Güncelleme Tarihi:
(BU SORUYA DOĞRU CEVAP VEREN BİR KİŞİYE DAHA KİTAP HEDİYE EDECEĞİM. TABİİ GEÇEN SORUYA CEVAP VERENLER DE KATILABİLİR. AYNI ŞAHSA - ADI KURADA ÇIKARSA - İKİ KİTAP VERMEM ONA GÖRE...)
BİLMECE:
‘Ailecek’ Caddebostan ‘placına’ çimmeye giden Necip ile Durmuş, sandal kiralayıp gezmeye karar vermişler. Birinin beş, ötekinin sekiz çocuğu olduğu için üç metrelik tek sandala ‘pinmelerine’ izin vermemiş kayıkçı - halbükim toptan boğulmak daha kolayıdı, bizimkiler de çivit mavisi boyalı sandallardan iki tane kiralamışlar.
İki Türk erkeği yan yana gelir de, ‘birşeylerini’ yarıştırmadan durabilirler mi? Sandalı kim daha hızlı ‘sürüyo’ diye küreklere asılmışlar.
Buraya kadarı girizgâh, asıl soru şincük:
SORU:
İskeleyle duba arasındaki 195 metrelik mesafede kürek yarışı yapmışlar.
İlk yarışı Necip, 28 metre farkla kazanmış.
Ama yenilen davar pardon pehlivan güreşe doymazmış, Durmuş ‘mızımış’ ve illa ‘bi’kere daha kapışak’ diye tutturmuş. Bu sefer ters yönde.
Necip bu sefer ona avans vermiş, yarışa Durmuş’un 31 metre gerisinden başlamış.
Aynı güçle kürek çektiklerini ve şartların aynı olduğunu farz ederek...
SONUÇ NE OLUR? KİM KAZANIR - KAÇ METRE FARKLA?
*
YARIŞMA ŞARTLARI :
(1) Ödüllü bilmece yarışmamız 9 Mart 2006 Perşembe günü, Türkiye saatiyle 16’da biter. (Bu saatten sonra verilen cevaplar geçersizdir ve yayımlanmaz.)
(2) Bilmeceye herkes cevap verebilir. Ancak SADECE TÜRKİYE’de bir adrese kitap gönderebiliyorum. (Tabii yurtdışından bir okur kazanırsa, Türkiye’deki bir adresine yahut bir eşine, dostuna gönderilmesini isteyebilir.)
(3) Doğru cevap verenler arasından KURAYLA BELİRLEYECEĞİM BİR KİŞİ hediye kitabı kazanır. (YUKARIDAKİ EKSTRA ŞARTLAR GEÇERLİDİR.)
(4) Cevabınızı bu sayfanın altındaki YORUMLAR bölümüne yazın. Ancak YORUMLAR bölümüne ev/iş adresinizi, telefonunuzu YAZMAYIN. Kazananlardan daha sonra rica edeceğim...
(5) Cevaplarınızı hemen ekranda göremezseniz merak etmeyin, topluca yayına koyacağım... desem de faydasız, çünkü nasılsa ‘Cevap verdim, niye hâlâ yayımlamadın!’ diye şarlayacak en az bir sazan çıkar!
*
KİTAP VE YAZAR HAKKINDA :
Yazar hakkında
Frédéric Beigbeder 1965’te Paris’te doğdu. Siyasal bilimler öğrenimi gördü. On yıl dünyanın en ünlü ajanslarında reklam yazarı olarak çalıştı. Aynı dönemde "Mémoires d’un jeune homme dérangé" (1990), "Vacances dans le coma" (1994), ekim 2001’de "Aşkın Ömrü Üç Yıldır" adıyla Doğan Kitapçılık tarafından yayımlanan "L’amour dure trois ans" (1997) adlı üç roman ve "Nouvelles sous ecstasy" (1999) adlı bir öykü kitabı yayımladı. Yazarın Fransa’da ve dünyada büyük yankı yaratan ve satış rekorları kıran "99 FF" (2000) adlı romanı da gene Doğan Kitapçılık tarafından "3.900.-TL" (sonra "4.900.- TL" ve "9.900.- TL") adıyla Türkçe’ye kazandırıldı ve yüksek satış rakamlarına ulaştı. Beigbeder tüketim toplumunu, özel olarak da reklam dünyasını acı bir tebessümle mahkûm ettiği bu kitabının yayımlanmasının ardından, tam da beklediği ve arzuladığı gibi çalıştığı reklam ajansındaki işinden oldu ve kendisini tümüyle edebiyata verdi. Şu anda Paris’te yaşamakta, "Elle" ve "Paris Match" dergileri ile France İnter’de yayımlanan bir kültür programı olan "Masque it la plume"de yazar ve eleştirmen olarak çalışmaktadır. Beigbeder’nin, edebiyatı popülerleştirme, kitleleri tekrar edebiyata kazandırma perspektifi içinde XX. yüzyıl edebiyatının başyapıtlarını mizahî ve antikonformist bir yaklaşımla ele aldığı "Dernier inventaire avant liquidation" (2001) adlı çalışması da Doğan Kitapçılık tarafından yayına hazırlanmaktadır.
Kitap hakkında
Frédéric Beigbeder bu kez kendine çok benzeyen bir yazarın günlüğünü açıyor bize, Oscar Dufresne’in günlüğünü... Sayfalar arasında çağımızın tüm sahtekârlıklarını, ikiyüzlülüklerini, yüzeyselliğini, aşkı, cinselliği buluyoruz. Bir yazarın, eleştirdiği her şeyin kendi deyimiyle “canlı timsali” olduğunu kabul eden bir yazarın seyir defteri bu. Üstelik kitabına Scott Fitzgerald’dan ödünç aldığı bir isim veriyor: "Romantik Egoist".
Beigbeder’yi Doğan Kitap okurları yakından tanıyor. "9.900.-TL" ile başlayan bu tanıklık "Aşkın Ömrü Üç Yıldır"la pekişmiş, son olarak da "Kuzey Kulesi 107. Kat"ta gerçekleşmişti. "Romantik Egoist", yine bildiğiniz, tanıdığınız o sivri dilli, basit anlatımlı, biraz burnu havada, bolca uçarı çılgın yazarı koyuyor ortaya. Çoşku dolu, kinaye yüklü, gerçek ile yalanın birbirine karıştığı, eğlenceli ve göz alıcı bir roman bu. Kalemini istediği gibi ustaca oynatan bir yazarın elinden çıkmış üstelik. "Romantik Egoist", belki de "Bridget Jones’un Günlüğü"nün erkek versiyonu.
Kitaptan
“Aşk lunapark trenleri gibi: Önce yükseliyor, sonra birden iniyor, sonra tekrar çıkıyor, geri iniyor ve sonunda, içine kusuyorsunuz!”
“Bekâr bir erkeğin kendine sorduğu tek soru:
- Bu gece kiminle yatacağım?
Evli bir erkeğin kendine sorduğu tek soru:
- Bu öğleden sonra kiminle yatacağım?”
“Ey ırkçı çeteler: Türklerin Geceyarısı Ekspresi’ndeki gibi, kısa boylu, posbıyıklı tipler olduğunu mu sanıyorsunuz? Bu, önce Konstantinopolis, sonra İstanbul olan Bizans’ın görkemini unutmak olur. New York down olduğuna göre, dağıtmak için oralara gitmek gerekiyor. Türkler İtalyanlara benziyor, uzun boylu ve sizlerden daha iyi giyimliler. Kadınları muhteşem. Nüfusun % 70’i 35 yaşın altında. İstanbul’un son moda gece kulübü kısa bir süre önce açılmış: Nişantaşı’ndaki...”
*
DOĞAN KİTAP
’a şimdiden teşekkürlerimlewww.dogankitap.com.tr