Zeynep BİLGEHAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 19, 2011 00:00
Tandem atlayışında bir paraşüt hocasına bağlı olarak kendinizi bir uçaktan aşağı atıyorsunuz. 45 saniye boyunca saatte 200 kilometre hızla düşüyorsunuz. “İnsan kendini neden yüksekten atmak ister ki?” diye düşünerek Efes’teki atlayış merkezine gittim, kendimi 4 bin metre yükseklikte bir uçağın kapısında buldum
İzmir’e 40, Selçuk’a beş dakika uzaklıktaki Gökçen Havacılık Efes Atlayış Merkezi’nde, geniş alanın ortasındaki hangarda paraşütçüler rengarenk paraşütlerini katlarken uçuş meraklıları da diğer tarafta havayı kolluyor. Derken, gökyüzünde rengarenk noktalar beliriyor. Yavaş yavaş yakınlaşıyorlar ve paraşütçüler aşağı süzülüyor. Ayakları yere değen tandem atlayışçıları sevinç çığlıkları atarak etrafa dağılıyor...
Genellikle üniversite mezunu ve 25-40 yaş arası ekstrem spor meraklıları arasındaki yeni trend ‘tandem’ atlayış. Tandem sözcüğü İngilizce’de ‘art arda dizili’ anlamına geliyor. Bir tür kemerle paraşüt hocasına bağlanarak, 4 bin metre yükseklikte uçaktan aşağı atlıyorsunuz. 45 saniye boyunca saatte 200 kilometre hızla düştükten sonra hocanınızın (ve dolayısıyla sizin) paraşütü açılıyor. Yedi-sekiz dakika Efes’i izleyerek süzüle süzüle aşağı iniyorsunuz.
“Bu çılgınlık neden?” sorumu Türk Hava Kurumu Gökçen Havacılık Genel Müdürü Volkan Yılmazer cevaplıyor: “Herkes yüksekten atlamak ister. Uçma duygusu insanlarda ezelden beri var. Hiçbir yere çarpma derdi yok, boşlukta hızla ilerliyorsunuz. O kadar heyecanlı ki! Denemeden anlamaya imkan yok.”
NE KADAR YÜKSEK O KADAR GÜVENLİ
Uçmaya karar vermek, tandem atlayışın en zor kısmı... Tereddütlerin başında güvenlik endişeleri geliyor. Yılmazer, “Havadaki araçlar yerdekilerden daha güvenli. Diğer araçların kaza istatistikleri daha fazla. İnsanlar, riskli olduğunu düşündüğünden hava araçlarında ek güvenlik önlemleri alır. Havacılıkta her şey daha kontrollü” diye anlatıyor. Sağlık açısından da hiçbir sakıncası yok. Paraşüt eğitim şefi Mustafa Ağcahan, “Düşerken yüksek basıncın size etkisi yok. Oksijensizlik 5 bin 500 metreden sonra başlıyor. Tandem atlayış yaparken 4 bin metrede neredeyse hiç durmuyorsunuz, hızla düşüyorsunuz. Paraşüt atlayışı yapmak, balkondan düşmek gibi değil. Ne kadar yüksekten atlarsanız, o kadar avantajlı. Üçüncü kattaki evimde balkondan aşağı bakamıyorum. Oysa uçağın kapısı evimin kapısı gibi” diyerek beni rahatlatıyor.
10 DAKİKA EĞİTİM
Kararınızı verdikten sonra yalnızca 10 dakikalık bir eğitim alıyorsunuz. Eğitmenler bir video eşliğinde nasıl durmanız gerektiğini ve başınıza neler geleceğini anlatıyor: “Kollar önce vücuda bitişik, sonra açık olmalı. Başınızı dik tutun ki hava yutmayın. İnerken bacakları kendinize çekin.”
Rüzgardan korunmak için kırmızı bir tulum giyip özel gözlüklerinizi de aldıktan sonra uçağın yolunu tutuyorsunuz. Küçük bir Cessna uçağında hocanız arkada, siz önünde oturuyorsunuz. Uçak havalanıyor ama dışarıyı görme imkanınız yok. Sadece bekliyorsunuz. Ne zaman ki uçağın kapısı açılıyor, 4 bin metre yükseklikte olduğunuzu görüyorsunuz. Panik yapsanız da faydası olmuyor çünkü vazgeçme şansınız yok. Hocam Beslan Babaoğlu, “Aşağı bakmaya gerek yok, beraber tepedeki uçağı izliyoruz” diye beni rahatlattıktan sonra birbirimize bağlanmış bir halde, denize atlar gibi aşağı atlıyoruz.
HAVADA YÜZME HİSSİ
Havada iki takla atıyoruz ve düşmeye başlıyoruz. Yüzümüze serin ve tatlı bir rüzgar çarpıyor. Fakat düştüğümü hissetmiyorum, daha çok yüzüyor gibiyim. 10 saniye sonra kollarımı açıp etrafı seyretmeye başlıyorum; Efes Antik Kenti’ni, Meryem Ana Kilisesi’ni, tarlaları ve Ege’nin masmavi sularını görüyorum. Sanki Google Earth’deyim! 42 saniyede 2 bin 500 metre düştükten sonra hocamın paraşütü açılıyor. Yatay düşme pozisyonumuz yavaş yavaş dikleşiyor. Aşağı inerken de manzaranın tadını çıkarma fırsatı buluyorum. Biraz heyecan içinse diğer paraşütçüleri takip ettik ve basit akrobatik hareketler yaptık.
Ardından doğal bir şekilde, tıpkı bir kuş gibi yere indik. 45 dakika gibi gelen iniş aslında sadece yedi dakika sürdü.
İlk seferde beyniniz, “Ben ne yapıyorum!” diye olayı idrak etmeye çalışıyor. İnince atlayışın bazı bölümlerini hatırlayamıyorsunuz. İşte bu nedenle, tandem atlayışını mutlaka ikinci kez yapmak gerekiyor!
ÖNCEDEN REZERVASYON
16 yaşından büyük herkes atlayış yapabiliyor. Fakat bir gün önceden randevu almanız şart. Gitmeden önce hava durumunu da kontrol edin. Yoksa hevesiniz kursağınızda kalabilir. Ani rüzgar değişikliklerine önlem olarak erken saatlerde gitmek daha iyi. Atlayışın fiyatı 340 lira. Atlarken kameraya çekilip, uçuş boyunca girdiğiniz hallerin kaydedilmesi için de fazladan 100 lira veriyorsunuz. Eğitim sonrası amatörler için tek başına paraşüt atlayışının fiyatıysa 42 lira. Eğer kendi ekipmanınız yoksa 10 lira paraşüt kirası veriyorsunuz.
HAYKO CEPKİN BU SPORUN MÜDAVİMİ
Efes Atlayış Merkezi, 1996’dan beri faal ama son dört yıldır halka açık. Üçü kadın, toplam 12 paraşütçüyle atlama ve eğitim faaliyetleri yapılıyor. Manzarasından dolayı dünyanın sayılı atlayış merkezlerinden. Müdavimleri arasında Hayko Cepkin ve Kürşat Tüzmen var. Paraşüt eğitim şefi Mustafa Ağcahan: “Bir kere deneyen mutlaka yeniden atlamak istiyor. Geçenlerde biri son dakikada vazgeçti. “Artık çok geç!” deyip beraber atladık. Havada ‘İnanamıyorum!’ diye haykırıyordu” diyor.
KENDİNİZ DE ATLAYABİLİYORSUNUZ
Paraşütle kendiniz atlamak isterseniz eğitim yalnızca bir hafta sürüyor. İki gün yerde teorik eğitim aldıktan sonra hocayla bir tandem atlayışı yapıyorsunuz. İlk dört seferde hocalarla atlıyorsunuz; kol ve bacaklarınızı çekip sizi yönlendiriyorlar. Sonra birlikte atladığınız eğitmen sayısı bire düşüyor. Onunla da dört atlayış yaptıktan sonra sekizinci atlayışta yalnızsınız! Sertifikanızı aldıktan sonra dünyanın herhangi bir uçuş merkezinde paraşütle atlayabiliyorsunuz.