Talihsiz sahil sarayı kapılarını yeni bir hayata açtı

Güncelleme Tarihi:

Talihsiz sahil sarayı kapılarını yeni bir hayata açtı
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 05, 2005 00:00

Ä°stanbul’un, dünyanın baÅŸka hiçbir yerinde olmayan deÄŸerlerinden biri. Bir yalı, daha doÄŸrusu bir sahil sarayı. Ãœstelik en ÅŸatafatlı, en iddialılarından. Uzunca bir süre, Osmanlı sadrazamlarından birinin özel konutu olmuÅŸ.Evde yaÅŸanan sivil hayata, özellikle kadınlara dair fazla bir bilgi yok ama siyasi tarihe iliÅŸkin önemi hiç yabana atılır gibi deÄŸil: Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun Birinci Dünya Savaşı’na girmesinin kararlaÅŸtırıldığı ve böylece yok olmasının temellerinin atıldığı mekan orası. Ama son 20-30 yılı, hak ettiÄŸi deÄŸer verilerek geçirmiÅŸ denebilir mi, hayır. YeÅŸilçam filmlerinin seti, korunmasız bir ÅŸekilde gece kulübü, ardından kumarhane olarak kullanılmış. Birbirinden deÄŸerli antika eÅŸyası teker teker yok edilmiÅŸ. On yıl önce de ÅŸaibeli bir yangınla üst katı ve çoÄŸu eÅŸyası yanmış, yanmaktan kurtulan eÅŸyası da ıslak bir ÅŸekilde çürümeye terk edilmiÅŸ. Bu talihsiz tarihi deÄŸer, Yeniköy’deki Sait Halim PaÅŸa Yalısı. Åžimdi kaderinde yeni bir sayfa açmış durumda; Haziran 2004’te Göçtur Turizm Yatırım ve Ticaret A.Åž. tarafından 49 yıllığına kiralanan bu sahil sarayı, turizme hizmet vermeye baÅŸladı. Özel davetlerin, düğünlerin, müzayede, defile, sergi, ÅŸirket toplantıları gibi etkinliklerin mekanı oldu. Turizm Yatırımcıları toplantılarını orada düzenledi, Åžampiyonlar Ligi final maçı öncesi Milan ve Liverpool kulüplerinin üst düzeyi orada ağırlandı. 1960’lardan ‘80’lere çok kiÅŸi orada evlenmiÅŸti ama yeni haliyle iki düğüne daha evsahipliÄŸi yaptı. Resmi açılışı 9 Haziran’da olacak... Sezen Aksu da son anda caymazsa, sevgilisi Önder Fırat’la temmuz ayında orada evlenecek.1820’li yıllardaki adresi, Yeniköy-Tarabya iskeleleri arasında, ‘DüzoÄŸullarının Hanesi’dir. Çanakkaleli mimar-kalfa Petraki Adamandidis tarafından inÅŸa edilen yalı, DüzoÄŸulları’ndan sonra Nikolaos Aristarkes’in mülkiyetine geçer. Ardından Sait Halim PaÅŸa’nın babası tarafından alınır. Prens Abdulhalim PaÅŸa, Mısır valilerinden Kavalalı Mehmet Ali PaÅŸa’nın oÄŸludur. Ölümünden sonra Sait Halim PaÅŸa, kardeÅŸlerine ait hisseleri de alarak yalıya tamamen sahip olur.Yalının bugünkü hali, 1800’lerin baÅŸlarında ilk yapıldığı gibi deÄŸil. O dönem oldukça harap durumda olduÄŸu için kimi kaynaklara göre Aristarkes ailesi zamanında, kimilerine göre de Sait Halim PaÅŸa’nın babası tarafından tamamen yıktırılıp 1860’ların modasına göre yeniden inÅŸa edilir. Bina duvarlarının denizden geri çekilmesi, cumba konmaması, cephelerin ve pencerelerin neo klasik olması o devrin yenilikleridir.Bir Mısır prensi olan Sait Halim PaÅŸa, 1813 Kahire doÄŸumlu. Ä°sviçre’de siyasal bilgiler eÄŸitimi almış, Şûra-yı Devlet (Danıştay) azalığı, sonra baÅŸkanlığı, Hariciye Nazırlığı (dışiÅŸleri bakanlığı), Sadaret Kaymakamlığı (BaÅŸbakan yardımcılığı) yapmış, Rumeli Beylerbeyi payesiyle ödüllendirilmiÅŸ, 1913’te de sadrazamlığa getirilmiÅŸ bir Osmanlı paÅŸası. Şûrá-yı Devlet azalığından kadro dışı bırakıldığı bir dönemde, yalının bulunduÄŸu bölgenin, Yeniköy’ün belediye dairesi reisliÄŸini de yürütmüş bir kiÅŸi.Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti’nin genel sekreterliÄŸini de yapan PaÅŸa, 1913’te Bulgarlar’la Edirne Osmanlı devletinde kalacak ÅŸekilde barış saÄŸladığı için imtiyaz niÅŸanıyla da onurlandırılır. Ancak tarihe, Osmanlı’nın I. Dünya Savaşına katılmasını saÄŸlayan anlaÅŸmayı imzalamasıyla geçer. Almanya sefiri Baron Wangenheim’yle anlaÅŸmayı imzaladığı yer olarak da Sait Halim PaÅŸa Yalısı geçer tarihe... SÄ°YASÄ° KARARGAH VEMUSÄ°KÄ° AKADEMÄ°SÄ°Osmanlı devletinin kritik bir döneminde baÅŸbakanlık yapan Sait Halim PaÅŸa’nın, Ä°ttihat ve Terakki Cemiyeti’yle birlikte çalışırken Talat, Cemal ve Enver paÅŸaların etkisinde kaldığı, siyasi hayatının onlarla bittiÄŸi söylenir. Samiha Ayverdi, anılarında Sait Halim PaÅŸa’nın dedesini ‘Bir vakitler Osmanlı devletini haysiyetinden, canından, malından, topraklarından eden asi bir dede’, Sait Halim’i de onun zavallı torunu olarak tanımlar: ‘Bir göktaşı gibi nereden düştüğü belli olmadan, gelip devletin baÅŸ köşesine yerleÅŸti. Böylece de Ä°ttihat ve Terakki Fırkası’nın elebaşıları olan Enver, Talat ve Cemal PaÅŸalar, muazzam bir servetin ve prenslik unvanının etrafında kabinelerini örgütleÅŸtirdiler. Enver PaÅŸa, bu maÄŸrur ve basiretsiz adam, o en basit siyasi gerçeÄŸi dahi kavrayamayarak Alman ideal ve menfaatlerine adeta gönüllü bir yardımcı oldu. Kabinede, harbe taraftar olmayan birkaç nazır istifa etti’ der. Ona göre bu arada, Sait Halim PaÅŸa’nın Yeniköy’deki yalısında, Ä°mparatorluÄŸun ölüm fermanı olan o meş’um Türk-Alman ittifakı imzalanır. PaÅŸanın, o dönemdeki siyasi arkadaÅŸlarının çoÄŸu gibi olur sonu; Kasım 1918’de bir Alman gemisine binerek Ä°stanbul’dan ayrılan yedi kiÅŸiden altısı Ermeni suikastçılar tarafından öldürülür. Talat PaÅŸa Berlin’de, Cemal PaÅŸa Tiflis’te, Sait Halim PaÅŸa Roma’da... Ancak yalı sadece ‘meş’um’ olaylarla geçmez tarihe; Refi Cevad Ulunay, yalıyı, ‘Türkiye’nin ve Türk musikisinin bir akademisi’ olarak anlatır; Sait Halim PaÅŸa musikiye meraklıdır, sık sık yalıda üstatları toplar. Bu meÅŸk gecelerinde, ‘muazzam salonda avizelerden süzülen ziyalar nur ÅŸeláleleri gibi denize dökülür, yalının önü hanımiÄŸnesi kayıklar, piyadeler, kiklerle dolar, Nedim, Ãœsküdarlı Fuat Beyler, Hacı Kerameler, Hafız Ä°smailler arkadaki koruda bülbülleri çatlatır, setreli aÄŸalar büyük gümüş tepsilerle rıhtıma yanaÅŸan yüzlerce kayığa dondurma, ÅŸerbet ikram eder.’ ÅžAÄ°BELÄ° YANGIN VE DENÄ°ZBANYOLU ANTÄ°KALARYalı, BoÄŸaz’a açılan geniÅŸ rıhtımlı, büyük bahçe içinde iki katlı olarak bir deniz ya da sahil sarayı olarak inÅŸa edilmiÅŸtir. İçi de trabzanlı locaları, merdivenleri, avizeleri, kakma kapıları, kristal aynaları, yıldızlı masalarıyla bir saray havasındadır. Birbirine geçiÅŸli 25 oda ve salonunun her biri, nefes kesen, rokoko ve eklektik tarzda orijinal duvar ve tavan süslemeleriyle doludur. Dış yüzeyindeki sadeliÄŸe karşın, iç dekorasyonda Arap esintileri taşıyan bezemeler hakimdir. 1890’larda, son dönem Osmanlı zerafetine ışık tutan, özgün bir yapı... Tavan süslemelerinde imzası olan Felix Auguste Clement’in bir de 4.65 x 7.76 boyutlarında dev tablosu süsler selamlığı. Konusu ‘Çölde Av Sahnesi’dir ve Sait Halim PaÅŸa’nın kardeÅŸinin en küçük kızı, o dönemden ÅŸu anda yaÅŸayan tek aile ferdi Prenses Zeynep’in anlattığına göre, PaÅŸa’nın dedesidir Mısır’da, çöllerde ava meraklı olan. Yalı 1950’li yıllara kadar arkaya doÄŸru büyük bir bahçe içinde yer alır; korusuna iki ahÅŸap köprüyle baÄŸlanır. Caddeye bakan dükkanları ise dönemin imarethanesidir; kapıda, ‘Aç olan buyursun yesin’ yazdığı rivayet edilir.1968’de PaÅŸa’nın oÄŸulları tarafından Turizm Bankası’na satılan yalı, 1980’li yıllara kadar, gece kulübü, düğün mekanı ve kumarhane olarak kullanılır. Pek çok insan orada dünyaevine girer. 1980-84 yılları arasında BaÅŸbakanlık’ın resmi kabullerinde kullanılmak üzere restore edilir ve bir dönem BaÅŸbakanlık Yazlık Konutu olur ve 1995’te ÅŸaibeli bir yangınla, hem bina, hem içindeki antika eÅŸya harap olur. Mesele sadece yalının üst katının tamamen yanması deÄŸildir; yangından kurtarılabilen eÅŸyanın da deniz suyuyla ıslanmış olarak konteynırlarda aylarca ‘unutulması’, hepsinin çürümesine neden olur. Ä°ki ayrı envanter çalışmasının karşılaÅŸtırılmasında kristal avizelerden sedef kakmalı sehpalara ve tablolara kadar birçok eserin kayıp olduÄŸu zaten ortaya çıkmıştır. BaÅŸbakanlık yetkililerine ‘geçmiÅŸ olsun’ denir; Türkiye tarihinin bir bölümüne de...YENÄ°DEN ÅžAÅžAA VE MUTLU GÃœNLERSait Halim PaÅŸa yalısı bir süredir farklı bir hareketlilik içinde. 1998’de Prof. Dr. DoÄŸan Kuban baÅŸkanlığında baÅŸlayan çalışmalarla restore edildi. Restorasyonda, yalının yangından önceki deÄŸil, 1890’lardaki görünümü temel alındı. Geçen yıl Göçtur’a 49 yıllığına kiralanan yalının iç dekorasyonu da tarihi özelliklerine uygun olarak yapıldı. Kurtulan eÅŸyaların bir kısmı Yıldız Sarayı depolarında dururken, yalının orijinal halinden sadece ‘Çölde Av Sahnesi’ adlı dev tablo, merdivenlerin sağında ve solundaki tahta babalar, av odasının duvarlarındaki av figürleri, giriÅŸteki çeÅŸme ve rıhtımda duran iki aslan vardı. Yalı yine de önceki ihtiÅŸamına kavuÅŸtu.Göçtur ÅŸimdi Sait Halim PaÅŸa’nın çalışma odasına ait orijinal mobilyaların yalıya geri kazandırmaya, yalı ve dönemin siyaset hayatına iliÅŸkin kitap, belge ve görsel malzemelerin yer alacağı bir arÅŸiv oluÅŸturmaya çalışıyor. Resmi açılışı bu hafta yapılacak olsa da mayıstan bu yana yalıda pek çok etkinlik gerçekleÅŸtirildi. Haziran sonunda bir de restoran hizmete girecek ve geceleri caz müziÄŸi yapılacak.Bahçesiyle beraber, açık ve kapalı dört bin metrekare kullanım alanı olan yalıda ÅŸimdi Av Odası toplantı salonu, bekleme ve kabul salonlarına bir bar yapılıyor, Harem özel yemekler düzenlenebilecek bir mekana dönüştürüldü. Ãœst katta yeralan, eski adlarıyla Venedik ve Japon odaları ile Altın Oda’da da yemekli toplantılar düzenlenebilecek. Yalıda üç de suit var, balayı çiftleri için...Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!