Tabana kuvvet Ted

Güncelleme Tarihi:

Tabana kuvvet Ted
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2012 00:00

Çılgın koşucu Barefoot Ted yüzlerce kilometrelik maratonları kâh çıplak ayakla kâh kendi ürettiği sandaletlerle tamamlıyor. Bu yaz Türkiye’deki Likya Yolu Maratonu’da koşacak Barefoot Ted’i Seattle’daki evinde bulduk, koşu sırlarını öğrendik.

Haberin Devamı

Onlarca hatta yüzlerce kilometre süren koşular, maratonlar, ultra maratonlar… Her birini tamamlamak adeta bir dayanıklılık testi koşucular için. Bu uğurda aylarca hatta yıllarca antrenmanlar yapılıyor, en son çalışma teknikleri uygulanıyor.
Tabii bir de donanım var: Koşuları mümkün olan en az ağrı-sızıyla tamamlamak, sonrasında acı çekmemek için koşucuların bir numaralı dostu koşu ayakkabıları. Öyle ya kötü ayakkabıyla koşulan bir yarış sonrasında çok acılı bir miras bırakabilir.
Ama biri var ki, sekiz yıldır ultra maraton koşularında bu ayakkabı efsanesini sarsıyor. Kim mi? Amerikalı koşucu ‘Barefoot’ (Çıplakayak) Ted McDonald.
Tam bir koşu delisi olan Barefoot Ted yaklaşık sekiz yıl önce şiddetli sırt ağrıları yüzünden bu merakını tamamen bırakmanın eşiğine kadar gelmişti. Tam da o dönemde koşunun tarihini anlatan bazı belgelere ulaştı, antik dönemdeki koşucu kabilelerden nasıl günlerce yorulmadan yola devam eden koşucular yetiştiğini öğrendi. “Meksika’da koşmayı bir gelenek haline getirmiş kabileler var. Keza antik Yunan’da çok iyi koşucular yetiştiğini biliyoruz. Ancak asıl keşfettiğim, çıplak ayakla koşmalarıydı. Araştırmamı derinleştirince aslında çıplak ayakla koşmanın insanın vücut yapısına çok daha uygun olduğunu keşfettim. Çünkü en mükemmel makine vücudumuz, çok da uyumlu olmayan bir malzeme olan ayakkabıyla birleşince bazı aksaklıklar kaçınılmaz hale geliyor.”

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ead2e4f018fbb8f8990278

BEYİN VE AYAK KOORDİNASYONU

Barefoot Ted, 2004’ün sonundan itibaren gerek ABD’de gerekse diğer ülkelerdeki koşularda çıplak ayağı tercih etti. Bu sayede kendini daha sağlıklı ve daha mutlu hissettiğini söylüyordu. Sırt ağrıları da azalmıştı. “Aslında vücudumuz çok kırılgan bir yapıya sahip. Bu makine düzenini aksatmak kolay. Çok kolay hareket etmek kapasitesine sahibiz. Bunu sağlamak için de beyin ve ayaklar arasında çok iyi bir koordinasyon sağlamak lazım. Bunu ayakkabıyla yapmak her zaman mümkün olmuyor.”
Yarışlar ilerledikçe Barefoot Ted, çıplak ayağın faydaları kadar bazı dezavantajlarını da gördü: Ayaklar farklı zeminlerde hırpalanıyor, yara-bere içinde kalıyordu. Bunun üzerine 2006’da çıplak ayakla çok benzer koşu hissi sağlayacak bir sandalet modeli geliştirmeye girişti. “O yıl Kuzey Meksika’daki bir maratonda Tarahumaran kabilesinden bir koşucuyla karşılaştım. Bana giymem için kendi elleriyle ürettiği bir çift sandalet verdi. Kafamda bir ışık yanmıştı. Sandalet geliştirmek için özellikle antik Yunan’daki sandalet modellerini inceledim. Bileğe sarılan, basit tabanlı bu sandaletle yüzlerce kilometre koşabiliyordu antik Yunan’daki koşucular. Bir benzerini niye yapmayalım dedim.”
Ertesi yıl ilk sandaletlerini üretip bunlarla koşmaya başladı. 2008’deyse geliştirdiği sandaletleri Luna Sandals ismiyle tüm dünyadaki kullanıcılara satmaya başladı. “Bence sandaletler katıldığım ultra maratonlardaki her türlü parkura uygun. Gerek tırmanışta gerek farklı zeminlerdeki koşuda hiçbir sıkıntı hissetmiyorum. Tabii bunu sağlamak için o kadar çok deneme yaptık ki, bugün ulaştığımız nokta sürpriz değil.”

Haberin Devamı

LİKYA YOLU MARATONU

İlk kez 2010’da düzenlenen Likya Yolu Maratonu, Türkiye’deki ilk ultra maraton özelliğini taşıyor. Toplam 509 kilometre uzunluğundaki Tarihi Likya Yolu’nun yaklaşık 250 kilometrelik bölümünü kapsayan ve altı günde tamamlanan Likya Yolu Maratonu, 22-30 Eylül tarihlerinde yapılacak. Maraton ultra maratonculara sunduğu çetin parkurla dikkat çekiyor çünkü rotada deniz seviyesiyle 800 metrelik dağlık bölgeler arasında iniş-çıkışlar kadar kumsal, toprak yol, taşlık-kayalık patikalar ve ormanlık araziler de mevcut. Bu zorlu yarışın kayıtları halen açık.

KOŞMAKLA YETİNMEM AYNI ZAMANDA KEŞFEDERİM

Koşmak elbette çok önemli benim için. Ama tek amaç değil. Yani kilometrelerce süren bir koşuda çevremi hiç fark etmeden, doğal güzelliklere bakmadan geçmem mümkün değil. Hatta zaman zaman kısa molalar verip olağanüstü doğanın keyfini çıkarırım. Bunu bir keşif gezisi gibi de görüyorum. Türkiye’deki Likya Yolu Maratonu’nu da böyle bir Akdeniz manzarası eşliğinde koşacağımızı öğrendim. Doğrusu çok heyecan verici bir yarış olacak benim için. Sabırsızlıkla bekliyorum ilk etabı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!