“Zeki Demirkubuz, yönetmen olmasaydı şu an hapisteydi. Çünkü (bunu iyi anlamda söylüyorum) öfkesi bu kadar yoğun ve koyu başka bir adam tanımadım. İyi ki sinemayı seçmiş, çok güçlü filmler yapıyor.
Demirkubuz’un yönettiği 'İtiraf'ta, Başak Köklükaya ile rol aldım. Senaryoda bir sahne var ki erkek karakterin karısını dövdüğü... İşte o sahneye sıra geldiğinde Zeki benden Başak’ı gerçekten dövmemi istedi. ‘Ciddi değilsin herhalde’ dedim, ‘Ciddiyim, sen hiç kadın dövmedin mi” dedi. Başak yatakta bizi bekliyor, konuşmalarımızı duymuyordu.
Kamera kurulmuş, her şey tamam. Benim gidip Başak’ı döveceğim sahne bu. Yapamadım, Zeki beni orada bırakıp gitti. Darmadağın oldum, beni öyle bir halde bıraktı ki bir süre banyodan çıkamadım. Sonra gittim, Başak’ın üzerine çöktüm, kızın canını çıkarabilirim. Zeki’ye olan öfkem, beni düşürdüğü durum, bütün gücümü biriktirdim ve Başak’ın üzerindeki duvara öyle yumruklar attım ki bir tanesi Başak’a değse ölebilir. O sinirle elim parçalandı. Set yarım kaldı tabi, hastaneye gittik.”
KAPANIŞ EDİP CANSEVER’LE
Söyleşi Birsel’in Edip Cansever’in ‘Ben Ruhi Bey Nasılım’ şiirini okumasıyla sona erdi.