Güncelleme Tarihi:
Çevre yolları geçene ve gecekondularla büyük fabrikalar, tarım alanlarını işgal edene kadar, İstanbul'un en iyi sebzeleri, metruk Bizans surlarının önündeki hendeklerde yetiştirilirdi. İstanbul'un simgelerinden olan surların dibinde mütevazı ve işini çok iyi bilen bahçıvanlar, birbirinden lezzzetli ve tatlı salataları, marulları, turpları, ıspanakları yetiştirilerdi. Sonra zaman değişti. Betonun büyük işgali başladı. O eski insanlar ve yeşillikler de sessizce çekip gittiler. Şimdi gözlerden uzakta yıkımdan kurtulabilmiş bir iki bostan, yaşamını sürdürüyor.
Kastamonulu Kadir Kaplan, 20 yıldır tarihi surların dibinde sebze yetiştirenlerden biri.. Fatih'in toplarından çıkan bir güllenin hâlâ saplandığı bir surun dibindeki bahçesinde, eşi ve akrabalarıyla çalışıyor. Küçük bahçede bahar aylarıyla birlikte maydanoz, marul, semizotu, kara lahana, pazı ve mısır yetiştiriyorlar. Altı aylık çalışmayla kış aylarının gelirini de çıkarmaya çalıştığını belirten Kadir Kaplan, ‘‘Çok emek veriyoruz. Ama diken üstünde çalışıyoruz. Arazi tabii ki belediyenin. Ama işgaliye ödüyoruz. Surların görüntüsünü bozduğumuzu ve kirli su kullandığımızı iddia edenler var. Aksine burayı temiz tutuyoruz. Kuyudan çektiğimiz sular ise içilecek temizlikte’’ diyor. Kadir Kaplan, nasıl yetiştirdiklerini yerinde gördükten sonra, çeşitli semtlerden gelerek, sadece kendilerinden sebze alan müşterilerinin olduğunu belirtiyor.