Güncelleme Tarihi:
Yeni projeniz hayırlı olsun. Bize öncelikle izleyiciyi nasıl bir yarışmanın beklediğini anlatır mısınız?
- Eğlenceli... Çifler birbirlerini ne kadar tanıyorlar, bu yarışma sayesinde onu göreceğiz. Aslında eğlenmek, eğlendirmek için yapıyoruz bunu, yarış bahane. Ama işin içinde bir hediye de var.
Ne tür bir hediye?
- Otomobil.
Peki hangi alanlarda yarışacaklar, ne tür oyunlar var?
- Oyunlar zaman zaman değişecek, her aynı değil. Mesela ben “Eşiniz bir dakika içinde kaç çift çorabı üç metre mesafeden çamaşır makinesinin içine sokar?” diye soracağım. Eşler tahminde bulunacak ve en yüksek skoru yapan değil iddiasının arkasında duran o etabı kazanacak. Özetle böyle anlatabilirim.
Her bölümde kaç yarışmacı olacak?
- Pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri dört çift yarışıyor ve her günün galip çifti cuma günü otomobil için karşı karşıya geliyor.
KENDİSİNE TAM NOT VERDİ DEDİRTMEM!
Bildiğim kadarıyla bu ilk sunuculuk deneyiminiz. Teklif kimden geldi?
- Ben bir yandan da “80’ler” dizisinde oynuyorum biliyorsunuz. Yaz sezonunda ara verdik, o dönemde İrfan Şahin beni çağırdı, “Seni sunucu yapmayı düşünüyoruz” dedi. Ben de “hayırlısı olsun” deyip başladım.
Ben bilmem İrfan Şahin bilir gibi olmuş biraz...
- Evet, biraz öyle oldu (gülüyor)... Şaka bir yana sağ olsun İrfan Bey takdir etti, bana bu misyonu verdi. Açıkçası etrafımdaki herkes bu konuda bana benden fazla güveniyor.
İlk bölümün çekimi yapıldı. Nasıldı ilk deneyimz?
- Aslında çok eğlenceli ama stüdyonun teknik bir dili var. Bunu öğrenmek için epey çaba harcadım. Fena geçmedi diyebilirim.
Kendi sunuculuğunuza not vermenizi istesem, 10 üzerinden kaç verirdiniz?
- Ama ben bu değerlendirmeyi yapamam ki...
Neden?
- Torpil olmasın diye insan tanıdıklarına puan vermez ya, o hesap. Kendime puan vermem adil olmaz. Hem sonra “Kendisine 10 üzerinden 10 verdi” diye yazarsınız (gülüyor).
BELKİ BİZ DE BİR GÜN YARIŞMAYA KATILIRIZ
Siz eşinizle birlikte böyle bir yarışmaya katılmış olsaydınız, otomobili kazanır mıydınız ne dersiniz?
- Aslında yarışmanın güzelliği de burada... Emin olamayacağın konular var. Mesela “Eşiniz bir dakika içerisinde kaç metre perdeyi takabilir?” diye bir soru var. Haydi bakalım buyurun!
Eşiniz hangi rengi sever sorusundan çok daha farklı bir durum tabii bu...
- Evet öyle. Eşinin kabiliyetleri üzerine bir yatırım. Dolayısıyla ben hiç o topa girmeyeyim. Ama belki de bir gün böyle bir yarışmaya katılırız, belli mi olur.
Peki eşinizin tahminleri mi daha sağlam olurdu, sizinkiler mi?
- Muhtemelen onunkiler...
Bu onun sizin daha iyi tanıdığı anlamına mı geliyor?
- O çok makul bir insan. Dolayısıyla benden daha makul tahminlerde bulunabilir. Ben biraz uçarım tahminlerde...
“ÇAKALLARLA DANS 2” İLKİNDEN KOMİK OLDU
Bu arada “Çakallarla Dans 2” filmini de çektiniz. Nasıl geçti çekimler?
- Şahaneydi. Çok eğlendik ama bir o kadar da yorulduk tabii. Bence birincisinden daha komik oldu. 9 Kasım’da vizyona girecek, hep birlikte göreceğiz.
Hem “Geniş Aile”de hem de “Aslı ile Kerem”de komik karakterleri canlandırdınız. Dışarıda ne gibi tepkiler alıyorsunuz izleyicilerden?
- “Geniş Aile”deki rolüm yüzünden herkes beni kekeme zannetti. “Aslı ile Kerem” yüzünden de beni ciddi ciddi salak sandılar.
Gerçekte de dizilerde izlediğimiz kadar eğlenceli bir insan mısınızdır?
- Gülmeyi, güldürmeyi, eğlenmeyi çok severim. Fena değilimdir yani... Ha bu arada komedi işlerinde yer alıyorum ve “komik tip” etiketinin üzerime yapışmasından da korkmuyorum. Kahkahadan, gülüp eğlenmekten kimseye zarar gelmez.
VAKİT BULUNCA PARAYA ACIMAM DURMADAN GEZERİM
Bazı oyuncular ekranda ya da beyazperdede kendilerini izlemekten hoşlanmıyor. Sizde durum ne?
- Duruma göre değişir. Mesela bu yarışma hafta içi her gün yayınlanacak. Ben kendimi bu kadar sık izlemekten sıkılırım.
Ya diziler?
- Yok, onları da sürekli izlemiyorum. İlk 10 bölümü özellikle takip ederim, ama sonra bırakırım. Aslında yabancı dizileri bile günü gününe takip edenlere özeniyorum. Ben hiç öyle olamadım. Vakit buldukça gezmeyi tercih ediyorum.
Nereleri tercih edersiniz gezmek için?
- Gezmeyi o kadar çok seviyorum ki şimdi haber gelse, “üç gün çekim yok” dense, gözünün yaşına bakmam, hemen bir uçak bulur giderim.
Kimin gözünün yaşına bakmazsınız?
- Paranın! Çünkü son saat uçakları her zaman daha pahalıdır. Hiç takmam böyle şeyleri. Hemen bakarım hangi ülkeye bilet var, uygununu bulursam atlar giderim.