Reha ERUS
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2012 01:18
İngiliz aktör John Hurt, bu hafta vizyona girecek ‘Köstebek’ filminde tam bir denge ajanı. Zaten kod adı da ‘Control’ (Kontrol). Hurt bize hiç yabancı değil. 1978 yılında ‘Gece Yarısı Ekspresi’ndeki rolüyle Oscar’larda En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday gösterilmiş, Altın Küre ödülünü kazanmıştı. Sonra yine ‘Fil Adam’ için ikinci kez Oscar’lara aday olmuştu.
Köstebek romanını ne zaman okumuştunuz?
- Çıktığı an. Aldım ve bir nefeste okudum. Oldum olası casus romanlarına bayılırım.
Control adındaki ajanı oynuyorsunuz. Karakterinizden biraz bahseder misiniz?
- Evet hayatımdaki belki en kısa ama en etkin rol diyebilirim. O merkezin beyni, bildikleri ve şüpheleri zaten filmin sonuna kadar Smiley’i yönlendiriyor.
Sir Alec Guiness’i izlemiş miydiniz?
- Elbette. Ama bu rolleri üstlendikten sonra hepimiz tekrar tekrar seyrettik. Ama şunu da itiraf etmeliyim ki Gary Oldman müthiş bir oyun çıkardı. Öyle ki eserin sahibi John Le Carre, kendisini fazlasıyla kutladı. Bana da “Kafamdaki ‘Control’ sendin” dedi.
Türkiye sizi ‘Gece Yarısı Ekspresi’nde ki Max rolü ile tanıdı. Pek de hoş karşılanmamıştı...
- Alan Parker’in filminin Türkiye’yi o dönemde çok rahatsız ettiğini biliyorum. Hatta o sırada bizlerin Türkiye’ye gitmemesi önerilmişti. Ama
film Malta’da çevrilmişti. O bakımdan rahattık.
Tekrar Köstebek’e dönersek soğuk savaş dönemi sırasında İngiltere gizli servislerinin işi zor muydu gerçekten?
- Bunun yanıtı filmde fazlasıyla var. Vatan uğruna yapılanlar, şüpheler, varsayımlar, ihanetler... Bakın filmin bir bölümü İstanbul’da geçiyor. İstanbul o dönemlerde casusluk arenasının merkezlerinden biriydi. Hem de belki başkenti. Çift kale maçlar hep orada oynandı.
İkinci derecede rollerle büyük üne kavuşmak sizi rahatsız etmiyor mu?
- Bence az sorumlulukla oynamak en ideali. Çünkü cast’larda rolünüz garanti. Bakın ‘Alien’e veya ‘Indiana Jones’a ya da ‘Melancholia’ya, ‘A Man For All Seasons’ hepsi bana ödül getirdi. Ben şikayetçi değilim halimden. Bu böyle devam edecek. Karakter oyunculuğu her zaman geçerlidir.
Bol ödüllü sarışın güzel
Köstebek filminde bir kadın Rus ajanı olmazsa olmazdı elbette. Bunun için ülkesinde çok ödüllü sarışın güzel Svetlana Khodchenkova seçildi. Safkan bir Rus sarışın güzel. Öyle ki Batılı ajanların başını döndürecek, aşık edecekti...
Soğuk Savaş’la ilgili neler biliyorsunuz?
- Soğuk Savaş, Rus okullarındaki tarih kitaplarında pek geçmez. Bunun için biz büyürken pek bilgi sahibi olamadık. Her ülkenin kendi savunma stratejisi vardır. Mesela ben şu anda İngilizlerinkini ezbere biliyorum ama Rusya için aynı bilginin sahibi olduğumu söyleyemem.
Köstebek kadrosuna nasıl girdiniz?
- Ülkemde birçok filmde ve kısa dizide oynadım. 2009 yılında Polonya Film Festivali’nde ‘Little Moscow’daki rolümle En İyi Kadın Oyuncu dalında aday gösterildim. Bu arada ülkemde de ‘Nika Ödülü’ne layık görülmüştüm. Dikkat çekmişim. Castingi yapan Jina Jay’den teklif geldi. Irina’yı oynayacaktım ve sonuçta öldürülecektim. Kabul ettim.
ASLINDA AKADEMİSYEN OLMAK İSTEDİM
O dev kadro arasında kendinizi nasıl hissettiniz?
- Önce bir süre İngilizce diksiyon dersleri aldım. Casuslar malum kusursuz yabancı dil de bilmek zorunda. Hayran olduğum Colin Firth ve Gary Oldman oynuyordu ama onlarla pek içli dışlı olamadım. Çünkü sanki biz başka ekiple çalışıyorduk. Örneğin İstanbul’da. Ama böyle filmin tanıtımlarında onların yanında boy göstermek gurur veriyor.
Siz Moskova Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün en değerli öğrencisiydiniz.
- Evet okumayı, akademisyen olmayı çok istedim. Ancak sinemaya olan merakım ağır bastı. Bir süre ikisini beraber götürmeyi denedim. Bu arada işin içine top modellik de girdi. Olmadı, yapamadım...
Aynı zamanda iyi bir sporcusunuz...
- At binmeyi çok seviyorum. Bir de kış sporlarını. Örneğin Alp ve Kuzey disiplini kayak yapmayı ihmal etmem.
Hayaliniz?
- Elbette Hollywood.