? CHP takiye mi yapıyor?
-Kişinin ölümcül bir tehlikeyle karşı karşıya gelmesi halinde inancını gizlemesi takiyedir ama Türkiye’de birinin diğerini aldatması anlamında kullanılıyor. Bu anlamda CHP’nin takiye yaptığını zannetmiyorum. İdeal ve rasyonel bir hesabı var.
? Nedir bu rasyonel hesap?
-Geleneksel olarak Türk seçmeninin yüzde 30-35’i merkez sola oy verir, yüzde 65-70’i de merkez sağa. Fakat bu nispet, 21. yüzyılda değişti, sol yüzde 20’ye düşerken sağ yüzde 80’e çıktı. Yüzde 20’ye DSP, İP, ÖDP gibi partiler de talip, öyleyse mantıken CHP’nin iktidar olmasına imkân yok. Bu durumda ya kıyamete kadar muhalefette kalmayı göze alacak yahut da bir değişim projesi yaratacak. CHP’nin hesabı şu: “İktidar olmak istiyorsam muhafazakar seçmenin hassasiyetlerine cevap vermem lazım.” Varoşlardaki başörtülüler, çarşaflılar, yani namazında niyazında olan milliyetçi muhafazakâr kesim onun modernleştirme projelerini asla içine almıyor. Deniz Baykal çok akıllı, siyaset bilimini en iyi çözmüş politikacıdır. Bu analizleri o da yaptı ve yürümeyen arabayı yürütmek için bu değişim projesine girişti. CHP devletin ideolojisini taşıyan parti. Onun açılımları devletle ilgili bir reformun da habercisi. O nedenle memnun edici.
? İyi de bu analizleri niye daha önce yapmadı?
-Yaptı ama taban şöyle düşünüyordu: “Bu açılımları yaparsak, yüzde 20’lik seçmen kitlesini darıltırız, yüzde 10’un da altına düşeriz, daha çok laikçilik yaparak eldeki seçmeni sağlama alalım. Dolayısıyla amacımız anamuhalefet partisi olmak.” Ama devamlı muhalefette kalırsanız, sizi destekleyen zümreler zaman içinde yoksullaşır. Çünkü devlet Türkiye’de çok büyük bir güçtür. Şimdi Baykal diyor ki: “Madem hep muhalefetteyim diye kızıyorsunuz, gelin sizi iktidar yapayım ama bazı önyargıları değiştirmemiz lazım. Sizin oyunuz bana yetmiyor.”
DEMOKRASİ SAMİMİYETE DEĞİL PAZARLIĞA DAYANIR? Bu köklü bir değişim projesi mi, söylendiği gibi yedinci ok artık dindarlık mı?
-Deniz Baykal ve CHP’nin Kemalistliği, laikliği, devletin kuruluş felsefesine bağlılığı artık şüphe götürmez. Buna rağmen eğer muhafazakâr kesimin ihtiyaçlarıyla ilgili bir hassasiyet gösteriyorlarsa bunda bir hikmet vardır. Deniz Baykal çok büyük bir değişimin aktörü olabilir. Türkiye’de Gorbaçov’un rolünü oynayabilir.
? CHP’nin bu açılımlarında samimi olup olmadığını neden hiç önemsemiyorsunuz?
-Demokraside samimiyet ve
seçim yatırımı gibi kavramların hiçbir önemi yoktur da ondan. AKP’ye bakalım örneğin: TRT Şeş’i açıyor, Nâzım Hikmet’le ilgili düzenlemeler yapıyor. Normal bir AK Partili’yi ele aldığınızda bu açılımları ondan beklemezsiniz, değil mi? Fakat akıllı bir AKP’li der ki, bu ülkede Nâzım Hikmet’e iade-i itibar konusunda bir talep var ve bu talep edenlerin oyları var. Ben bir siyasetçiyim, yani piyasaya bir mal sürüyorum, sürdüğüm bu malın mümkün olduğunca çok müşterisi olmalı! Demokrasi, müzakereci siyasete ve pazarlığa dayalıdır. Benimle en iyi müzakere eden partiye oyumu veririm, bu kadar basit. Pragmatizmdir bu. CHP de bir hesap yapıyor: Bütün seçmenimi toplasam da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni alamam. Alabilmem için “Ben dindar bir adamım, İsmailağa cemaatinden de oy isterim” demem lazım. Bu, CHP’nin dünya görüşünü değiştirdiği anlamına gelmez.
DİNDARLAR DOĞASI GEREĞİ SOSYAL DEMOKRATTIR? Güneri Cıvaoğlu “Çakma AKP” diye bir yazı yazdı, AKP dururken niye AKP gibi davranan CHP’ye oy versin insanlar, diyor?
-Ben CHP geleneğinden gelen bir insan değilim, muhafazakâr çevrede büyüdüm, cemaatlerin insanıyım. O yüzden iyi biliyorum ki, mütedeyyin kesim, siyasi doğası gereği sosyal demokrattır, sağcı değildir. Çünkü sağ, temel hak ve özgürlüklerin değil statükonun yanındadır. Bu şehrin varoşlarında yaşayan kitleler reform ister, durumlarının düzelmesini ister. Küçük ve orta ölçekli Anadolu tüccarının da liberal politikalara ihtiyacı vardır. Bütün bunlar için, sosyal demokrat partiye ihtiyaç var ama Türkiye’de sosyal demokrat partiler dinle kavgalı olduğu için dindar kitlelere ulaşamıyor. Sağcı muhafazakârlar da dindar kitlenin oylarını alırken “Bak CHP gelirse seni ezer, jandarma seni döver, başınızı açar, Kuran kurslarını yasaklar” diyor. CHP bir öcü gibi gösterilerek dindarların oyları alınmakta ve yine onların sorunları çözülmemekte. Zaten sağcı muhafazakâr partilerin işlerine de gelmez sorunları çözmek, yoksa bir daha nasıl oy alacaklar?
? Açılımlar CHP’yi içerden böler mi?
-Tabii asıl kavga CHP ve sağcı muhafazakar partiler içinde değil, CHP’nin içinde yaşanıyor. İki kanat var: Bir Necla Arat çizgisi var, bir de Gürsel Tekin ve Kılıçdaroğlu çizgisi. Necla Arat kanadı, yani seçkinciler, daha sol partilere, mesela ÖDP’ye kayacak. Kendiliğinden gidecekler. O zaman da CHP daha rahat bir şekilde açılımları gerçekleştirip mütedeyyin kitlelere ulaşacak.
? Kılıçdaroğlu nerede duruyor peki?
-Ona baktığım zaman mahalleden birini görüyorum. Bakkal Yaşar, kasap Tahsin’e benziyor. İrticadan, başörtüsünden bahsetmiyor, elinde yolsuzluklarla ilgili dosyalarıyla dolaşıyor. Bu bana çok sempatik geliyor, işte Türkiye’nin gerçek sorunlarına değinen biri, diyorum. Fakat CHP’nin içinde o kadar ağır bir baskı var ki onu da aşağıya çekiyorlar. Geçen gün belediyelerde başörtülüleri çalıştırmayacağım demek zorunda kaldı ve bence bütün şansını kaybetti. Bizim cemaatler onu çok yakından izliyor ve bu demeci büyük moral bozukluğu yarattı. Partisinin tabanından gelen tazyike dayanabilseydi çok güzel şeyler olacaktı.
? Diyelim ki Necla Arat çizgisi partiden ayrıldı, sözünü ettiğiniz o elit seçmen ne yapacak o zaman?
-Onlar da kendilerini temsil edecek daha marjinal ve uç sol partilere oy verecek. Çünkü onların önyargılarından vazgeçmeleri mümkün görünmüyor. CHP hem elitlerin hem de muhafazakârların partisi olabilir teorik olarak ama olamıyor işte.
? Dönülmez bir yola mı girdi CHP?
-Girdi tabii. Baykal, 2002’de Anadolu soluna yönelmiş, Hacı Bayram’dan, Hacı Bektaşi Veli’den bahsetmişti sonra geri adım attı. Eğer şimdi bu açılımlardan da dönerse bir daha inandırıcılığı kalmaz. O yüzden buradan dönmeyecek. Türk seçmeni dinime saldırma ben aç kalmaya razıyım der. Aslında biliyor, AKP’nin ona pek de fayda sağlamayacağını. CHP bu oyunu bozabilir. Eğer iktidar olmak istiyorsa bu açılımları yapmak zorunda. Ya kendisine başka galaksiden başka bir halk bulacak ya da mevcut halkın taleplerine kulak kabartacak.
BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇÖZSÜN ÜÇ SEÇİM OYUM CHP’YE? Bizim cemaatler dediğiniz kimseler açılımlara nasıl bakıyor?
-Sürekli nabız tutuyorum. Çok olumlu karşılıyor herkes. Bazı tarikat ve cemaatler CHP’ye sempati duymaya başladı. Türkiye’de sınıf yapısı teşekkül etmediği için partiler arası kayma çok kolaydır. 1983’ten sonraki 20 yıl içinde seçmenin yüzde 60’ı parti değiştirdi. CHP yeni bir söylemle ortaya çıktığı vakit bu seçmeni alır. Bu açılımları yaparsa dindar seçmeni sağcı muhafazakâr partilerin ittiği gettolardan çıkarıp özgürleştirir. Diniyle barışık sosyal demokrat bir parti silip süpürür ortalığı.
? Siz şimdi ikna oldunuz ve CHP’ye oy verir misiniz?
-Eğer CHP başörtüsü sorununu çözerse üç seçim arka arkaya oy vereceğim. Taahhüt ediyorum. Benim kızlarımın bu başörtüsü sorunu yüzünden ne kadar acı çektiğini siz bilemezsiniz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın hanımının başörtülü olması benim kızlarımın hayatını kolaylaştırmıyor.
DİNİ EN İYİ BİLEN LİDER BAYKAL’DIRSefa Sirmen’e destek verirken çok güzel açıklamalar yaptı. Her Türk vatandaşının çocuğuna Kuran okumayı öğretmesi onun önceliğidir, dedi. Baykal kişisel hayatında dine çok saygılı ama onun bir de kurumsal kimliği var, CHP’nin siyasi ideolojisi onda somutlaşıyor. Aslında o dini meseleleri diğer siyasi liderlerden çok daha iyi bilir. Mesela Ebu Hanife’den referans verir, Asr-ı Saadet’ten bilgiler verir. Ama bence onun kurumsal kimliği, yani CHP Başkanı şapkası da artık değişiyor, giderek Ecevit’in dediği gibi dine saygılı laiklik şekline dönüşüyor.
AKP’LİLER BÜYÜK ENDİŞE DUYUYOR
Bugüne kadar CHP din üzerinden şiddetli tartışmalar yaptığı zaman AKP’nin işine geliyordu, dindar seçmeni tekellerinde tutuyorlardı. Fakat mesela Kuran kursları CHP tarafından sahiplenilince zor durumda kalıyorlar. Büyük bir endişe duyuyorlar. Başörtüsü, Kuran kursu, Mustafa Kemal’i seviyor muyuz sevmiyor muyuz konuları, siyasetin dışına çıkarılırsa partiler daha gerçek ve güncel konularda rekabet eder. Asıl o zaman gerçekten kim Türkiye’ye yararlı bir siyaset izliyor görebiliriz.
İNSANLARI DİN ÜZERİNDEN İKNA ETMENİN YOLLARIBir değişim yapmak istiyorsanız insanları din üzerinden ikna edebilirsiniz. Örneğin bir adama zengin olacaksın derseniz, aman üç günlük dünyaya değmez der. Fakat cümleyi “Yaa sen bir Müslümansın, yoksulluk çekerek yaşaman senin dinine de aykırı, zengin ol yoksullara yardım et, çevreni imar et, bu Allah’ın da esasına uygundur” şeklinde formüle ederseniz muazzam bir performans gösterir. Ya da “Kızını okut, mühendis olsun, modern bir kız olsun” derseniz, boşver okumasın der. Ama “Kızın cehaletten kurtulsun, Peygamber Efendimiz, ‘İlim her Müslüman kadın ve erkek üzerine farzdır’ demiştir, sen de bu emri yerine getir” dediğiniz zaman kızını okutur.