Hakan GENCE/hgence@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2009 00:00
Sema Tuğçe Dikici (25), doğuştan Beşiktaşlı. Tam bir futbol tutkunu. Beşiktaş’ın hiçbir maçını kaçırmıyor. En büyük zevki her gün spor gazetelerini okumak ve spor yazarlarını takip etmek. Master tezini de sosyal bir olgu olarak gördüğü Beşiktaş takımı ve Çarşı grubu üzerine hazırladı. Araştırmayla üç yıl uğraştı. Stadyumlarda binin üzerinde fotoğraf çekti. Maçları kaçırmadan izledi. Bu tez, geçtiğimiz günlerde Dipnot Yayınları’ndan kitap olarak çıktı. Çarşı’yı “Beşiktaş aşkının coşku, ritim ve zekayla birleştiği tek adres” olarak tanımlayan Dikici ile İnönü Stadyumu’nda buluştuk.
Beşiktaş fanatizmi, ailesinden ona miras. Tüm aile koyu taraftar: “Yengem, geçen sene yavru kartala (yeğeni) 8.5 aylık hamileyken Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine gitmişti” diyor. Çevresinde farklı takımları tutanlar da yok değil. Örneğin anne tarafı Karadenizli. Bu nedenle, küçükken üzerinde Trabzonspor baskısı olmuş. Fakat “Allah’a şükür takım değiştirmedim. Bundan sonra da değiştirmem” diyor.
Maçların sıkı takipçisi. Stada ilk kez 10 yaşındayken, babasıyla ayak bastı. İşi de Beşiktaş Spor Kulübü’nde. Pazarlama departmanında çalışıyor.
Beşiktaşlılık kaçınılmaz olarak eğitim hayatını da etkiledi. Kocaeli Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler bölümünde hazırladığı master tezi, Beşiktaş ve Çarşı grubu üzerine. “Futbol taraftarlarına boş ve eğitimsiz insanlar gözüyle bakılıyor. Çarşı bu söylenenlerin anti tezi. Uzun süre tez konusu hakkında hocalarımı ikna etmeye çalıştım. Çoğu zaten bir futbol takımı tutmuyor. Çarşı’nın sosyal mesajları ve zaman zaman birbiriyle tezat olabilen pankartları onların da dikkatini çekti. Bu oluşumu sivil toplum kuruluşuna (STK) benzettiler.”
Tezin hazırlanma aşamasında pek çok konuda hocalarıyla tartıştı. Sağcısı solcusu herkesin, el ele, birarada maç izlediğine onları inandırmak zor oldu.
ONLAR KÜFÜR DEĞİL, YARATICILIK
Akla gelen ilk soru, bu kadar koyu bir Beşiktaş taraftarı, bilimsel bir tez hazırlarken ne kadar tarafsız olabilir? O da yüzde yüz tarafsız olmadığını kabul ediyor: “Hocalarım da taraf olmamdan çekindi. Mesela futbol erkeksi değerlerle yoğruluyor. Küfür çok kullanılıyor. Onlar bu küfürlerin kadını aşağıladığını savunuyordu. Ben ise tam tersini. ‘Sen bir kadınsın nasıl bunları savunursun’ dediler. Ben o sözlere küfür olarak bakmıyorum. Çok ince yaratıcılıklar var. Ayrıca küfür sadece stadyumda edilmiyor” diyor.
Tezin hazırlık aşaması üç yıl sürdü. İki yıl İnönü Stadyumu’ndaki bütün maçları izledi. Binin üzerinde fotoğraf çekti. Beşiktaş tarihi üzerine yazılan kitaplardan faydalandı. Çarşı üzerine fazla kaynak olmadığından, çoğu tribünlerden, 200 kişiyle konuştu.
Gruba dışarıdan bir göz gibi bakabilmek için Beşiktaş-Fenerbahçe maçını Fenerbahçe tribününden izledi. Bunun işin en zor kısmı olduğunu söylüyor: “Tepki vermemekte çok zorlandım. Üçüncü dakikada gol atmıştık. O kadar stres oldum ki. Bağırmamak için kendimi zor tuttum. ”
STADA MİNİ ETEKLE GİDİLMEZ
Sema Tuğçe Dikici, erkek egemen bir topluluğa girerken hiç çekinmediğini özellikle belirtiyor: “Statta küfür var, kadın tribüne giremez diye düşünülüyor. Bence kadınlara çok nazik davranıyorlar. Forma giyip gittiğiniz zaman size başka gözle bakmıyorlar. Tabii binlerce erkeğin olduğu yere mini etekle gidilmez. Giyeceğin kıyafete dikkat etmelisin. Rahat ve karşındakileri tahrik etmeyecek şeyler giymek lazım.” Araştırmalarına göre tribündeki taraftarın yüzde 20’sini kadınlar oluşturuyor.
Beşiktaş anavatan İnönü kutsal toprak
Her Beşiktaş taraftarı Çarşı’ya dahil değil. Çarşı grubu genelde genç ve eğitimli kişilerden oluşuyor. Çoğunluk 15-30 yaş aralığında. Birbirlerine daha çok abi-kardeş diye hitap ediyorlar. Herkesin bir lakabı var. Optik Başkan, Şevşek Ali, Kabataş Hakan, Pembe Hasan, Ceset gibi. Çarşı’ya bir semt ruhu hakim. Haksızlık karşısında susmuyorlar.
Beşiktaş semtine anavatanları gibi bakıyorlar, kutsal toprakları da İnönü Stadyumu.