Güncelleme Tarihi:
Eski bir şarkı olan “Yıldızlar da Kayar”ı cover olarak tekrar gündeme getirme fikri nasıl ortaya çıktı?
Bir gün Antalya’da bir arkadaşımla gezerken bana “Yıldızlar da Kayar”ın kaydını dinletti. Ben de duygusal ama hızlı şarkıları çok seviyorum. “Yıldızlar da Kayar” duygu yüklü bir şarkı olduğu için bunu mix yapıp club versiyon söylemenin çok güzel olacağını düşündüm. İlk sahnemde hemen müzisyen arkadaşlarımla beraber çalıp söyledim ve kafamıza yattı. Zaten sloganı çok güzel. Bazı hızlı şarkıların çok mesajı olmuyor. Kelimeleri oturtuyorsun ve güzel güzel gidiyor. Ama içinde mesaj bulamıyorsun. Fakat bu şarkının insanlara bir mesajı var: “Yıldızlar da kayar, sen de bir gün kendini kaybedersin. Hem benim hem de kendinin kıymetini bil” gibi güzel anlamları var. Bu yüzden şarkı doğru adreste.
İlk albümünle çok iyi bir çıkış yapıp kendi kitleni oluşturdun. Bu albüme hazırlanırken “Ya ilgi görmezse” gibi bir endişen oldu mu?
Söylediğim şey mütevazılık dışı algılanmasın ama ben yaptığım işe delicesine inanıyorum. Tutmadığını ya da başarısız olduğunu gözümle görsem bile inanmıyorum. O yüzden de yaptığım işin arkasında durup güvendiğim için emin adımlarla ilerliyorum. Eğer bir gün öyle bir şey olursa; ki ben inanmayacağım tabii; “Sadece beş bin satmışsın bak” diye bana ispatlarlarsa, işte o zaman; “Artık yeteneğimi kaybetmişim” diye düşünürüm. Ama şu an yaptığım işe sonuna kadar inanmak istiyorum.
İlk albümdeki Tan’dan bu yana neler değişti?
İlk albüm çıktığından bu yana, insan özellikle hep kendini tanıtma çabası içinde oluyor. Ben ilk çıktığımda en önde olan kısım, yaptığım müzik ve şarkılardı. Albüm kapağımda sırtım dönüktü ve bir koridor önündeydim. İçeriyi gösteren bir resimdi ve ben insanlara; “İçeriye bakın” mücadelesi veriyordum. En başından beri tanınmasını istediğim adam, sadece yaptığı işle tanınacak adamdı. Yavaş yavaş onu oturtmaya başladım. Özellikle “Şarkı Söylemek Lazım” yarışmasından sonra Tan’ı tanınması gereken anlamda tanıttım. Yani bu günlere kaşımla gözümle değil, dişimle tırnağımla geldim.
Kendini profesyonel olarak görüyor musun?
Profesyonel değil ama yetenekli ve profesyonel olmaya aday diyebiliriz. “Oldum” diye düşündüğümüz zaman ne kadar eksik olduğumuzu öğreniyoruz. Bu her işte böyle. Her geçen gün düşüncelerin değiştiğini görüyoruz. Sanat olarak belirli kalıpları olduğu için belki; “Profesyonelim” diyebiliriz. Ama özellikle popüler müzikte bence hiçbir zaman; “Profesyonelim” diyemeyiz.
Peki profesyonelliğin kriterleri nelerdir?
İşin içine bazen başka faktörler giriyor. İnsan işini ne kadar profesyonel, ne kadar düzgün yaparsa o zaman bazı şeyleri atlamış oluyor. Tabii işin bir de profesyonellikle pek uyuşmayan maneviyat bölümü var. Örneğin; düşünürüm, bir tane mesaj beklerim, düşünürken bir kuş gelir yanıma konar, kuş geldiyse; “Benim bu şarkıyı yapmam için geldi” derim. Bunlar işin hep maneviyat kısmıdır. Eğer çok profesyonel çizgilerde çok kuralcı düşünüp yapmaya çalışırsam, o işte başarılı olacağıma inanmıyorum.
Gelecekteki projelerinden bahsedelim…
Kafamda hep Tan’ın müziğinde her sene yapması gereken değişiklikler olduğunu düşünüyorum. Slow şarkılarla başladık, hızlı şarkılara geçtik. Sonra bir de yaz single’ı yaptık. Sürekli değişik bir şeyler yapıyoruz. Kafamda tarzını değiştirdiğim, önümüzdeki yıl değişik bir tınıyla dinlenecek olan bir albüm var. Onun dışında da önümüzde henüz konuşulan senaryolar, diziler ve Önder Açıkbaş’la yapabileceğimiz bir televizyon programı gibi düşünceler var. Ama tabii ki ilk olarak bir dahaki albümün tarzını ve nasıl bir Tan olacağını düşünüyorum.
İlk albümün çıkarken duyduğun heyecanla, bu albümdeki heyecanın arasında bir fark var mı?
O bahsettiğim profesyonellik kısmı, işin içinde piştikçe biraz tadını kaçırabiliyor. Ne kadar öyle yaklaşmasak da bence ilk albümdeki Tan ister istemez değişiyor. İlk günkü gibi heyecanı, ilk çıktığı şarkılardaki tınısı yok. Ama daha zeki hareket ediyor, aynı hataları yapmıyor. Müzisyen olarak profesyonel davranmasa da hayatı, duruşu konusunda daha profesyonel davranmaya başladı. Buna benzer değişiklikler var. Ama Tan’ın şarkıları yine aynı.
Dışarıdan bakıldığında kendinden emin ve soğuk bir duruşun var. Normal hayatında da öyle misin?
Aslında bunu hep duyuyorum ve şaşırıyorum. “Acaba gerçekten o kadar soğuk muyum” diye kendime soruyorum. Beni tanımayan insanlar bana karşı öyle yaklaşıyor. Tanışıp sohbet ettikten sonra çok mütevazı olduğumu söylüyorlar. İlk intiba tabii ki çok önemli. Ama bence her zaman kandırma. Sokakta yürürken gülmem benim çok iyi bir insan olduğumu göstermez. Selamlaştığım bir insana gülüp, iki güzel kelime söylemem çok yüzeysel olur. Bir insanın yapısına karar vermek için içine girmek, tanımak gerekiyor.
Müzik hayatına atılmadan önce; “Hiçbir şey başaramazsın” diyerek seni ümitsizliğe düşüren insanlar oldu mu?
Gerçekten kimseyle olur ya da olmaz diye bir sohbet yaşamadım. O yorumlara da çok kapalıydım. Ben yazmayı çok severim. Çalıştığım bütün stüdyoların duvarlarında, özellikle tabloların altına “Çok güzel olacak” diye yazarım. Kapalı bir kutunun içinde mücadele verdim. Kimse; “Tan, yapıyorsun ama kötü oldu” demeye cesaret edemedi. Çünkü çok çalışıyordum. Sadece; “Haydi hayırlısı” diyebildiler.
Şu anda yapmak isteyip de yapamadığın bir şey var mı?
Bu hayattan; “Çok param olsun, evim, şöhretim olsun” gibi çok fazla maddi beklentim yok. Tatil yapmak, çok sevdiğim arkadaşlarımla vakit geçirmek, ailemin yanında olabilmek, daha çok müzik yapabilmek gibi manevi beklentilerim var. Onun dışında çok fazla arzum yok.
Seni neler korkutur?
Yüksekten ve karanlıktan korkarım. Aslında yüksekten çok heyecanlanırım. Korksam da denize veya havuza en yüksekten atlamayı çok severim. Tabii hemen atlayamam. Ama günün sonunda da olsa elbet atlarım. Karanlık konusunda bir saplantım vardır, evimin bütün ışıkları yanar. Yatarken de mutlaka televizyon açık yatarım.
Albümündeki şarkıların söz ve müzikleri çoğunlukla sana ait. Peki sen bestelerini diğer şarkıcılara da vermeyi düşünüyor musun?
Şu ana kadar bütün albümlerimde söz müziklerimi kendim yaptım. Yaklaşık 30-40 şarkım varsa bir Sezen Aksu, bir Ferdi Tayfur, bir de Murat Güneş - Hakkı Yalçın bestem oldu. Geriye kalan bütün şarkılarım benimdi. Zaten benim hayalim; “Bir prodüktöre gideyim. Bana şarkı bulsunlar, birilerinin şarkılarını söyleyeyim” değildi. Başından beri kendi şarkılarımı yapıp yorumcu olmak istiyordum. Yeni albüm için de şarkılar yapmaya devam ediyorum. Sürpriz güzel isimlerden önümüzdeki yıl bir çok Tan şarkısı dinleyeceksiniz. Hatta ilk olarak bu yaz Nadide Sultan’a “3 Dilek” adlı bir şarkımı, Hakan Peker’e yeni albümünde söyleyeceği 3 tane şarkımı ve konservatuar hocam olan Hakan Aysev’e de “Sevda” adlı çok güzel bir şarkımı verdim. Önümüzdeki yıl daha da sürpriz şarkılar geliyor.
Enstrüman çalıyor musun?
Çocukken müzikle çok haşır neşir oldum. Derslerde çok fazla şarkı söyleyip, bağırıp çağırdığım için öğretmenlerim koroya, kurslara gidip enerjimi sınıfta değil dışarıda atmamı söylüyorlardı. İlk çaldığım enstrüman gitar oldu. Sonra piyano öğrendim. Yıllardır canlı müzik yapıyorum. Arkadaşlarımdan bateri, klavye, bas gitarı da iyi kötü öğrendim. İçinde müzik olan her şeyi seviyorum.
Aşk hayatında çekingen misin, yoksa atak mısın?
Ne kadar aşık olduğuma bağlı. Çok aşıksam çok atağımdır. Ama çok fazla bir şey hissetmiyorsam, oluruna bırakırım. Öyle bir kapalı durumum yoktur. Örneğin; yeni tanıştığım birine aşık olduysam; “Ben herhalde sana aşık oldum” diyebilecek kadar rahatım. Ama çekingen davranıyorsam bil ki o kadar aşık değilim!
Meral Kaplan’la aranızda çıkan aşk söylentilerine ne diyorsunuz?
Meral gerçekten çok iyi bir kız, çok düzgün bir insan. Yarışmada zaman geçirdiğimiz için yakıştırma doğal olarak oluyor. Öyle bir şey olsa gerçekten hiç çekinmem. Hem söylerim, hem de gelir birlikte röportaj veririm. Hiç çekinmem yani. Ama Meral’le bir ilişkim yok. Sadece çok iyi arkadaş olduk. Son zamanlarda çıkan dedikodular bizim arkadaşlık kurmamıza bile engel oldu. Çünkü beraber gezip bir şeyler yapmak istediğimizde yanlış anlaşılacak diye arkadaşlık bile kuramadık.
Hayatında başka birisi var mı?
Kısa süreli arkadaşlıklarım oldu. Ama çok uzun süreli, kayda değer yaşadığım bir ilişkim olmadı. Şu an için de yok.