Tahakküm eden kim?

Güncelleme Tarihi:

Tahakküm eden kim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2004 00:00

Beklenir ki, akıllı kadınlar, bundan böyle gözlerini ve kulaklarını bilgi imparatorluÄŸunun birikimlerine, verilerine kapamazlar. Akıllı seçimler yaparlar. Ä°nsanlığın geleceÄŸi bir yönüyle ‘östrojen’in kendini toplumsal olarak var etmesine baÄŸlı.‘Östrojen’ hormonu hálá kendini ve çocuÄŸunu güvende hissedebilmek için ‘inatçı, mücadeleci, gözü pek, risk sever ve daha da eklersek çevresine tahakküm edici, giderek maço testosteronu’ seçiyor deÄŸil mi?Okurumuz Osman Koçak, editör köşesinde, dünya haline ‘Testosteron- Östrojen’ arasındaki iliÅŸkiden bakan yazılara, kısmen paylaÅŸan kısmen de eleÅŸtiren, ama daha çok soru soran güzel bir tartışma yazısı ile katkıda bulunuyor. Kendisine teÅŸekkür ediyor ve yazısını aÅŸağıda tartışmaya sunuyoruz. Ä°nsanlığın tarihsel geliÅŸim sürecinin bugünkü aÅŸamasında karşılaÅŸtığı sorunların çözümünün ve gelecek perspektifinin testosteron ve östrojen hormonları temelinde kadın Äž erkek karşıtlığı üzerinden tartışılması, ilginç bir deneme. Åžu bir doÄŸru; iki niteleme dışında: ‘İnsanoÄŸlu artık vahÅŸi doÄŸada deÄŸil! Kendi kültürünü, koÅŸullarını, uygarlığını yarattı. Bir ‘bilgi imparatorluÄŸu’ kurdu.’DoÄŸayı ‘vahÅŸi’ olarak nitelemek ne kadar doÄŸru; insanlığın bilgi birikimini de ‘imparatorluk’ olarak? Bunlar ayrı bir tartışma konusu olabilir. Tartışmadaki temel kavram bence ‘Hükmetme isteÄŸi, hükmetmek’. Yalnızca doÄŸaya deÄŸil, insanın insana hükmetmesi bu tartışmanın asıl düğüm noktası. Hükmetme isteÄŸinin kaynağının yalnızca testosteron hormonuna atfedilmesi yerli yerine oturmuyor bence. Uygarlığın geleceÄŸe yönelik geliÅŸiminin de östrojen kültürünün yaratılmasına baÄŸlanması.Östrojenin yani kadının ayaÄŸa kalkmasından söz edilebilir mi? Kadınlar erkeklere bakarak yerlerde mi sürünüyor? Erkek egemenliÄŸinin kadının hücrelerine iÅŸlediÄŸi doÄŸru. Bu egemenlik kadının istemi deÄŸil miydi? Erkek egemenliÄŸini kadın erkekle birlikte yaratmadı mı? Kadın ve hükmetmeBiliyoruz ki, kadında da hatırı sayılır ölçüde üstelik de iÅŸlevsel testosteron hormonu vardır. ‘İnatçı’, ‘ mücadeleci’,’ gözü pek’, ‘risk sever’, kısacası doÄŸaya ve toplumun diÄŸer bireylerine hükmeden erkek kiÅŸiliÄŸi kadının bugün de vazgeçilmezidir. ErkeÄŸin doÄŸaya tahakkümü kadına ‘rahatlığı’ saÄŸlamıştır. Kadın bu ‘rahatlığı’ saÄŸlaması için erkeÄŸe boyun mu eÄŸiyor? Bir biçimde hükmediyor olmasın.Kadın doÄŸaya hükmetmemiÅŸ midir? Erkek avlanırken, doÄŸanın tehlikelerine karşı mücadele ederken, kadın doÄŸum ve çocuk bakımı nedeniyle bağımlı kaldığı yerde ilk tarımı baÅŸlattı: DoÄŸaya hükmetti. Kaldığı yerin, ikametgahının, evinin sınırlarını belirledi; ötekilerinkinden ayırdı, topraksızları toprağında çalıştırdı. Toplumun diÄŸer bireylerine hükmetti. ErkeÄŸe de bu sınırları koruma görevini verdi. Bu döneme anaerkil dönem, kadın iktidarı dönemi denildi. Toplumun yarattığı birçok deyim, kullanıldığı zamana ve mekana göre hatalar taşısa da toplumsal deneyimle elde edilmiÅŸ öz doÄŸruları da ifade eder: Yuvayı diÅŸi kuÅŸ yapar. Ä°nsanın diÅŸisinde yuva, oturulan, koruma saÄŸlanılan yer olmaktan fazla bir anlam taşır: Ev tarihsel olarak çevresindeki toprağı ile birlikte bir üretim alanıdır. Kadının erkek seçimiKaradeniz’de çay, fındık, mısır, kara lahana tarlalarında kadınlar çalışırken, erkeklerin kahveleri doldurmasının tarihsel nedeni bu olmasın? Av bittiÄŸine göre. Karadenizli kadınlar neden hala ‘İnatçı, mücadeleci, gözü pek, risk sever ‘ erkekleri seçiyorlar? Yaşça büyük kadının, erkek çocuk anası kadının, mesleÄŸinde hiyerarÅŸinin yüksek basamaklarındaki kadının sosyal statüsü neden diÄŸer kadınlardan yüksektir de onlara hükmeder? Bu, yalnızca erkeklerin seçimi midir?Ä°nsanı insanlaÅŸtıran doÄŸa ile savaşım sürecinde insan, bilgi birikimi saÄŸlayarak zamanla giderek artan oranlarda doÄŸaya egemen olmuÅŸtur. Ama, aynı zamanda, toplumsallaÅŸmış ve insanın insan üzerinde egemenliÄŸi de doÄŸmuÅŸtur. Ä°nsanın insana tahakkümü erkeÄŸin kadına tahakkümünden fazla bir ÅŸeydir. Ve kadının erkek üzerinde ve erkeÄŸi aracılığı ile toplumun diÄŸer bireyleri üzerinde tahakkümü göz ardı edilerek, yok sayılamaz. Belki de Havva’nın Adem’e yedirdiÄŸi yasak meyve insanın insana tahakkümünün ilk meyvesidir. Cennet de insanın insana tahakkümünün olmadığı insanlığın o hep özlenen, altın ilk çaÄŸları. Zorunlu tarihsel süreç mi?Ä°nsanlığın doÄŸa ile mücadelesinde üstün gelebilmesi, içlerinden az sayıda bireyin, çoÄŸunluÄŸun üzerinde egemenlik kurarak, onların birikimlerini, onların yoksulluÄŸu ve ezilmiÅŸliÄŸi pahasına tek elde toplayarak, büyük bir güç halinde kullanmasını gerektirmiÅŸtir. Bu, zorunlu bir tarihsel süreçtir. O, egemen az sayıda birey, ‘testosteron’ sahibi erkeklerdir. Evet ama ‘östrojen’ sahibi kadınlar da yanlarındadır.. Dünyada mülkiyetin % 99’una erkekler sahiptir de bunlar yalnız mı yaÅŸamaktadırlar?DoÄŸru, artık insanlık doÄŸaya en azından dünya ölçeÄŸinde, doÄŸa güçlerinin ona yok edici darbe vuramayacağı ölçüde egemen olmuÅŸtur. Ama, iÅŸte o, doÄŸuÅŸtan deÄŸil, tarihsel olarak kazanılmış hükmetme sendromu, doÄŸa ile mücadelenin kazanıldığı koÅŸullarda, bir zorunluluÄŸu ve gerekliliÄŸi kalmasa da sürmekte ve ezici, yok edici boyutlarda, insandan insana yönelmektedir. Ä°nsan için gerekli doÄŸanın ve de insanın her yönüyle yok olma süreci hızla ilerlemektedir. Elbette ki, kadın da kendi baÅŸlattığı hükmetme sendromundan payını fazlası ile almaktadır. Oysa artık ıssız doÄŸada, zifiri karanlık gecelerde, vahÅŸi hayvan sesleri arasında, maÄŸaralarda, aÄŸaç kovuklarında, saz kulübelerde yaÅŸamıyor. Seçimi kadın yapıyorDünya üzerinde köleci, feodal toplumsal yapılar da neredeyse kalmadı. Devletlerin, ulusal, uluslararası kuruluÅŸların kadını koruyucu ve kollayıcı önlemleri tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar geliÅŸti. EÄŸer lükse ve silaha kullanılmazsa insanlığın elindeki kaynaklar, tüm insanlar için gerekli olandan fazlası ile su, gıda, konut, giyim, eÄŸitim, saÄŸlık olanakları saÄŸlamak ve doÄŸal tehlikelere (deprem, sel, kasırga v.b.) karşı önlem almak için yeterli: Türkiye’de 6.5 ÅŸiddetinde depremde 15 000 kiÅŸi ölürken; Japonya’da 7.5 ÅŸiddetinde depremde ölen olmadığına; aynı kasırgaların vurduÄŸu Küba’da 1, ABD’de 3 - 5 kiÅŸi ölürken Haiti’de 2 000 kiÅŸi öldüğünü anımsarsak.Oysa ‘östrojen’ hormonu hala kendini ve çocuÄŸunu güvende hissedebilmek için ‘inatçı, mücadeleci, gözü pek, risk sever ve daha da eklersek çevresine tahakküm edici, giderek maço’ ‘testosteronu’ seçiyor deÄŸil mi? Bilim dergilerinde sıkça yayınlanan bilimsel bir gerçektir ki, seçimi yapan diÅŸidir. ErkeÄŸi diÅŸi seçer. Dolayısıyla erkek özelliklerini belirler. Yoksa piyasası olmayan ‘testosteron’ neden arz edilsin ki? Yani ‘testosteron’ hormonunu ‘östrojen’ belirler. Türün devamı bunu gerektirir. Bu, eÅŸeyli üreyen canlılar dünyasının temel kuralı.Kendine ve doÄŸaya karşıNe var ki, doÄŸa egemeni, bilgi imparatoru insanlık bu niteliÄŸi artık doÄŸa ile birlikte kendini yok edici biçimde kullanmaya yöneldi. Ä°ÅŸte tam da tarihin bu anında kendini ve insanlığı tahakkümden, doÄŸayla birlikte yok olmaktan kurtaracak temel görev ‘östrojen’ hormonuna düşüyor. Artık çocuÄŸunun, soyunun ve türünün varlığını sürdürebilmesi, seçimini, bugüne kadar dayandığı seçim kriterlerine göre deÄŸil; yaÅŸamda, üretimde, geleceÄŸin planlanmasında ve paylaşımda ortaklaÅŸmacılığa göre yapmasına baÄŸlıdır. KuÅŸkusuz öncelikle kendi bilincini ortaklaÅŸmaya hazırlamasına baÄŸlıdır.Yoksa, ne kadar dünyanın en ‘inatçı, mücadeleci, gözü pek, risk sever’ ‘testosteron’una sahip olursa o oranda da tahakküm salgının önünde duramayacak, altında ezilecektir. Beklenir ki, akıllı kadınlar, bundan böyle gözlerini ve kulaklarını bilgi imparatorluÄŸunun birikimlerine, verilerine kapamazlar. Akıllı seçimler yaparlar. Ä°nsanlığın geleceÄŸi bir yönüyle ‘östrojen’in kendini toplumsal olarak var etmesine baÄŸlı. Her ne kadar doÄŸabilecek yeni kültüre ben, ‘östrojen kültürü’ deÄŸil de ‘insani kültür’ demeyi yeÄŸlesem de. Osman Koçak / rohani@ttnet.net.trÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!