SURVIVOR’DAKİ ROLÜM İNSANLARI SAKİNLEŞTİRMEKTİ

Güncelleme Tarihi:

SURVIVOR’DAKİ ROLÜM İNSANLARI SAKİNLEŞTİRMEKTİ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2013 10:28

Özge Ulusoy, Marie Claire Wedding dergisi için gelinlikle objektif karşısına geçti. Ünlü manken, çekimin ardından kariyer planından evlilik hayallerine hakkında merak edilenleri anlattı.

Haberin Devamı

2001’de Elite Model Look’a katıldınız. Biraz o dönemden bahsedelim. Mankenlik hayallerinizi süsleyen bir meslek miydi?  

- Hayalimde mankenlik yapmak yoktu aslında. Aksine disiplinli, hayatı tamamen bale olan idealist bir kızdım. Ta ki dizimden sakatlanıp baleyi bırakmak zorunda kalana dek... O dönem etrafımdaki herkes “Manken gibisin, mutlaka yarışmaya katılmalısın” diyordu. Ablamın cesaretlendirmesiyle katıldığım yarışmada üçüncü oldum. 19 yaşındayken Ankara’dan gelip hiç bilmediğim bir şehirde yaşamam gerekti.    

Yarışmadan sonra bu kadar göz önünde değildiniz. Son yıllarda ekranlarda sizi daha sık görüyoruz...

- Evet, güzellik yarışmasının ardından şimdiki kadar göz önünde değildim. Konservatuvarı bitirdikten sonra bale yapamayacağım kesinleşince bir üniversite daha okumaya karar verdim ve Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü’ne girdim.

Sanata olan ilginizin kaynağı nereden geliyor?

- Konservatuvarda okuduğum için hep sanatla iç içeydim aslında. Ama matematik derslerinde küme işlemlerinden kalmış bir insanım! Sahne sanatları, tiyatro, folklor ve tap dansı yaptım. Ağırlıklı sanat tarihi eğitimi aldım ve sıkı bir sanat takipçisi oldum her zaman. Modern sanat eserlerine karşı ilgim bu sayede git gide arttı. Sanat Yönetimi isteyerek seçtiğim bir bölümdü. Mezun olduktan sonra modelliğe başladım. 2003’te ‘Miss Turkey’ yarışmasına da katıldım ve ertesi sabah Cengiz Abazoğlu defilesine çıktım.

SURVIVOR’DAKİ ROLÜM İNSANLARI SAKİNLEŞTİRMEKTİ

Mankenliğe başlamak sizin için bir dönüm noktasıydı diyebilir miyiz?


- Kesinlikle! Yarışmadan sonra Uğurkan Erez’le tanıştım ve kariyerim çok farklı bir yöne gitti. Bir de “Survivor”a katılmak... “Survivor”dan sonra Show TV ile çalışmaya başladım ve ardı ardına farklı projelerin içinde yer aldım. “Yok Böyle Dans”tan sonra ara vermeden “Bugün Ne Giysem” başladı.

Neler değişti “Survivor”dan sonra hayatınızda?

- Ben yıllardır modellik yapıyordum, ancak sadece moda camiasında tanınıyordum. “Survivor”a katıldıktan sonra bütün Türkiye’nin tanıdığı bir isim oldum. Keşke giden herkes bu kadar şanslı olsa. Aslında bu tamamen duruşunuz ve yarışmadaki tutumunuzla ilgili. Orada büyük bir arınma yaşıyor, bir sınavdan geçiyorsunuz ve sonunda belirli kararlar alıyorsunuz. 70 gün pislik içinde yattım ve aç kaldığım zamanlar oldu. Bugün isteseler yine giderim. Belki oradayken çok fazla yarışma kazanmadım ama oradaki rolüm, orta yolu bulmak, insanları sakinleştirmekti. Yine de insan içine karışıp gerçek hayata dönünce küçük çaplı bir panik atak yaşadığımı itiraf ediyorum!

ÇOK BÜYÜK PARALAR KAZANMIYORUZ

“Bugün Ne Giysem” çok yoğun bir program. Haftanın her günü uzun süren bir maratonunuz var. Sanat bu noktada hayatınızın neresinde kalıyor?


- Şimdi hayatımın başka bir dönemindeyim. Ekranda kalıcı bir yer edinerek takdir edilen, beğenilen biri olmaya çalışıyorum. Ama aklımın bir köşesinde hep küratörlük yapmak var. Hayalim, belirli bir yaşa geldiğimde kendimi sanat galerisi sahibi bir kadın olarak görmek. Genç sanatçılara destek olabilen, onların tanınmasına ve eserlerinin satılmasına yardımcı olabilen biri olmak istiyorum.

Koleksiyonerliğe nasıl bakıyorsunuz? Şimdiye kadar hiç sanat eseri satın aldınız mı?

- Henüz sanat eseri satın almaya başlamadım. Açıkçası şimdilik emlak alımı ya da banka yatırımı gibi daha güvenilir yatırımlar yapıyorum. Ayrıca piyasada çok büyük paralar kazandığımızı söylüyorlar, ancak algılandığı kadar büyük rakamlar dönmüyor. Kendimi güvence altına aldığım zaman ilk fırsatta sanata yatırım yapmaya başlayacağım. Taner Ceylan, Elif Karadayı gibi Türk sanatçılara destek vermek istiyorum.

Beğenilip takdir edilmek için çaba sarf ettiğinizi söylüyorsunuz. Şu an istediğiniz yere geldiniz mi?

- Gerçek hayatta nasılsam “Survivor”da da öyle davranarak tabuları yıktım. İnsanlar benim sıcakkanlı, esprili, neşeli ve aynı zamanda duygusal yanımı gördüler. Bu da benim için çok büyük bir avantajdı doğrusu. Artık insanlardaki ünlü algısı çok uzak değil! İşte bunu gösterdim ben. Acun Ilıcalı’nın dediği gibi o program sizin MR’ınızı çekiyor.

TWITTER’DA HAKKIMDA YAZILAN HER ŞEYE YANIT VERİYORUM

“Ünlü olmak ulaşılmaz olmaktır” düşüncesine katılmıyorsunuz o halde?


- İnsanlar size sosyal medyadan ulaşabiliyor ya da sokakta görüyor, bu yüzden günümüzde ulaşılmaz olmak imkânsız. Andy Warhol’un söylediği şey çok doğruydu aslında; bir yarışmaya katılıp ekrana çıkarak herkes 15 dakikalığına ünlü olabiliyor artık. Ayıca ünlü olma algısı da değişti, şimdi her şey elimizin altında. Yine de günümüzde izleyici kendine yakın olanı seviyor ve sahipleniyor. Rol yapanı hemen anlıyorlar. Bu yüzden Twitter’da yazılan tek bir şeye bile yanıt verip hatalarımı anlamaya, özeleştiri yapmaya çalışıyorum. İnsanlar üzerinde böyle iyi bir algı yerleştirdim, bunun kalıcı olmasını istiyorum.

Twitter’dan size mesaj atanlara cevap veriyorsunuz. Özel hayatınızla ilgili açıklama yapmaktan çekinmiyorsunuz. Ulaşılamaz olmak aslında daha gizemli değil mi?

- Tarkan, Cem Yılmaz, Ajda Pekkan... Kendini gizli tutan bu ünlüler büyük yıldızlar. Onlar benden farklı dallarda ekranda yer alıyorlar. Bu onların tercihi ve kendilerine göre onlar da haklı. Ben daha samimi olmayı tercih ettim. Beni seven insanlarla iletişim içinde olmayı seviyorum, karakterim bu. Elbette bu bir bakış açısı... Daha yolun çok başındayım ve o noktaya gelebilmek için 40 fırın ekmek yemem gerekiyor. Göz önünde olmanın elbette eksileri var ve özel hayatımı yıprattığı zamanlar oluyor. Yaşadığı ilişkileri gizleyen biri olmadım hiçbir zaman. Gerekli olan şeyleri paylaşıyorum ama bir sabah gazeteyi açıp hiç olmayacak biriyle adımın anılması kırıcı olabiliyor. Bizim yaptığımız iş, insanın ruhunu okşayan bir iş. Her güzel şeyin eksileri olduğu gibi bu mesleğin de var.

BÜYÜDÜKÇE SERTLEŞTİM

19 yaşındaki haliniz nasıldı? Her genç kızın geçtiği gibi asi bir dönemden geçtiniz mi?


- Aksine zamanla daha asi olmaya başladım. Ortaokul ve lise çağlarım çok sessiz, naif ve sakin geçti. O zamanlar da eğlenmeyi seviyordum ve sosyal bir genç kızdım ama daha içime kapanıktım. Günlük tutar, kırgınlıklarımı, küskünlüklerimi kendi içimde yaşardım. Daha sonra görüp duydukça, yaşadıkça, insanları tanıdıkça biraz daha sertleştim. Büyümek denilen şey de bu olsa gerek. Şimdi biraz daha dik kafalı olduğumu hissediyorum. Kırılgan ve duygusal yanımı ise hâlâ koruyorum.

30 yaşındasınız. Gerçekten kurduğunuz bütün hayallerin gerçekleştiğini düşünüyor musunuz?

- Bale yaparken hep solist olmak isterdim; konservatuvarda bu hayalimi gerçekleştirdim. Ardından modelliğe başladığımda hep en iyi modacılarla çalışmak istedim. Bu isteğim de gerçekleşti... Televizyonla ilgili hayallerim de gerçekleşiyor. Bence kalbinizi temiz tutarsanız hayalleriniz gerçekleşir.

Daha ne kadar süre mankenlik yapmayı düşünüyorsunuz?

- Tasarımcılar beni tercih ettiği ve ben de kendimi iyi hissettiğim sürece, yani uzun yıllar yapmayı planlıyorum.

KALIN KAŞ, YÜZÜ DAHA GENÇ GÖSTERİYOR

Önceki fotoğraflarınıza baktığımızda kaş şeklinizin, dolayısıyla yüz hatlarınızın da değiştiğini görüyoruz. Bu tercihin sebebini öğrenebilir miyiz?


- Benim doğal kaşlarım oldukça kalın ve gür. Zaman içerisinde de çok incelttim, tekrar çıktı. Şimdi biraz rengiyle oynayıp boyayarak belirli bir tonu tutturuyorum. Şeklini de tamamen bırakıp dümdüz aldırarak elde ettim. Bazen kalın olması çok eleştiriliyor, ancak kalın kaş, yüzü çok daha genç gösteriyor.

Belki de kaş şekliniz değiştiği için estetik yaptırdığınız düşünülüyor...

- Hiç estetik yaptırmadım. Medyada eski fotoğraflarım yer aldıkça estetik yaptırdığım konuşuluyor. Oysa o fotoğraflar çekildiğinde 19 yaşındaydım. 30 yaşındaki halimin kemik yapısı da, güzellik algısı da çok farklı. Kendime bakmayı, doğru makyaj yapmayı, kaşımı nasıl şekillendirmem gerektiğini zamanla öğrendim. Zamanı geldiğinde estetiğe başvurabilirim. Daha mutlu hissetmek için estetik yapılmasına karşı değilim. Bir gün estetik yaptırırsam mutlaka haberiniz olur!

Hangi kadın gibi yaş almak isterdiniz?

- Şah Yaycı, Nebahat Çehre, Hülya Avşar gibi kadınlar çok güzel yaş alıyor bence. Bir de annem gibi yaşlanmak isterim... Her zaman sağlıklı besleniyor ve şu an bile benimle aynı beden giyiyor!

KARİYERİME ODAKLANDIM EVLENMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM

Ailenizle mi yaşıyorsunuz?

- Nişantaşı’nda yalnız yaşıyorum. Evim benim için üzerimi değiştirip, müzik dinleyip, biraz dinlenip sonrasında dışarı çıktığım bir yer. Ayrıca kıyafetlerle dolu! Annem veya ablam dışında hiç kimseyle birlikte yaşamadım şimdiye kadar.

Evlilik ve çocuk fikrine nasıl bakıyorsunuz? Çocuk da kariyer de yapabilir misiniz?

- Ben hem çocuk hem de kariyer yapan kadınları çok takdir ediyorum. Hayatımın şu döneminde evlilik ya da çocuk düşünmememin en büyük sebebi, kariyerime odaklanmış olmam. Anne olduğumda çocuğumun ilk bir-iki senesini tamamen onunla geçirip daha sonra çalışmaya devam edeceğim. Çalışmadan yaşayabileceğimi düşünmüyorum çünkü. Etrafımda evli olan çok az arkadaşım var. Ayrıca yaşadığımız çağ ve çevre, benim yaptığım meslek dolayısıyla etrafıma baktığımda hiçbir şey için geç kalmadım bence. Kariyer odaklıysanız, evliliğin geç ya da erken olmasındansa doğru zamanda gerçekleşmesi sizin için daha ön plandadır.

Sizce nasıl bir anne olurdunuz?

- Annem gibi yani fazla ilgili bir anne olurdum... Annem ben küçükken üstüme ne kadar düşüyorsa şimdi de o kadar ilgilidir. Onun gibi bir anne olabilirsem, daha fazla gurur duyabileceğim bir şey olmaz.

HİÇBİR ZAMAN GELİNLİK HAYALLERİ KURMADIM

Çekimler sırasında birçok gelinlik giydiniz... Hayalinizdeki gelinliği  nasıl tarif edersiniz?


- Küçükken bile gelinlik hayalleri kuran bir kız olmadım hiç, o yüzden gelinlik seçimim o anki islerime göre şekillenecek. Nasıl bir düğün olacağına, hayatımdaki insanın karakterine göre karar vereceğim sanırım. O gün geldiğinde evleneceğim kişiyle birlikte karar vermek istiyorum düğün konseptine de. Evlilik de zaten bence böyle bir şey... İyi anlaşabilmek, dost olabilmek, hayatı paylaşabilmek, birbirine saygılı olabilmek ve aynı zamanda aşkla bağlı olmak...

Pek çok kişi evlendikten sonra özgürlüklerinin kısıtlanmasından korkar. Bu gerginliği siz de hissediyor musunuz?

- Bunu hissetmemek için doğru insanla, doğru bir evlilik yapmak gerekiyor. Karşınızdaki insan sizi kısıtlıyorsa ve siz de bunu kabulleniyorsanız, ya ömür boyu bunu sindirecekseniz ya da o insanla evlenmeyeceksiniz demektir. Aslında önemli olan, iki kişinin ortak bir paydada buluşabilmesi. Ben evlilik konusunda biraz kaderciyim; önümüzde yollar var ve biz tercihlerimizi yapıyoruz. “Kendi hikâyeni yarat” kitaplarındaki gibi...

Haberin Devamı

İYİ Kİ ÜZÜLMÜŞÜM

Geçmişe özlem duymaz mısınız hiç?


- Geçmişteki güzel günleri anıp, yâd ederim ama gelecekte beni hep daha güzel şeylerin beklediğine inanırım. Geçmişe karşı kızgınlık taşımam ve yaşadığım her şeyin bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Hayatımda dönüp baktığımda “iyi ki üzülmüşüm” diyebiliyorum çünkü bunların bana daha güzel tecrübeler getirdiğine inanıyorum.

GÜNLÜKLERİMİ KİTAP HALİNE GETİREBİLİRİM

Oyunculuk, müzisyenlik gibi farklı mesleklere geçiş yapan birçok manken var. Sizin gelecekte planladığınız bir proje var mı?


- Yazmayı çok seviyorum... Eskiden yazdığım günlükler hâlâ bir kenarda duruyor, belki bir gün kitap haline getirebilirim. Uğraşmak istediğim yan dallar var ama henüz bahsetmek için erken.

Haberin Devamı

                                               

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!