Güncelleme Tarihi:
Sır, korku-gerilim türü gibi görünse de sürprizleri saklayarak merak ve heyecanı sürekli ayakta tutan bir film.
Katmer katmer açılan konusuyla, başladığı yerden çok farklı bir yere giden bir hikâye var karşımızda.
Buğulu ve puslu ortamıyla pek de tekin görünmeyen Cold Rock kasabası büyük bir sır gizliyor.
HİKÂYE İSTENMEYEN BEBEĞİN DOĞUMUYLA BAŞLIYOR
Sır, açılışını istenmeyen bir doğumla yapıyor. Hemşire Julia’nın yardımlarıyla dünyaya gelen bebek, aslında film ve sırlarıyla ilgili çok şey söylüyor.
Kasaba, kimseninin çözemediği bir lanetle karşı karşıya.
Kasabanın küçük çocukları geride hiçbir iz bırakmadan, sırra kadem basarak teker teker kayboluyorlar, kimse akıbetlerini öğrenemiyor.
Yayılan dedikodular giderek efsane haline gelen uzun boylu bir adamı işaret etmekte.
Yalnız bir anne olarak ekonomik sıkıntılarla boğuşan Julia, söylentileri kulak ardı ederken, bir anda ortadan kaybolan oğlunun hayatını kurtarmak için dedektif Dodd ve kasabanın şerifiyle işbirliğine giriyor.
İPUÇLARINI GÖREBİLECEK MİSİNİZ?
Bu anlattıklarım, görünürdeki konular tabii.
Tüm bunların içinde küçük ipuçları, sürpriz finale doğru giderken belki fark edeceğiniz belki de gözünüzden kaçacak detaylar var.
Tekinsiz atmosferde saklı olan gerçekler izleyiciyi gererken esrarengiz kişinin kim olduğu, neyi niye yaptığı da sonunda kadar merak unsuru olarak kalmaya devam ediyor.
JESSICA BIEL ROLÜNE ÇALIŞMIŞ
Sır’ın başrolünde The A-Team ve The Illusionist’ten tanıdığımız ödüllü oyuncu Jessica Biel var.
Hemşire Julia’yı canlandıran Jessica Biel’e, Watchmen’de izlediğimiz Stephen McHattie ve The X-Files’da izlediğimiz William B. Davis eşlik ediyor.
Sır için Jessica Biel’ın en iyi performanslarından birini sergilediği film denebilir.
Röportajında da belirtiyor ama o söylemese de rolü üzerinde çok çalıştığı, zor kararlar vermek zorunda kalan Julia’yı çok iyi özümsediği ortada.
PASCAL LAUGIER’IN İLK İNGİLİZCE FİLMİ
Filmin senaryosu ve yönetmenliği daha önce de korku ve gerilim temasında işlere imza atan Pascal Laugier’a ait.
Christophe Ganz’ın asistanlığını da yapmış olan Laugier, 2004’te Kutsal Bakire (Saint Angel) ile yönetmenliğe başlamış sonrasındaysa İşkence Odası (Martyrs) ile uluslararası alanda başarı elde etmişti.
Sır (The Tall Man) yönetmenin ilk İngilizce filmi.
FİNALDE AYAKLAR YERE BASIYOR
Laugier bu filmde sadece mekan için iki ay araştırma yapmış ve sonunda Kanada’nın madencilik yapan küçük bir kasabasında karar kılmış.
Bu mekânın seçiminin de etkisiyle başta doğaüstü bir gerilim filmi gibi başlayan Sır’ın en başarılı olduğu konulardan biri finali ayakları yere basan bir şekilde yapması ve tüm olanlara mantıklı açıklamalar getirmesi.
Bu sağlam finale giderken tempoyu yer yer çekiyor olmasını ise hoş görmek lazım.
THE TALL MAN
SIR
Yön: Pascal Laugier
Oyn: Jessica Biel, Jodelle Ferland, William B. Davis, Samantha Ferris
Tür: Korku-Gerilim
Süre: 106 dk.
Jessica Biel
VAHŞETİ GÖRMEME RAĞMEN ÇALIŞMAYI ÇOK İSTEDİM
Pascal Laugier bir önceki filmi İşkence Odası’ndan sonra yine bir gerilimle geri dönüş yapıyor. Yönetmenin yeni filmi Sır’da Julia Denning karakteriyle ekran karşısına geçen Jessica Biel’ı görüyoruz. Oğlu kaçırılan bir anneyi canlandırıyor. Onu kurtarmaya çalışan Julia, aslında bütün kasabayı etkileyen bir sır perdesini de aralıyor.
Daha önce Pascal Laugier’in filmi olan İşkence Odası’nı seyretme imkânınız olmuş muydu? Ayrıca bu film size geldiğinde konusunun ne hakkında olabileceğini tahmin ettiz mi?
- Evet daha önce filmi seyretmiştim ve Sır filmi için teklif getirildiğinde nasıl bir senaryoyla karşı karşıya kalabileceğimi tahmin etmiştim.
Senaryoyu okuduğunuzda ilk izleniminiz ne oldu?
- Kesinlikle çok şaşırdım. Her sayfayı, bir sonrakinde ne olacağını merak ederek okudum. Senaryoda ilk ters köşeyle karşılaştıktan sonra ikinciyi de okuyunca, kendi kendime “Aman Tanrım, bu filmde kesinlikle yer almak istiyorum” dedim. Aynı zamanda Martyrs filmini seyretmiştim. Vahşet dolu bir gerilim olmasına rağmen Pascal’ın tarzını çok beğenmiştim ve onunla çalışmayı çok istiyordum.
Pascal Laugier rolünüzü anlamanızda nasıl yardımcı oldu size?
- Bu rolü doğru bir biçimde oynamaya çalışmak gerçekten çok zor oldu. Pascal ve ben tek bir noktada fikir birliği sağlayabilmek için birbirimizden bağımsız düşünmemeye çalıştık. Rolün karmaşıklığı ise bizi çoğu kez farklı düşünmeye zorladı. Her defasında ortak noktayı bulup, tek bir yerde anlaşmaya varmak rolün karmaşıklığından dolayı çok zor oldu. Ben karakteri anlayabilmek için kadının psikolojisini anlamakla yola çıkabileceğimi düşündüm. Julia Denning karakteri, sonucu ne olursa olsun her hareketinin doğru olduğuna inanan, zorluklardan kurtulmak için bu şekilde hareket etmenin en doğru yöntem olduğunu düşünen bir karakter.
Senaryoya bağlı kalarak mı çekimleri gerçekleştirdiniz, yoksa bazı sahnelerde Pascal ve siz senaryonun biraz dışına çıkma konusunda ortak bir karara vardınız mı?
- Buna senaryonun dışına çıkmak demeyelim ama gerçekçi, duyguları olan bir karakter ortaya çıkarmak için Pascal ve ben çok uğraştık. Amacımız her zaman gerçek ve samimi bir insan profili ortaya çıkarmaktı. Bu konulara yoğunlaşmak ve bu yönde çalışmak tabii ki Pascal’ın çok özel ve iyi bir yönetmen olmasıyla alakalı bir durum. En doğrusunu bulana kadar devamlı denemeler yaptık ve gerçek duygu yakalandığı zaman ortaya çıkan sihirli hissi elde edinceye kadar deneme yapılması gerektiğini Pascal’dan öğrendim. Julia Denning karakterinin yaşamış olduğu duyguyu daha önce yaşayan bir tanıdığım olmadığı için bu durumdaki bir insanın ne hissedilebileceğini anlamak için çok çaba sarfettim.